Rabbimizden razı olduğu ve kabul ettiği kâmil iman ve o imanın gereği olan Salih amel, ibadet ve itaatle birlikte sıhhat, afiyet ve ferahlık duası, temennisi ve niyazı ile sizi, kalbî muhabbetlerimle selâmlıyorum:
السلام عليكم و رحمة الله و بركاته
CUMA GÜNÜMÜZ HAYIR VE BEREKETLERLE DOLU, MÜBAREK OLSUN. ÂMİİİNN
İNSAN: KÂİNATIN GÖZBEBEĞİ
Her doğan gün batacak, her can ölümü tadacaktır. Yaratılan her şey nhai sonla karşılaşacaktır. Denizler kaynayacak, dağlar yerinden oynayacak, yıldızlar dökülecektir. Kabirlerde olanlar dışarı çıkartılacak ve her insan; dünyada neleri yaptığını, neleri de yapmadığını anlayacaktır.
İnsan vardır; niçin yaratıldığını, nereden geldiğini ve nereye gittiğini düşünmez. Kendini unutur, Rabbini unutur, ölümü unutur, hesabı unutur, cennet ve cehennemi unutur. Kötülüğün gölgesinde dolaşır; kalp kırar, gönül incitir. Kâbil olur cana kıyar. Kârun olur zenginliğiyle şımarır. Nemrut olur mülküyle övünür. Ebû Cehil olur, hak ve hakikati göremez. İnsan da vardır; dünyayı ahiretin tarlası bilir, hem dünyası hem de ahireti için çalışır. Ahmed Yesevî olur, Hacı Bayrâm-ı Velî olur, Hacı Bektâş-ı Velî olur, Mevlânâ olur, Yunus Emre olur, sözleriyle yürekleri fetheder.
Ey Aziz İnsan! Sen, âlemin özüsün, kâinatın gözbebeğisin. Hâlık-ı zü’l-Celâl’in gözdesisin. Dünyayı ve içindekileri yaratıp senin hizmetine sunan Allah Teâlâ’dır. Yaratılışını en güzel şekilde yapan O’dur. İyiyi kötüden ayırt edebilecek izan ve şuuru sana veren O’dur. Huzur ve mutluluğun yollarını sana gösteren kitaplar gönderen, peygamberleri senin için rehber kılan O’dur. Tüm bunlara rağmen:
يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ. الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ. فِي أَيِّ صُورَةٍ مَا شَاءَ رَكَّبَكَ.
“Ey insan! O lûtf u keremi, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir ki, O’na isyan ettin? Seni Allah’a kul olmaktan alıkoyan nedir? Emrettiklerini yapmaya, yasaklarından kaçınmaya engel olan nedir?
O Rabbin ki seni yarattı, sana şu salim, düzgün uzuvları verdi, onları birbirleriyle denk yapmak suretiyle sana şu nizam ve dengeyi bahşetti.
Seni dilediği herhangi bir surette, şekilde terkîp etti, birleştirdi.”
Bugün maalesef birçok zıtlığı daha fazla bir arada yaşamaktayız. Bir yanda; kendisi, ailesi, milleti ve tüm insanlık için dünyayı cennet kılmaya uğraşanlar varken, diğer yanda mazlum ve masumlara zulmederek yeryüzünü cehenneme çevirmek isteyenler var. Bir yanda karıncayı dahi incitmeyen nezaket ve zarafet sahibi insanlar varken, öte yanda kibir ve gururla yürüdüğü yolları, geçtiği diyarları yakıp yıkanlar var. Bir yanda iyilik ve merhametin hayat bulması için çabalayanlar varken, diğer yanda yaptıkları kötülüklerle insanlığı zifiri karanlığa mahkûm bırakmak isteyenler var.
Ebu Hureyre (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz bu ikilemi şöyle ifade etmektedir:
الْمُؤْمِنُ غِرٌّ كَرِيمٌ وَالْفَاجِرُ خِبٌّ لَئِيمٌ
“Mü’min aziz ve cömerttir. Fâcir ise saygısız ve cimridir.”
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Evet, hem nurun hem de kirin aynı anda aktığı bu dünyada biz Mü’minlere düşen; bulunduğumuz her yeri imanımızla güven yurduna, ibadetlerimizle huzur ve mutluluk diyarına, güzel ahlakımızla ülfet ve muhabbet ortamına dönüştürmektir. Kötülüğe ve haksızlığa geçit vermemek; sevgiyi ve muhabbeti hayatımızın her alanına hâkim kılmaktır.
Yazımızı, Enes b. Malik (R.A.) den rivayet edilen Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin şu hadis-i şerifleriyle bitirmek istiyorum:
إن من الناس مفاتيح للخير مغاليق للشر وإن من الناس مفاتيح للشر مغاليق للخير فطوبى لمن جعل الله مفاتيح الخير على يديه . وويل لمن جعل الله مفاتيح الشر على يديه
“İnsanlardan öyleleri vardır ki, onlar adeta hayrın anahtarları, şerrin de kilitleridir. Öyleleri de vardır ki, şerrin anahtarları, hayrın kilitleri gibidir. ALLAH Teâlâ’nın, ellerine hayırın anahtarlarını koyduğu kimselere ne mutlu! Şerrin anahtarlarını ALLAH Teâlâ’nın ellerine koyduğu kimselere ne yazık!”
Yorumlar
Kalan Karakter: