Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Tülay kaya kimdir?
24 Nisan 1976 yılında İstanbul Samatya’ da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi burada okuduktan sonra Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar bölümü, resim anasanat dalından mezun oldum. Ardından Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar ve Resim alanında yüksek lisansımı tamamladım.
Çok küçük yaşlardan itibaren içimde var olan yaratma dürtüsü kendini önce resimde sonra da edebiyatta ortaya çıkardı. İlkokuldan itibaren resim ve edebiyat öğretmenlerimin yüksek ilgisiyle karşılaştım. Resim derslerinde yaptığım her resim, Türkçe, Edebiyat derslerinde yazdığım her kompozisyon öğretmenlerim tarafından büyük beğeniler alırdı. Sınıfta, okulda örnek olarak gösterilir ya da okunurdu.
Oldukça içine kapanık çekingen bir çocuk olarak bir şeyleri iyi yapabilmek, beğeni almak, takdir toplamak kendime olan güvenimi arttırıyordu. Bu vesileyle bu yolda ilerlemeye devam ettim.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Yazma hayatım kendimi bildim bileli hep vardı. Sadece sahnede değildim. Bunun sebebiyse fazlasıyla mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olmam. Hep daha iyisini yapmak istememin arzusuyla, okuyucuyla buluşma anlamında hep erteledim.
Bundan iki sene önce yaşamış olduğum kanser hastalığı sebebiyle tedavim sırasında da yazmak bana bir tür meditasyon gibi geliyordu. Bu süreci okuyarak, filmler, belgeseller izleyerek, fırsat buldukça ve doktorlarımın izin verdiği ölçüde ülkeler gezerek araştırma ve incelemeler yaparak, uzaktan eğitimler alarak geçirdim. Tabii bunlar hep ruhu besleyen şeyler. Verim almanın en iyi yolu öncelikle beslenmektir. Bu beslenmenin verdiği etkiyle de evde, hastanede her yerde sürekli yazıyordum. Yazdıklarımın beğeni alması, çok güzel yorumlar almak bana aynı zamanda çok iyi moral oluyordu. Yazdıklarımı sosyal medya ortamında da paylaşınca yayınevlerinin ilgisini çekmiş olacağım ki arka arkaya teklifler aldım. Bu teklifleri değerlendirdim.
Kendime örnek aldığım isim William Shakespeare. Yazılarında kelimelerle oynayışına başka dillere çevrilirken bile anlam kayması yaşanmasına sebep olabilecek kendine özgülüğüne, düz yazılarında bile kullandığı şiirsel üslubuna hayranım.
W. Shakespeare’ in 154 sonesinin genel konusu sevgidir. Doğrudan doğruya kişisel sevgiyi anlatmaz. Onu bir duygu bir insanlık yaşantısı olarak inceler. Erkek ya da kadın herhangi bir güzel varlık soyut gerçekler yönünden şiire konu olur
Sevgiden beslenen tüm yaratımların insanlığa en iyi şekilde hizmet edeceğini düşünüyorum.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Zaten duygu yüklü bir insanım. Duygusallığın dışında hissiyat dolu bir yapım var. Etrafıma alıcı gözlerle bakarım. Çevremde canlı cansız ne varsa empati yaparım. Sokakta ayakları çıplak, soğukta selpak satan çocukta bendir, masa üstünde duran kırık vazo da. Çevrenize böyle baktığınızda her şey yazma sebebiniz oluveriyor. Ama düğmeye bastıran, kendi yaşanmışlıklarımdır.
Okuyucu ile buluşan ölüler konuşmalı adlı eserinizden bahseder misiniz?
Ölüler Konuşmalı okuyucuyla buluşma adına ilk kolektif çalışmam. Bu yönüyle de çok kıymetli benim için. Bu çalışmada “Hayal-et Hayatlar” isimli eserimle yer aldım. Burada insanın kendine, hayata dair farkındalıkları ve kendine olan yolculuğu konu ediniyor.
Bir yaz şarkısı isimli kolektif eserinizin vermek istediği mesaj nedir?
Şiirlerimde genel anlamda sevgi, aşk temalarını işlerim. Aşkın, sevginin ikircikli yapısını sorgulatırım. Örneğin insanlar aşk ister ama aşk ne ister sorusunun cevabını sorgulatır gözyaş(k)ı şiiri.
Yediveren çiçekler isimli kolektif eserinizin vermek istediği mesaj nedir?
Siyahıyla beyazıyla, her rengin her tonuyla, yeryüzündeki tüm aşklar, sevgiler kutsaldır ve kişiye özeldir.
Hayatımın dönüm noktası isimli eserinizi okur gözüyle yorumlar mısınız?
Okuyucuya bir konu üzerinde farklı yazarların bakış açılarıyla farklı perspektifler sunan çok kıymeti bir eser yine.
Bu çalışmada yen- geç isimli eserimle yer aldım. Hayata dair yeni pencereler açacak, bakış açıları kazandıracak, yaşam adına ışık tutacak, yol gösterecek aynı zamanda oldukça duygu yüklü okunulası bir eser.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Covid 19 ile insanlık yeni bir düzene geçti. Var olan alışkanlıklarımız yaşam tarzlarımız değişti. Olumsuz da olsa yaşanan her türlü yaşanmışlığın, insanlığın en yüksek hayrına olacağı inancındayım. Zorlanmadan gelişim olmuyor maalesef. Ben krizi fırsata çevirenlerdenim sanırım. Yazmak çizmek için daha fazla zaman bulmuş oldum.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Yeni bir proje üzerinde çalışıyorum. Yine farkındalık dolu, duygu yüklü bir kişisel gelişim kitabı olacak.
Kurucusu olduğunuz Atölye Rönesans’tan bahseder misiniz?
Bilindiği üzere Rönesans sözcüğü yeniden doğuş anlamına gelmektedir. Kendime ve sanatseverlere ithafen bu isimle yarattığım bu ortamda her yaş grubundan sanatseverler sanat eğitimi alabilecek. Kendilerini evlerindeymiş gibi huzurlu hissedip bir o kadar da atölye ortamında olmanın özgürlüğüyle en iyi şekilde ifade edebilecekleri mistik bir ortam burası. Motivasyonun en iyi şekilde artması, yaratıcılığın en iyi şekilde ortaya çıkması için her türlü detay düşünüldü. Örneğin resim çalışırken klasik müzik eşliğinde mumlarımızı yakarak çayımız kahvemizi yudumlayarak tüm kaygı ve endişelerden uzak, huzur içinde çalışmalarımızı yapıyoruz. Aynı zamanda bir sanat terapisti olduğum için bir tür terapi merkezi gibi olsun istedim.
Rönesans’ın altın kuralı nedir?
Atölye Rönesans’ın tek bir altın kuralı var o da sanatı sevmek. Çünkü sevgi her şeyin başıdır ve ancak sevdiğimiz bir işte başarılı olabiliriz.
Rönesans hangi çalışmaların mekânı olacak?
Akademik sanat eğitiminin dışında hobi amaçlı resim çalışmalarımızda olacak. Ayrıca çocuklarımız için onların bilişsel ve duyuşsal gelişimlerine katkı sağlayacak her türlü eğitim ve workshoplarımız da faaliyet gösterecek. Bunların dışında kendi özel resim çalışmalarımı da burada yürütmekteyim.
TÜLAY KAYA’NIN ATÖLYESİ RÖNESANS SANATSEVERLERİ BEKLİYOR
Cihat DÜNDAR, sevilen yazar Tülay Kaya ile sizin için konuştu. Ölüler Konuşmalı, Bir Yaz Şarkısı, Yediveren Çiçekler ve Hayatımın Dönüm Noktası isimli eserleri üzerine değerlendirmelerde bulunan Kaya, salgının kendisini nasıl etkilediği sorusuna şöyle cevap verdi : Ben krizi fırsata çevirenlerdenim sanırım. Yazmak çizmek için daha fazla zaman bulmuş oldum. Öte yandan yeni çalışmalarından söz eden Kaya kişisel gelişim tarzı kitabını yayınlayacağı müjdesini verirken kurucusu olduğu Atölye Rönesans hakkında merak edilenleri anlattı. Tülay Kaya ile gerçekleştirdiğimiz sanat dolu sohbet sizlerle.
Yayınlanma :
20.12.2020 19:20
Güncelleme :
20.12.2020 19:20
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: