Ben genelde kitaplarımı ve makalelerimi, çok sayıda insanlar okusun diye sosyal medyada paylaşan biriyim. Madem yazıyorsunuz bu sadece kağıt üzerinde kalmamalı diye düşünüyorum. Bu nedenle okuyucumun artarak fazlalaşması bana güç ve onur veriyor. Çok önemli bir konu daha var ve bu konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Düşünceler kesinlikle kağıt üzerinde veya bir notla sumende kalmamalı. Bu yazılanlar bir gün size güzelliklerin ortak paydası olarak geri dönecektir.
Gerçek yazı şekli bana göre, hayatın içindeki yaşamın aktarılmasıdır. Gerçek yaşamın da konusunu tüm canlılar oluşturur. Hiçbir ayrımcılık yapmadan. Bir gün yine bir makalemin kimler tarafından okunduğunu görmek için girdiğim sosyal medya hesabımda, karşıma gülen bir yüz çıkagelmişti. Güzel bir kalp işaretiyle beğenisini diğer okurlarım gibi bana yansıtıyordu. Mümkün olduğumca her dostumun yazdığı ve paylaştığı bir konuyu beğenmeye çalışan biriyim. Ben de Sevgili Semanur hanımefendinin sayfasındaki yazdığı blok notunu okuma şansı yakaladım o gün. Okudukça hoşuma gitti. Okudum bir daha okudum. Hayatın içinden yaşananların tanımlamasını yansıtan güzel sözleri okudukça önceki yazılarına da baktım. Hepsi çok hoştu.
Bu yazılar bu sözler kesinlikle burada kalmamalıydı. Bana düşen kısmıyla ben başardığıma inanıyorum. Neden diyenlere şunu arz etmek istiyorum. Yazı hayatımda çok sayıda dostum oldu. Ünlü ve yeni başlayan dostluklar oluştu. Gerek söyleşilerde, gerekse kitap fuarlarında tanıdığım ve burada doğru olanları tenzih ederek, bir çoğunun kendisinden başkasına destek vermekten kaçındığını gördüm ve çok üzüldüğümü sizlerle paylaşıyorum. Bu bağlamda ben destek verdiğim, yetiştirdiğim ve şu an elinde kalemiyle hep dik duran ve yayın hayatındaki yerini aldırdığım çok sayıda kişiiyi siz okurlara kazandırdım. Bu sevinç ve onur bana aittir.
Bu güzellik içinde Sevgili Semanur PERİM’e de aynı görüşümle yaklaşarak, ona bir not attım. “Selamlar Semanur hanım. Yazdığınız yazılarınızı okuyorum ve sizi takip ediyorum. Gerçekten hoş ve insanların bu sağlıksızlıkların yaşandığı ortamda onların yüzlerinin gülmesine neden olan bu yazılarınız gerçekten hoş. Bence siz bunları böyle yetim bırakmayınız. Bu yazıları bir dosyada toplayarak ve yeni ilaveler yaparak kitaba dönüştürünüz. Çünkü, söz uçucu, yazı kalıcıdır” dediğimde bana cevaben, “sizin sayenizde ben cesaretlendim Hocam” demişti.
İşte bu destek ve ardından gelen cesaret ile kısa bir zaman sonra karşımda Semanur PERİM ‘in beğeni kazanan ve herkes tarafından okunan kitabı çıkarak sizlerle buluştu. “Gülüşünü Sevdiğim Diğer Yarım” Sayın PERİM’ in hızını arttıran kitap oldu. Hatta bana nasıl olmuş Hocam dediğinde, “Çok güzel ama bu sadece bir kitapla olmaz dedim ve şimdi bir yenisine benim teşvikimle güzellik katıyor. Bu kitapta da onun her resminde sizlerle paylaştığı gülücükleri, okurken kendi yüzünüzde yansıyacağına şimdiden inanıyorum.
Okunması çok değer taşıyan kitaplara da bundan sonra imza atacağına kesin gözüyle bakıyorum. Bence gelecekte iyi ve çok beğenilen yeni kitaplara imza atacaktır. Kendisiyle onur duyan biri olarak ilk olarak ben kutluyorum. Bu güzel ve sizleri sıkmadan okuyacağınız kitapta buluşmak dileğimle saygılar.
Erol Yıldız
(Gazeteci-Yazar)
SEMANUR PERİM HAYAT DOLU KALEMİ İLE KARŞINIZDA
-Hayat sevmekle başlar...
Kendini, etrafındakileri ve yaşamın kendisini. Dokunduğun yere renk kattığın kadar varsın aslında.
İçindeki mutluluğu başkasına aktarabildiğin kadar... Mesela sevebilir misin? "İnsanları din, dil, mezhep, memleket ayrımı yapmadan özgürce. İsimlere, yaşadığı coğrafyaya çok da takılmadan “Yüreğinin renginde"
Benim MAVİM Olur Musun?
İkinci kitabım siz sevgili okurlarıma özgürce seven, sevilen sevdikçe aşkın sadece tensel olmadığını
karşımızdaki insanı değiştirmeden kişiliğini olduğu gibi kabul edip aşık olan her insanın "Ruhunun dışa yansıdığı" özgürce seven nice sevdalılara hitaben kaleme alındı. Sizleri okumaya sürükleyecek bir esere imza atmanın mutluluğunu kitaptan bir alıntı ile sizlerle paylaşıyorum. Sizin sevdanız hangi renk?
Sence Bey, artık ayrılmışsınızdır dedim.
-Yok Sema bitirmedim, demez mi?
-Şimdi düşüp bayılacağım. Zaten hava durumu da, İstanbul'da kalabalıkta bayılmama çok müsait. O anda. Neden Sence, neden diye öfkelenmeye başladığım anda beni susturdu. Dudaklarıma usulca masumca uzatılan bir "Badem şekeri" ile sustum.
-Sema ben onunla evlendiğimde iki çocuğu vardı. Onu bu şekilde intihar edeceği anda kurtarıp el uzattım çocuklar babasız büyümesin diye. Kendi çocuklarım geldi aklıma, Mehdi ve Ayşe’m. İstemedim onlarda babasız büyüsün. Allah'ım tut beni sana geliyorum. Bu nasıl bir vazgeçiş kendi hayatından? Değer mi hiç her insan sorsun bir vicdanına değer mi?
Vallahi de billahi de ben yapmadım yapmam da. Çocuk babasız büyüsün, amma velakin bağrında taş büyümesin derdim. Nitekim Sence bey sonraki yıllarda benim gibi yapmış, bitirmiş çok travmalı her gün şiddetli geçimsizlik içinde olan evliliğini.
Mardin’in Atuk bey bu damla sakızlı kahvem olmasa ben bu hikâyeyi dinlemeye zor devam ederdim. Allahtan çok seviyorum damla sakızlı kahveyi oturdum masada karşısında. Ellerim benden izinsiz, yüreğim o da elebaşı olmuş bir anda bana komplo teorileri üretiyorlar hissediyorum. Yoksa nasıl elimle giderdi Sence Bey’in dudakları arasına o badem şekeri. Utanıyorum, kızardım yazarken. Bırakın yaşamayı, çok masum geldi bir an duruşu çok üzgün çok da ihtiyacı varmış sevilmeye, ilgilenmeye yaşatılmaya gibi geldi o anlarda bana.
-Sema bir dur bak bunlar tehlike sinyalleri
-Yoksa sen bu adamdan hoşlanmaya mı başlıyorsun ? Bir kendine gel bakalım
-Hayatını kaleme almanı istedi.
-Bu memleketten bir Sence Bey geçmiş desinler diye. Sen kahramanına aşk falan olamazsın. Çok, çok ayıp , hikâyesini dinle o kadar. Elin, kolun, gözün uslu dursun.
-Aa bu arada ben de tek değilim.
-Sence Bey hiç bir fırsatı kaçırmıyor
-Bana yazılırken o kadar çok belli ediyor ki
-Benden hoşlandığını bildiğim için işim zorlaşacak gibi
-Tamam Semacığım, tamam.
-Sence Bey’in hayatını yazacaksın sen
-Amma velakin ona yazılmayacaksın!
-Her ne kadar şair yazar ruhlu olsan da hemen orta kontrolü devreye sokuyorsun
-Semacığım sen profesyonel gibi davran ki zaten öylesin.
-Vallahi de bütün suç Mardinli "Atuk bey kahvesi" ve masadaki badem şekerlerinde.
Bizi aşka davet ediyorlar sinsice, gizlice.
Yorumlar 2
Kalan Karakter: