Öncelikle sizi tanımak isteriz. Vedat Akyol kimdir?
1973 Çorum doğumluyum. Üniversiteden Makine mühendisi olarak mezun olduktan sonra kısa bir müddet özel sektörde çalıştım. Yıllarca ülkemizin hemen hemen her köşesinde ticari faaliyetlerimi sürdürdükten sonra ise son olarak Denizli’ye yerleştim ve iş hayatımı burada sürdürüyorum.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Çocukluk yıllarımdan itibaren kendi çapımda sürekli hikâyeler yazarım. Şu ana kadar yayınlanmayı bekleyen yirmiyi aşkın romanım var. Bir yazar olmak için hiçbir zaman yazmadım. Yazarken kendi iç dünyamda keyifli yolculuklara çıktığım için yazdım. Bana öncülük eden veya örnek aldığım hiç kimse yok. Tek yaptığım hayal gücümün peşine takılıp sonunu önceden hiçbir zaman bilmediğim maceralara atılmak.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Bir hikâye yazarken yarattığınız kahramanlar uzun bir müddet hayatınızın bir parçası oluyor. Kendi yarattığınız kahramanı anlamak ve içselleştirmek o denli keyifli bir hale geliyor ki, zamanla her karakterle zihninizde uzun zamanlar geçiriyorsunuz. Bir aşk hikâyesi yazarken karaktere gerçekten aşık oluyorsunuz. Bir macera romanı yazarken gerçekten heyecanlanıyorsunuz. Yani hikâyeler kurgu bile olsa, aslında benim açımdan yazarken hissettiğim her duygu gerçek.
Mavi Tebeşir isimli eserinizden bahseder misiniz?
Yazdığım hikâyelerin çok büyük bir kısmı kurgu olsa da ilk yayınlanan romanımın gerçek bir hikâye olmasını istedim. Mavi tebeşir de gerçek bir hikâye. Büyük dedem Mehmet’in Çanakkale savaşına katılmasıyla başlayan olaylar sonucunda beklenmedik bir şekilde kendini Avustralya’da bulması ve yıllarca bu yabancı topraklardaki yaşam mücadelesi ve en sonunda da vatanına dönmesi konu ediliyor. İlk öğrendiğimde böyle bir hayatın gerçek olabileceği aklımın anlayabileceği bir şey değildi. Ancak yıllar geçtikçe bu hikâyenin herkes tarafından bilinmesi gerektiğini düşünerek yazdım ve yayınladım.
Mavi Tebeşir isimli eserinizin ismi nerden geliyor?
Kitabın ismini duyanlar, hikâyenin konusunun okul ve eğitimle alakalı olduğunu düşünseler de gerçek bundan çok ama çok farklı. Mavi tebeşir cephede neredeyse ölüm ve yaşama karar veren bir nesne. Hastanede acil müdahale ile kurtulabilecek yaralılar mavi tebeşirle, umutsuz vakalar ise kırmızı tebeşirle işaretleniyor. Okuyucu İlk başta kitaba başka bir isim bulamamış mı diye düşünseler de hikâyeyi okuduktan sonra, bundan başka bir isim kesinlikle olmazmış diye bana geri dönüyorlar.
Mavi Tebeşir isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Kitabı okuyan tüm okuyucular istisnasız şekilde film tadında bir hikâye olduğunu söylüyorlar. Kitabın sayfalarını her çevirişinizde Mehmet’in başına daha neler gelecek demeden edemiyorsunuz. Hikâyede tempo hiç düşmeden gittikçe artıyor. Sürprizlerle ve maceralarla dolu bir yaşam hikayesi. Neden bu yorumu yapıyorum çünkü bu hikâyeyi kurgulayan ben değilim. Sadece yazan benim. Bu hikâyenin kurgusu kadere ait.
Mavi Tebeşir isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Hikâyenin ana fikrini kitabın kapağında tek cümleyle yazdım “Sonuçların sorumlusu sebepler değil seçimlerdir” diye. İnsanlara bir hediye olarak verildiğini düşündüğüm yaşamlarımızı, yaptığımız seçimlerle daha güzel bir dünyaya çevirmek kendi ellerimizde.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Dediğim gibi bitmiş onlarca hikâyem daha var. Yavaş yavaş zamanla bunları da yayınlamayı düşünüyorum. Ve bu arada yeni hikâyeler yazıyorum. Mavi tebeşir romanının bir paragrafında şöyle yazmıştım.” Çoğu insanın geride bıraktığı tek yazılı şey mezardaki adıdır” Yazmak, geriye bir meta bırakmak, aslında ölümsüzlüğün sırrıdır. Bedenlerimiz yok olabilir ama yazıya döktüğümüz fikirlerimiz düşüncelerimiz, hayallerimiz birilerinin bir gün eline geçtiğinde bize sonsuzluğu tattırabilir.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Ticari olarak çok sıkıntılı bir süreç olsa da, yazmak için kendime ayırdığım zaman açısından verimli oldu diyebilirim. Kaybettiğimiz binlerce insanımızı her düşündüğümde ise dünyanın yaşadığı bu küçük kıyametin hepimize bir mesaj verdiği kanaatindeyim. Kısacık hayatlarımızın sonunda mavi tebeşiri hak edecek miyiz acaba?
Yorumlar
Kalan Karakter: