Öncelikle sizi tanımak isteriz. Şeyma Çetrez kimdir?
Ben Şeyma Çetrez. 12 Kasım 1997 yılında Ağrı’da doğdum. İstanbul Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesinde ayrı ayrı bölümler okudum. Hepsi de benim çok istediğim bölümler idi. Şuan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nde yüksek lisan yapmaktayım. Öğretmenim ancak çok iyi bir akademisyen olmak istiyorum.
Yazarlık kariyeriniz nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Yazarlık gibi bir düşüncem yoktu daha önce. Ancak lisede günlük tutuyordum. Bir gün haksız bir durum yaşamıştım ve çok üzüldüğüm o durumu kimseye anlatamadığım için gidip günlüğüme yazmıştım. O günden sonra hep “İleride bu haksızlıkları roman olarak yazıp herkese ulaştıracağım." diyordum. Sonra üstünden yıllar geçti. Artık bazı şeyleri içimde tutamadım ve patlama noktasına geldiğim bir gün kitabı yazmaya karar verdim. Ama düşüncelerimi, fikirlerimi kurgulayıp roman halinde yazdım. Şunu da eklemek istiyorum. Kitabı yazdıktan sonra sanki içimdeki her şeyi yakın bir arkadaşıma anlatmış gibi oldum. O kadar rahatladım ki o rahatlığı ve hafifliği anlatamam.
Bana öncülük eden hiç kimse olmadı. Hatta yazarken başıma birkaç talihsiz olay da geldi. Ben ilk 49 sayfa yazmıştım ve bilgisayarda duruyordu. Bir gün baktım dosyam yok, silinmiş. Aylarca o dosyayı geri getirmek için çalıştım ama geri getiremedim. Bu sefer baştan başladım. Artık herhangi bir sorun yaşamayayım diye dosyayı kendime mail olarak ileteceğim diyor ama hep unutuyordum mail atmayı. Sonra bir gün kitabı yazmaya devam ediyorum baktım bilgisayarın ekranı tamamen gitti ve bilgisayar tamamen çöktü. Kahroldum resmen. Neyse bu kitabı yazmayı aklıma koymuşum artık bırakır mıyım? Bu sefer telefondan yazmaya karar verdim. Telefondan 24 sayfa yazdım ama telefonda olduğu için dosya sanki çok güvenilir bir yerdeymiş gibime geliyordu. Neyse Ağrı’da Murat Nehri var, ben de telefonumu gömleğimin ön cebine koydum. Elimde dondurma vardı. Telefon yere düşmesin diye koydum cebime. Sonra nehrin üstündeki köprüde dururken elimdeki dondurma eridi ve nehre düşünce biran panikledim. Köprüden eğilince telefon nehre düşmesin mi? O an beyninden vurulmuşa döndüm. O da öyle gitti. Sonra yeni telefon aldım. Bu sefer tekrar yazmaya başladım ama iyice tedbirini alarak yazdım. İki haftada yazma olayı bitti çok şükür. Sonra Tilki Yayınevi ile anlaştık. Basım aşaması birkaç ay sürdü ve kitabım nihayetinde 5 temmuzda raflarda yerini aldı.
İnsan ve Hüsran adlı kitabınızdan bahseder misiniz?
İnsan ve Hüsran daha çok menfaat ve çıkar üzerine. İnsanların birbirlerini ne kadar kolay harcadıklarını, iyi niyetin nasıl suiistimal edildiğinden bahsediyor. Kitabın devamı gelecek. Bilerek kitabı yarıda bıraktım. Hem okuyucunun merak etmesi için hem de ilk kitabımın biraz daha ince olmasını istediğim için hikayenin devamını kendi heybemde sakladım diyebilirim. Şuan tez yazdığım için biraz yoğunluğum var ve bu yoğunluğum biter bitmez ikincisini yazmaya başlayacağım. Hatta şöyle ki ikinci kitabımın yarısı hazır. Sadece onunda devamını getireceğim.
Yeni çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
İnsan ve Hüsran’ın ikinci kitabı üzerine çalışmalarım devam ediyor ancak başka sürpriz çalışmalarım da var.
Yorumlar
Kalan Karakter: