Öncelikle sizi tanımak isteriz. Hazan Şahnaoğlu kimdir?
Kendimi tanıtmak bu dönem zorlandığım konulardan biri. Beni ben mi anlatmalıyım, yoksa tam tersini yapıp kendimi başkalarından mı dinlemeliyim? Sanki ikincisi daha doğru geliyor bana. Ama özetle, kendim ve dünyam için her geçen gün güzelliklere sebep olmaya çalışan bir bireyim. Her birey gibi, düştüğüm ve ayağa kalktığım zamanlarla bu yüzyılla baş etmeye çalışan, olabildiğince sevgiyi büyütmeye çalışan biriyim işte. İş hayatına odaklanacak olursam da, Uzman Psikolog olarak çalışıyorum 8 senedir. Son zamanlarda da kitap yazmanın ve okunmanın keyfini almış bir yazar oluverdim. Kötülüğe karşı yapılabilecek en güzel şeyin yazmak olduğunu fark ettikten sonra kolaylaştı hayatım. Gizemli oldu ama, ben de herkes gibi biriyim işte, kendini arayan…
Bize mesleğinizden söz eder misiniz?
Mesleğimin hangi tarafından tutsam da söz etsem bilemedim açıkçası. Ülkemde bir meslek yasamız, bir odamız vb. olmadığı için, aslında tüm sorumlu kendimiziz bu meslekte. Böylelikle, akşam kafasını yastığa rahat koymak istiyorsa bir psikolog, üzerine çok iş düşüyor. Hep kendini geliştirmek zorundasın, sadece eğitim almaktan bahsetmiyorum, kendini danışan koltuğuna koymaktan bahsediyorum. Kendimizi görmezsek, kendi yaramızla barışmazsak, terapist koltuğu oturulası bir yer değil bence. O yüzden, hep bir çaba gerektiriyor psikolog olmak. Tam bir şey öğrendim derken, bilmediğin şeylerin okyanus olduğuyla yüzleşme cesareti istiyor. ‘Bir ben var benden içeri’ diyor ya usta, o içerideki ile çalışıyoruz biz aslında. İçimizdeki çocukla, içimizdeki sevgiliyle, içimizdeki tüm parçalarla. Bu da büyük bir sevgi, saygı, güven, bilgi, deneyim vb. gerektiriyor. Mesleğimi yaz yaz bitiremem, sonunda da yine de eksik hissedebilirim. Özetle, mesleğimizi aşk ile yapan, vicdanıyla yapan her meslektaşıma selam olsun.
Danışanlarınızın en çok başvurduğu sorunlar nelerdir?
Ben daha çok çocuklarla çalışmak ile birlikte yetişkinler ile de EMDR Terapisi ile çalışıyorum. EMDR Terapisi, travma ile çalıştığımız bir yöntem. Genellikle bu yöntem ile çalıştığımı bilen yetişkinler direkt travma ile çalışmak için buluyorlar beni. Çocuklar için başvurulan sorunlar ise, enürezis (çiş kaçırma), enkoprezis ( dışkı kaçırma), öfke, kaygı, davranış bozukluğu, tırnak yeme, dikkat eksikliği vb. çocuklar ile karşılaştığımız sorunlar olabiliyor.
Gölgeni Parlat isimli kitabınızdan bahseder misiniz?
Bahsetmem mi hiç… Seve seve. Gölgeni Parlat benim için o kadar değerli ki.. Ah nasıl başlasam nasıl anlatsam? Gölgeni Parlat, hayatımdaki çok önemli birinin bana yapmış olduğu bir kötülükten sonra yıkılmamak ve aynı kötülükle karşılık vermemek adına gecelerce yazıp çizip, kendi elimi tutmaya karar verişim ile ortaya çıktı. Baktım ki, bazen sadece kendi elimizi tutmaya ihtiyaç duyuyoruz. Başkalarının bize yaptığı kötülükleri kendimiz ile ilgili zannetmesek, hayat çok daha kolay olacak ama bu topraklarda, bu kültürde bu bilinç çok kolay olmuyor. Velhasıl, kendi elimi tuttuktan sonra, özellikle psikoloğa gitmek isteyip de gidemeyen, iyileşmek isteyip de çaresini bulamayan, kendini daha iyi tanımak isteyen insanların elinin altında olmasını istediğim bir kitap oldu. Belki 1 kişi okuyacak ama iyi ki okuyacak diye düşündüğüm Gölgeni Parlat beklediğimden daha çok ilgi gördü. Biliyorum ki, Gölgeni Parlat isteyen herkesin yol arkadaşı olacak, belki bugün belki yarın.
Gölgeni Parlat isimli kitabınızın ismi nereden geliyor?
Ben bu anlattığım süreci yaşarken, Nazım Hikmet’in ‘ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar bu karanlıklar aydınlığa” sözüyle çokça haşır neşir oldum. Bir de psikolojideki babam C.G. Jung’un ‘Dışa bakanlar rüya görür, içe bakanlar uyanır.’ sözünün bilinciyle çokça kendimle zaman geçirdim. Bir gün içeriği hazır olan kitabı Kye Yağmur Seyhun’a anlatırken, kendisinden ‘Lighting darkness’ diyorsun yani tepkisi aldım. Niyetimi görmesi ve cesaretiyle çıktık bir yola. Önce kartlar yaptık, sonra kitaba döndü. Karanlığı aydınlatmaktı niyetim. Işık olmak. Bari niyetimi Jung’un söz ettiği Gölge kavramıyla birleştireyim de Gölgeni Parlat olsun dedim. Gerçeği söyleyeyim mi? İyi ki olmuş, çünkü elbet günün sonunda sevgi kazanıyor. Gölgeni Parlat da sevgi ile kazanıyor.
Gölgeni Parlat’ın Yansımaları okura ne vadediyor?
Gölgeni Parlat’ı yazdıktan sonra, yapıcı eleştirileri önemsedim. Bazıları, ‘tamam iyi diyorsun hoş diyorsun da bu kadar kolay mı çözülecek her şey?’ dediler. Birden fazla kişi aynı şeyi söylüyorsa tesadüf değildir diye düşündüm. İddia ediyorum dedim, benim dediklerimi yapmanız değil önemli olan, bu teknikler birer yardımcı. Doğru sırayla kendini tanımak için, farkındalığınızı arttırmak için yaparsanız çözülecek. Çünkü bütün olay hayatı anlamlandırmaya çalışırken, insanlara projekte ettiklerimizin bizdeki yansımalarını görebilmek. Gölgeni Parlat’taki 4. teknik olan YAZMAK işini her cümle için yazdım da yazdım. Bazı yazılarım seneler öncesinden, bazıları hayatı anlamlandırma çabamdan, bazıları dostlardan gelenler. Günün sonunda hepsi, size iyileşmek için dışa vurulmayı bekleyen sizin duygu ve düşüncelerinizi kendiniz için yazmanızı teşvik etmek için. Vaat edilen şey, yazarak iyileşmenin gücünü göstermek, okuyarak ve yazarak okuyucunun kendine yaklaşmasına yardımcı olmak çünkü, nihayetinde hepimiz kendimizi arıyoruz, değil mi?
COVID-19 Salgını sizi ve mesleğinizi nasıl etkiledi?
Esas sorunuzun cevabına gelecek olursak, pandemi sürecinde henüz psikologlara en çok ihtiyaç duyulan dönemde olmadığımızı düşünüyorum. Asıl işimiz pandemi bittikten sonra başlayacak. Çünkü toplumsal travmanın bastırılmış etkilerinin o zamanlar yüzeye çıkacağını düşünüyorum. Benim için bu sürecin ekstra değişiklikleri olmadı açıkçası, çalışmalarıma yüz yüze devam ederken hayatımıza bir de online terapi kavramı girmiş oldu. İlginçtir ki bu kavramın faydalarını gördüm, hem başka şehirlerden hem de başka ülkelerden danışanlarla tanışma fırsatı bulmuş oldum. Anlamlandıramadığımız, belirsizliklerle dolu ve geleceğimizi net bir şekilde göremediğimiz bu dönemde, tünelin ucundaki ışığa tutunmaya çalışarak geçirdim bu dönemi. Aslında hayatın kendisi gibi, daha çok sahip olduklarımızın farkında olmaya doğru itildik. Umarım bu farkındalıkları, hayat normale döndüğünde de unutmayız.
Yeni çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Zaten yoğun çalışan biriyim, iş hayatı beni besliyor açıkçası. Bu yoğunluğun arasında 6 ayda 2 kitap çıkardım, çabamı da takdir edebiliyorum artık. Yeni çalışmalar arasında, Sınav Kaygısı yaşayan gençler için yazmakta olduğum bir kitap var, bir de değerli bir psikolog arkadaşım ile oluşturduğumuz sürpriz bir projemiz var. Kendisine sormadan bir şey söylemem doğru olmadığı için şimdilik projemiz hayata geçene kadar susayım, sonra detaylıca belki yeni çalışmalardan da söz ederiz. Bu yüzyılda üretmek kadar güzeli yok, üretelim üretelim üretelim. Umuda sıkıca sarılıp, birbirimizin elini sıkıca tutup, çocukların güzel günler görmesi adına üretelim!
Yorumlar
Kalan Karakter: