Ersin Kadir GÜNEŞ : Bu soruyu cevaplamak o kadar kolay değil. Ben kitabımda bu soruyu bir şiirle cevaplamaya çalıştım. Şiirin ismi -BEN KİMİM- fakat cevap olması gereken şiir, yeni sorulara yol açtı. O şiirde, -giydirilen kimliği beğenmeyip gardırobu açanım- diyorum. Kendimi böyle tanımlıyorum. Gerçekten de bütün kimliklerden ve rollerden arındığımızda, geriye anlaşılması kolay olmayan bir insan kalıyor. Fakat insan olmayı tanımaya başlıyorsunuz. Önünüzde muazzam bir derinlik açılıyor. Bu derinlik sadece sizle de sınırlı kalmıyor. İnsanlık tarihinin bir parçası oluyorsunuz. Oradan başlayarak bütün bir evrene yayılıyorsunuz. Zamanın başlangıcından sonuna kadar… Hatta daha da ötesi, tanrıyla bir bağ kuruyorsunuz. Birçok şeyi sorguluyorsunuz. Bu sorgular yaşamı daha değerli hale getiriyor. Neyi neden yaptığını bile anlamadan yaşayan birçok türdaşınızdan ayrılıyorsunuz. Şimdi bazıları bana siyasi görüşümü soruyor. Umarım onlara da kapsamlı bir cevap verebilmişimdir. Siyasileşmeden siyaseti işlemek her yazarın ödevidir. Sonuçta bizim malzememiz insan; ama siyasileştiğiniz an edebiyat biter. Artık propaganda yaparsınız. Bu saatten sonra size yazar deseler bile: siz, içten içe yazar olmadığınızı bilirsiniz. Kısaca özetlemek gerekirse; ben yazar olmak isteyen bir insanım.
DAHA ÜÇ YAŞINDAYIM
Ağaçlar meyve yer mi baba?
O zaman neden meyveleri vardır?
Kuşlar, uçmak için mi doğmuştur?
Kafeste işleri ne?
Ya şu kelebek…
Annesine çiçek götürüyor,
Ama koparmadan, fark ettim.
Akşamları güneş nereye gidiyor?
Gökyüzündeki ışıklar da ne?
Deniz, niye mavi?
Avucumda şeffaf…
Balıklar, nasıl nefes alıyor?
Ben niye boğuluyorum?
Suriyeli bir çocuğum diye mi?
Bodrumda insanlar gezerken,
Ben kıyıya vuruyorum.
Şu adam, kaşlarını neden çatıyor?
Bir başkası, silah doğrultmuş.
Filistin’deyim.
Daha üç yaşındayım.
Beni öldürüyorlar.
Afrika’da, açlıktan ölüyorum
Doymak ne demektir baba?
Mermiler ne renktir?
Gelirken görebilir misin onları?
Bu nasıl bir dünya?
Çelişkiler yumağı.
Annelerin sarı saçlarında tokalar…
Benim annemin saçları bembeyaz.
Halbuki annem öyle güzel…
Bütün anneler güzeldir değil mi baba?
Ben, en çok, kuşların annesini seviyorum.
Yavrularını, bir kediden korurken gördüm.
Benim annemde öyle…
Silahların önünde,
Ben arkasında…
Korkuyorum baba.
Dünyaya geleli üç yıl oldu.
Kelebeğin ömründen uzun…
Belki, kelebek kadardır bilmiyorum.
Sahi, onlar kaç yıl yaşıyor?
Kelebekleri, çok seviyorum baba.
Ama onlardan uzun yaşamak istiyorum.
Yanlış anlama,
Yaşamı sevdiğimden değil,
Ölmekten korkuyorum.
O zaman neden meyveleri vardır?
Kuşlar, uçmak için mi doğmuştur?
Kafeste işleri ne?
Ya şu kelebek…
Annesine çiçek götürüyor,
Ama koparmadan, fark ettim.
Akşamları güneş nereye gidiyor?
Gökyüzündeki ışıklar da ne?
Deniz, niye mavi?
Avucumda şeffaf…
Balıklar, nasıl nefes alıyor?
Ben niye boğuluyorum?
Suriyeli bir çocuğum diye mi?
Bodrumda insanlar gezerken,
Ben kıyıya vuruyorum.
Şu adam, kaşlarını neden çatıyor?
Bir başkası, silah doğrultmuş.
Filistin’deyim.
Daha üç yaşındayım.
Beni öldürüyorlar.
Afrika’da, açlıktan ölüyorum
Doymak ne demektir baba?
Mermiler ne renktir?
Gelirken görebilir misin onları?
Bu nasıl bir dünya?
Çelişkiler yumağı.
Annelerin sarı saçlarında tokalar…
Benim annemin saçları bembeyaz.
Halbuki annem öyle güzel…
Bütün anneler güzeldir değil mi baba?
Ben, en çok, kuşların annesini seviyorum.
Yavrularını, bir kediden korurken gördüm.
Benim annemde öyle…
Silahların önünde,
Ben arkasında…
Korkuyorum baba.
Dünyaya geleli üç yıl oldu.
Kelebeğin ömründen uzun…
Belki, kelebek kadardır bilmiyorum.
Sahi, onlar kaç yıl yaşıyor?
Kelebekleri, çok seviyorum baba.
Ama onlardan uzun yaşamak istiyorum.
Yanlış anlama,
Yaşamı sevdiğimden değil,
Ölmekten korkuyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: