" Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür " Bu güzel özdeyişle başlamak istiyorum yazıma. İnsan hafızasının eksikliği ya da sakatlığı; unutmasıdır. Unutmak insana özgü bir olaydır. Dünü unutursan, bu gün başarılı olamazsın. Dün çok önemli şeyler yaşandı ülkemizde. Bu gün kü insanlara sorduğunda, emin olun ki dünü hatırlalamazlar. Dün yaşanılan hataları bu gün de yapmaya çalışırlar.
Değerli okurlarım, mesele Vatan olunca bıkmadan usanmadan yazacağım. Israrla yazdıklarımı okumanızı isteyeceğim. Hiç kusura bakmayın. Çünkü bu vatan hepimizin. Geçmişle ilgili bir çok şeyler yazdım. Çok önemli gördüğüm bir olayıda sizlerle paylaşmak istedim. Özal dönemini hatırlamaya çalışın. Dünyaya açıldık. Dünyada olup biten her şeyi öğrendik. Telefon, televizyon ve diğer teknolojik araçları Özalın döneminde gördük ve öğrenmeye başladık. Lüks tüketiciliği de o zaman öğrendik. Güzel bir yaşantı. Ancak bizim ekonomik durumumuz o yaşantının giderlerini karşılayacak durumda değildi.
Bankercilik diye bir yapı oluşturuldu. Devlet bu yapının oluşmasına izin verdi. Yüzlerce hatta binlerce Bankerler türedi. Çok cazip kazançlar önerdiler. Bin TL paranı yatırırsan on ay sonra iki bin TL oluyur. Bu çok cazip kazanç her kesi hareketlendirdi. Kimin ne kadar birikimi varsa Bankerlere yatırtılar. Tüm dolandırıcılar Banker olmuşlardı. Evini satan, arsasını satan Bankerlere koştu. Çok güzel bir hayat yaşama umuduyla. İnsanların çok büyük bir bölümü dolandırıldı. Paraları gitti. Sefil oldular. Bir çok insan intihar ederek canına kıydı.
"Benim memurum işini bilir" demişti rahmetli Özal. Devlet'te görevli kişilere rüşvet vermeden iş yaptırmanın imkanı yoktu. Rüşvet adeta bir hak gibi algılanıyordu. Ahlak sıfırlamıştı. İnsanların büyük bir bölümü dolandırıcı olmuştu. Kişisel çıkar ilişkisi her şeyin üstündeydi. " Devletin malı deniz, Yemeyen domuz" anlayışı egemen olmuştu. Fetö ile PKK da alttan alttan güçlenmeye devam ediyorlardı. Özal gitti başkaları geldi. Gelenler de hiç bir olumlu iş yapamadılar. Ecevit ve Erbakan ABD ye karşı diklenseler bile havalarını aldılar. 28 şubat eğlemi ile susturuldular. Kötü gidişata hiç kimse dur diyemedi. Ekonomi İMF ye teslim edildi. Fetö Devletin kılcal damarlarına kadar sirayet etti. Tam bir paralel devlet yapısı oluşturuldu. PKK ya doğu ve güneydoğu tahsis edildi. Dış güçlerce ülkemize el konulmasının tüm şartları oluşturuldu. Hatırlayın, alçak Fetö Gülen " Haçlılardan korkmanıza gerek yok. Onlar sizin namusunuza, ırzınıza dokunmazlar" Diyerek haçlıların ülkemizi işgal etmeleri için ortam hazırlıyordu. İnsanlarımız uyutulmuş, uyuşturulmuş morfin yemiş gibilerdi. Her kes kendi derdine düşmüş, ülkenin içine düştüğü korkunç durumdan bi haberlerdi.
Değerli okurlarım, Vallahi de Billahi de, bitmiş. İflas etmiş. Bölünmüş bir ülkenin vatandaşlarıydık. Tam bu arada Genel seçim yapıldı. Erdoğan'ın partisi büyük bir çoğunlukla seçimi kazandı. " Erdoğan ülkeyi sattı. Hırsızlık yaptı. Devletin tüm paralarına el koydu. Milyar dolarları yurt dışına kaçırdı. Kendisine saltanat için devasa bir Külliye yaptırdı. Özel uçaklar aldı. Alabildiğine müsrif davrandı " Haşşa bunları ben demiyorum. Bunu diyen namussuzlara diyorumki, PKK yı hendeklere kim gömdü? Fetö nun işgal girişimini kim engelledi? Namusu olan her kes Erdoğan'ın yaptırdığını söyler. Namussuzlara söylenecek bir şey yok.
Suriye'nin durumuna düşürülmüş olan vatanımı kurtardı. Yetmez mi? Onun için Erdoğan. Yinede Erdğan. Yeniden Erdoğan. İkinci istiklal savaşımızın kahramanı Erdoğan. Cumhuriyetimizin kuruluş amaçları, Erdoğanla hayata geçiyor ve geçecek. Bir araya toplanmış hainler ABD ve Avrupanın desteği ile eski Türkiye'yi hayal edenler 14 Mayısta sandıklara gömülerek def olup gidecekler, bir daha gelmemek üzere. Bu vesile ile 6 Mayıs 1972 yılında " Kahrolsun ABD emperyalizmi, Yaşasın tam bağımsız Türkiye " Diyerek, dar ağacına asılan Deniz Gevmiş ve arkadaşlarını rahmetle anıyorum. Amerikaya uşaklık eden, köpeklik eden ve devrimci diye geçinen alçak satılmışlarrı lanetliyorum. Saygılarımla
İDRİS ORTAKAYA