Öncelikle sizi tanımak isteriz. Abdulkadir Bakır kimdir?
Kelimelere tutunarak hayatta kalan biriyim diyebilirim. On yılı aşkın süredir Gaziantep’te bir alışveriş merkezinde çalışıyorum. İnsanların hayatlarına sessizce eşlik ederken bir yandan da kendi iç dünyamda bambaşka hikâyeler biriktirdim. Yazmak, o hikâyeleri kendimden kurtarmanın bir yolu oldu. Podcast dünyasında “Bilinmezliğe Doğru” isimli karanlık ve düşündürücü bir seriye imza attım. Şimdi ise ilk romanım Ursuva ile hayal ile gerçek arasındaki ince çizgide dolaşan bir hikâyeyi okurla buluşturuyorum. Benim için yazmak; bir isyan, bir iç hesaplaşma ve en çokça da bir özgürleşme biçimi.
Edebiyata olan ilginiz nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Edebiyatla kurduğum bağ, bir zorunluluktan çok bir sığınaktı aslında. Kalabalıklar içinde yalnız hissettiğim anlarda, kelimeler bana dostluk etti. İlk olarak günlük yazarak başladım; kimseye anlatamadıklarımı kâğıda dökerek. Zamanla bu sessiz konuşmalar büyüdü, karakterlere, dünyalara dönüştü.
Öncülük eden bir isim olarak tek bir yazar değil de, çokça yalnızlık diyebilirim. Ama elbette Franz Kafka, Oğuz Atay, Hasan Ali Toptaş ve özellikle Dostoyevski’nin metinleri bende derin izler bıraktı. Onların yazarken gösterdiği içsel cesaret, insana ve karanlığına bakma biçimleri bana da yazmanın bir kaçış değil, kalma biçimi olduğunu öğretti.
Yorumlar
Kalan Karakter: