Dünya nefesini tuttu, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yarın Alaska'da yapılacak görüşmeye kilitlendi.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada iki liderin "odada yalnız olacağı" vurgulanırken, The Guardian gazetesinin Washington temsilcisi Andrew Roth, bugünkü haberinde, Trump ve Putin'in en son baş başa görüşmesinde yaşananları gündeme taşıdı.
Trump'ın Putin'le bir odada yalnız kalmasını "felaket reçetesi" olarak nitelendiren Roth, "Helsinki'den alınacak ders açık: Donald Trump'ı Vladimir Putin'le tek başına bir odaya sokmak, sonuçları öngörülemez ve çok tehlikeli bir iş" ifadelerini kullandı.
2018'DE NELER YAŞANMIŞTI?
Roth'un vurguladığı üzere, iki liderin son baş başa görüşmesi 2018 yılında Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de gerçekleşmişti. Finlandiya Devlet Başkanı Sauli Niinistö'nün daveti üzerine burada buluşan Trump ve Putin'in gündeminde, ABD-Rusya ilişkilerindeki kopuş, seçimlere müdahale suçlamaları ile Ukrayna'nın doğusundaki savaş gibi maddeler bulunuyordu.
Trump görüşmenin ardından odadan çıktığında, Kremlin liderinden etkilenmiş gibi görünüyordu.
Düzenlenen basın toplantısında, ABD istihbarat kurumlarının Rusya'nın seçimlere müdahale ettiği sonucuna vardığına ilişkin bir soruya Trump, "Başkan Putin, 'Rusya değil' diyor. Ben olması için bir sebep göremiyorum" yanıtını vermişti.
O dönemde ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Trump'ın bir numaralı Kremlin danışmanı olarak görev yapan Fiona Hill, daha sonra yaptığı açıklamada, "basın toplantısını sona erdirmek için yangın alarmını çalıştırmayı ya da bir sağlık sorunu varmış numarası yapmayı düşündüğünü" söylemişti.
UKRAYNA'NIN İŞGALİNDEN BU YANA BİR İLK OLACAK
Roth, Trump ve Putin'in Alaska'nın Anchorage şehrinde cuma günü yapılacak toplantının 2018'deki görüşmeden çok daha önemli olduğunu vurguladı.
Söz konusu toplantı, Putin'in Rusya'nın Şubat 2022'de başlattığı Ukrayna işgalinden bu yana G7 üyesi bir ülkenin lideriyle ilk görüşmesi olacak. Trump geçtiğimiz günlerde Putin'le "toprak takası" üzerine konuşacaklarını söyledi. Avrupalı liderler ise Trump'ın tıpkı 7 yıl önce olduğu gibi odadan Kremlin'in etkisine girmiş halde çıkacağından endişe ediyor.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamalarda, zirveyle ilgili beklentileri düşüren mesajlar veriliyor. Bu da masada somut bir anlaşma olmadığına işaret ediyor. Trump hafta başında düzenlediği basın toplantısında, "Buna aslında bir parça nabız yoklama toplantısı diyebiliriz" dedi.
İlk birkaç dakika içinde Putin'in ateşkese hazır olup olmadığını anlayacağını ve bunu Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile Avrupa liderlerine de ileteceğini söyleyen Trump, "'Bol şanslar, savaşmaya devam edin' de diyebilirim, 'Bir anlaşma yapabiliriz' de diyebilirim" ifadelerini kullandı.
AKILLARA YALTA KONFERANSI GELİYOR
Bununla birlikte Roth, Putin'in Trump'ın kafasındaki barış anlaşması vizyonunu Kremlin'in maksimum fayda sağlayacağı şekle getirmeye çalışacağını belirtti.
Nitekim Atlantik Konseyi Avrasya Merkezi'nin üst düzey direktörü ve eski Ukrayna büyükelçisi John Herbst de geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazıda, "Putin, Trump'la Kiev'e ve diğer Avrupa başkentlerine bir oldu bitti olarak sunulacak bir anlaşmaya varmak istiyor. Avrupa liderlerinin davet edilmemiş olması 1945'teki Yalta Konferansı'nı hatırlatıyor. Orada da ABD, Sovyetler Birliği ve Birleşik Krallık toplanıp Avrupa'nın yarısının kaderine karar vermişti" satırlarına yer verdi.
Avrupa ve Ukrayna ise zirve öncesi tepkilerini dile getirdi. Zelenski, Ukrayna'ya yeni bir saldırı başlatması için toprak vermeyeceğini belirterek Trump'ın "toprak takası" tahminini boşa çıkarmış oldu.
Roth, Trump'ın dış politika yaklaşımının "geçici" doğasının ABD'nin düşmanlarının işine yaradığını ancak öfkelenmelerine de neden olduğunu belirterek, "Çin Devlet Başkanı Şi Cinping gibi liderlerin bu öngörülemezlik nedeniyle Trump'la odaya girmeden önce daha fazla hazırlık yapmayı tercih ettiği söyleniyor. Rusya da Trump yönetiminin benimsediği süreçsizlik tavrından bıkkın. Ama bu durum, Putin'in Trump'la birlikte ringe çıkıp, bu başkanlık döneminin ilk birebir toplantısını yapmasına engel olmuyor" ifadelerini kullandı.
KİMSE ŞAHİT OLMADAN SAĞLANAN ANLAŞMA, ANLAŞMA MIDIR?
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt, salı günü yaptığı açıklamada Trump ve Putin arasındaki görüşmenin birebir gerçekleşeceğini ve Trump için bir "dinleme alıştırması" olacağını belirtti. Leavitt, bu görüşmede Trump'ın Rusya'nın bakış açısını anlayabileceğini öne sürdü.
Başkan'ın eski danışmanı Hill, The Guardian'a yaptığı açıklamada,"Trump bu işi böyle yapıyor. Doğaçlama ilerliyor. Öte yandan Putin boks maçı yapmayı seviyor. Bu tür ortamlarda çok hızlı hareket edebiliyor olmasıyla gurur duyuyor" dedi.
Öte yandan odada danışmanların olmaması, önemli bir soruyu da gündeme getiriyor: Çevirmenlerin ve not tutucuların bile olmadığı baş başa görüşülen bir ortamda varılacak anlaşmalar, kalıcı sonuçlara yol açabilir mi?
Hill bu soruya, "Ormanda devrilmiş bir ağaç gibi bir toplantı" diye yanıt verdi. (Hill bu ifadesiyle "Ormanda bir ağaç devrilirse ve etrafta sesini duyacak kimse yoksa, ağacın devrilmesiyle ses çıkmış olur mu?" şeklindeki felsefe sorusuna gönderme yapıyor.)
Üstelik benzer bir olay Helsinki zirvesinde de yaşanmıştı. Trump odadan çıktığında, Putin'in ABD kolluk güçlerinin ABD seçimlerini etkilemekle suçlanan GRU ajanlarıyla görüşmesine izin verdiğini söylemişti. Daha sonra Putin de Rusların, yolsuzlukla mücadele konulu Magnitsky Yasası konusunda bastıran Amerikalılara erişimi olacağını öne sürmüştü.
Hill, "Elbette bu lafların sonu bir yere varmadı. Trump, Putin'in kendisine ne söylediğini tam olarak anlamamıştı. Bir başka deyişle, bir toplantının yapılıyor olması, ortaya somut bir şey çıkacağı anlamına gelmiyor" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: