SAĞIM SOLUM SOBE DİYOR .

AYŞE KAYA
SAKLAMBAÇ RÜYASI  

Bir, iki, üç derken, saklambaç oynar iken. Ablam bana baç yaptı, oyuncular hep kaçtı. Baktım sağıma soluma, çıkan olmadı karşıma. Hepsi saklanmış bir yere. Kim bilir nerelere? Biri girmiş yaprağın altına, bakar durur tırtıla. Şarkı söylüyormuş tırtıl; “Kelebek olacağım lal lal la kanatlanıp uçacağım lal lal la..." 

-Hadi oradan uçacakmış, kanatların nerede?
-Heyy! Gördüm seni sobe, birazdan olacaksın ebe. 

Şimdi sıra diğerlerinde… Neredesin Ahmet? Ne işin var karınca deliğinde? 
Ahmet: Şişt sessiz ol baksana karıncalara, ne güzel evleri var. 

Kraliçe karınca yumurta yapıyor, inşaatçı karıncalar tünel kazıyor. Yavru karıncalar yardım ediyor. İşçi karıncalar ise mutfağa yiyecek taşıyor. 

-Hayret bu karıncalar harika. Çok çalışkanlar, gece gündüz durmadan çalışıyorlar. Ağustos böceği gibi yazı öterek geçirmiyorlar. Hadi artık dönelim, arkadaşları bekletmeyelim. Seni de sobeledim. Şimdi sıra Veli’de. Acaba nerede? Şu dereye bir bakayım. Hey, Veli etme beni deli. Ne yapıyorsun derede? Balıklara mı özendin? Gördüm seni, sobe çabuk çık sudan boş yere kendini üşütme.
 
Sonra düştüm Mehmet’in peşine Mehmet’i ararken bir kırkayağa rastladım. Patik örüyordu doğacak yavrusuna.  Dedim, kolay gelsin, işin pek zor olacak. Kırkayak yavruna kırk patik örmen gerekecek, bu ip sana yetmeyecek.

Dedi ki; “Merak etme sen. İpim biterse, söylerim ipek böceğine. Bana yeni ipler üretir, örerim  patikleri. 
 
Tamam deyip uzaklaştım. Mehmet ile rastlaştım. Arı kovanından bal almaya çalışırken arılar üzerine saldırmış, her yerini sokmuşlar. Dedim, neden rahatsız ettin arıları, zaten bizim için üretirler balı. Ama izinsiz almak olmaz, bu durum ahlak kurallarına uymaz. Mehmet’i de sobeledim. Birazcık da terledim. Tam su içecek idim. Annem dedi ki; “Olmaz, terliyken su içilmez. Sonra hasta olursun, oynayamazsın saklambaç. 
 
Birden uyandım uykudan, açtım gözlerimi baktım etrafıma. Meğer gördüklerimin hepsi, tatlı bir saklambaç rüyasıymış.