Öncelikle sizi tanımak isteriz. Sinan Özçakmak kimdir?
1992 yılında Adıyaman’da doğdum. Doğum tarih yılım kimlikte böyle yazılmış olsa da gerçeğini net bilmiyorum. Adıyaman’ın Kömür Belediyesine bağlı Hasankan köyünde doğdum. İlkokulu bitirdiğim gibi ailecek Malatya’ya taşındık. Ortaokul-liseyi burada tamamladım. Liseyi bitirene kadar pek de şehir dışına çıkmayan, gezmeyen biriydim. Üniversiteyi İstanbul’da okudum. Çevremdeki insanlar İstanbul’u hep korkulan bir şehir olarak anlatmış olsalar da ben korkmuyordum. İyi ki de korkup İstanbul’da okumaktan vazgeçmemişim. Orman Mühendisi olarak dört yılda okulumu bitirdim. Sinan nasıl biri ? Aşırı mantıksal biriyimdir. Bir durumu kabul etmem için öncelikle mantığıma oturtmam lazım. İyiliğe önem veren, iyiliğin bitmeyeceğine inanan, hayalperest ve hayal kurmaktan çekinmeyen biriyim.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Küçüklüğümde kitap okumayı pek sevmesem de kitap kokusunu çok seven biri olarak hatırlıyorum kendimi. Yaş ilerledikçe, insanları tanıdıkça ve bildikçe en iyi arkadaşlarımın ve dostlarımın kitaplar olduğunun farkında vardım. Kitap okumayı ve yeni bir şeyler öğrenmeyi ve keşfetmeyi çok seviyordum. Özelikle de üniversite yıllarımda sürekli eski kitapların olduğu ve kitap kokusunun yoğunlaştığı sahafları gezmeyi çok severdim. Orada huzur ve mutluluğu buluyordum. Kitaplar benim için farklı bir alem olmuştu. Her insan dünyadan göçtükten sonra kalıcı bir eser bırakmak ister. Benim kesinlikle böyle bir amacım yoktu. Ben içinde yaşadığım soyut alemde kendimi ifade edebileceğim bir araç bulmak istedim. Ve bir şeyler yazmak istedim. Amacım olmadan, karşılığı olmadan sadece ve sadece sevdiğim için yapmak istediğim için bir kitap yazmak istedim. Öncülük eden biri olmadı.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
İnsan zihninde her şeyi başlatıp her şeyi bitirebilir. Onun için şimdiye dek yaşadıklarım, gördüklerim, hayallerim ve olmasını istediğim durumları zihnimde hep canlandırdım. Zihnimi hep canlı tutmak istedim. Canlı tutmak için de düşünmek gerekir. Aslında ben kitabı yazarken sadece zihnimin canlı olması yetiyordu. Kurguyu sürekli canlandırıyordum. Bunun yanında zihnimi ferahlatan iki durum vardı. Deniz kenarı-sahil ve yeşilliğe sahip bir ortam. İki ortamda da yalnız kalmak bana hep iyi geliyordu.
Kömürden Karanlık Mı? Aydınlık Mı Yüzler? isimli eserinizden bahseder misiniz?
İnsanları çok yüzeysel ve derin varlıklardır. Her zaman tezatlıkları içinde barındırırlar. Felsefi olarak temelimizde karanlık ve aydınlığın olduğu ve eğilimlerimizden bahsedilmekte. Eserde Turab’ın hayat öyküsü yer almakta. Çevremizdeki yada bizim başımıza gelebilecek durum örgülerinden oluşan bir roman. Kitapta heyecanlanacak, üzülecek, sevinecek, küfür edecek, sinirlenecek ve mutlu olacağınız anlar var. Yani tüm bu duyguları yaşayan bir İNSAN.
Kömürden Karanlık Mı? Aydınlık Mı Yüzler? isimli eserinizin ismi nerden geliyor?
Bu sorunun cevabı kitapta geçiyor. Bunun için bu soruyu pas geçiyorum.
Kömürden Karanlık Mı? Aydınlık Mı Yüzler? isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Kirpi bile yavrusunu pamuğum diye severmiş. Onun için sadece şunları diyebilirim. Kitabımı şimdiye dek okuyan okurların hepsinden çok güzel yorumlar aldım. Onların gözüyle ancak şunu diyebilirim; bir nefeste okuyup bitirdiğim bir kitap. Ve yine onların gözünden yapılan yorumları şöyle sıralayabilir. İnstagramda sadece kitap yorumlayan sayfa sahiplerine kitabı gönderdim. Kitabı bitirdikten sonra sayfalarında yaptıkları yorumlar aşağıda yer almaktadır.
-Akıcı ve anlaşılır bir dili olan, her sayfada merak uyandıran, sürükleyici ve kitap bittiğinde oturup düşüneceğiniz, kendinizi sorgulayacağınız bir kitap.
-Sıcak bir anlatımda güncel sorunlara ara ara yer verilmiş ve insanların içinde iyi ve kötü karakterlerin var olduğuna fakat bizim hangisini seçtiğimizi yüzümüze vuran bir mesajı var.
-100 sayfalık kısacık bir hikayeye bir ömür sığdırılan, kalemi çok akıcı bir kitap. Hikayeyi çok net ve öz anlatmış, uzayan betimlemeler ve tekrar eden cümleler yok.
-Geçmiş ve günümüzü ince ince işlendiği anlamlı ve duygulu bir eser olmuş…Yazarın kalemi akıcı dili açık ve anlaşılır hikayemiz ise gayet merak uyandırıcı. Kısacık ama dolu dolu bir okuma oldu.
-Gerçekten kelimelerle dahi ifade edemiyorum çok çok beğendim kitabı ve bir oturuşta bitirdim. Kesinlikle okuyun tavsiyemdir.
-Köy hayatını anlatan, orada verilen yaşam mücadelesi, haksızlıklar ve acıların anlatıldığı sımsıcak bir hikaye okudum. Turab’la sevindim, mücadele ettim ve üzüldüm. Kızdığım zamanlarda oldu tabi ki. Çok akıcı bir kitap, okuyun derim.
-Yazarın ilk kitabı. Sıcacık, içten ve akıcı bir anlatıma sahip. Anadolu hikayelerini okumayı çok severim, bu kitabı okurken de eskilere dalıp gidiyorsunuz. Hayatın ve insanların hem karanlık hem de aydınlık yüzlerinin olduğunu bize tekrar hatırlatan bir kitap.
-Bu kitabın ikinci kısmını da merakla bekliyoruz.
-Bu sıcacık hikayenin devamının gelmesi dileğiyle.
-Tek kelimeyle harika muhteşem fevkalede bir kitap okudum desem abartmış olmam sanırım. Kitap ilk sayfasından son sayfasına kadar içimi sıcacık etti.
NOT: Instagram adesi :snnzakmak
sayfasına girip kitapyurdu kısmında tüm paylaşılanlara ve yapılan yorumlara bakabilirsiniz.
Kömürden Karanlık Mı? Aydınlık Mı Yüzler? isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Kitapta değinmek istediğim ve vermek istediğim birden fazla mesaj yer almakta. Geçmiş-gelecek-hayat mücadelesi-insanların karanlık ve aydınlık noktası-kadınlar-savaşlar vb.
Kitabın içinden yazdığım bir iki cümle;
‘’Yüzlerimizi hangi yöne doğrultacağımız bizim elimizde. İçimizde ve yaşadığımız her noktada karanlık ve aydınlık hep var olacaktır. Önemli olan hangi tarafı besleyip, büyüttüğümüzdür’’
‘’Güneş battı diye karanlıkta ay yükselmeyecek anlamına gelmezdi’’
‘’Ülkemde kadın olmak indirimsiz en büyük cezaydı’’
‘’Dünya herkese yeterdi. Bazıları hep tok yatacak diye çoğu hep aç yattı’’
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Çalışmalarıma ufaktan başladım. Orada anlatacağım hikayeler farklı olacak. 3 farklı kadının hayat hikayesini anlatacağım bir kitap olacak. Uçlarda yaşayan ve ortada kalan yaşamlar. Kitabın adı belli ve ufaktan bir şeyler karaladım. Umarım merakla bekler ve severek okursunuz.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Dünyayı etkileyen bir salgın tabi ki beni de etkiledi. Belki yazmama bir engel olmadı ama ruhsal olarak yorulduk, üzüldük. Etrafımızda sevdiğimiz insanlar yakınlarını kaybettiler. Ailemizin içinden hastalığa yakalananlar oldu. Korkuyorduk doğal olarak. Sevdiklerimizin başına kötü bir şey gelmesinden endişe ediyorduk. Ruhsal ve psikolojik olarak hepimizi iyice yıprattı. Umudum bu hastalığın tamamen bitmesi ve bir daha gelmemesi.
Yorumlar 2
Kalan Karakter: