Öncelikle sizi tanımak isteriz. Muhammed Selman Anasal kimdir?
Gayet sıradan bir hayat yaşayan, hatta sıradanlığın, zamane dertlerinin içinde kaybolmuş normal bir insan evladıyım. Otuz bir yaşımdayım, evliyim ve küçük bir oğlum var. Kastamonu’da yaşıyorum. Bir kamu kurumunda işçi olarak çalışıyorum. Gerçekten çok yoğun bir tempo ile yaşıyorum. Çoğu zaman birkaç saatlik uyku ile işe gidiyorum. İşime ve aileme zaman ayırmayı ihmal etmeden, gece yarılarına kadar kitabım üzerinde çalışıyorum.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Küçük yaşlardan beri yazarlık hayalim vardı. Her zaman çok kitap okuyan bir insan oldum. Çok da hayalperest bir çocuktum doğrusu. Kafamın içinde resmen film çevirirdim. Fakat okumak yetmiyordu, yazmalıydım. Tabii bu hayali gerçeğe dönüştürmek ancak otuz yaşı geçince nasip oldu.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Açıkçası her şeyden etkilenebiliyorum. İlk kısa romanım Kanlı Sırlar’da Çavuşesku’nun idamının ardından başıboş ve sahipsiz kalan bir Romanya yetimhanesinden yasadışı yollarla evlat edinilen, evlatlık olduğunu bilmeden Türk kimliği ile büyütülen, büyüdüğünde kirli işlere de bulaşan bir komisere dönüşen kahramanımız, kendisine hitaben işlenen cinayetleri çözmeye çalışırken kendi geçmişi ile de yüzleşmek zorunda kalıyor. Bu kitabı yazmak için bana ilham veren sadece bir gazete haberiydi. O gün, o haberden gerçekten etkilenmiştim. Genelde etrafımda olan biten her şeye, her insana bir hikâye gözü ile bakıyorum. Empati kurmaya çalışıyorum. Etrafımda olan biten her şeyi inceliyorum.
Psikopos’un Tetikçisi isimli eserinizden bahseder misiniz?
Piskopos’un Tetikçisi, ilk kitabımın devamı. Fakat bağımsız bir konu. İlk kitapta yardımcı karakter olan baş komiser, bu kitapta baş karakter. Kısa bir Kastamonu macerası diyebilirim. Şimdiye kadar olumsuz bir yorum almadım, fakat mutlaka eksiklerim, tamamlamam gereken yönlerim vardır.
Evinde bıçaklanmış halde kanlar içinde bulunan bir kadın cesedi, ardından gelen ölümler, Pompeipolis Antik Kentinde bulunan birkaç papirüse bağlanıyor. Bu papirüslerin peşinde de Mussolini zamanında Roma İmparatorluğunu yeniden kurma hülyası ile kurulmuş bir örgütün tetikçisi var. Katil en baştan belli olmasına rağmen okuyucuyu sıkmayan, bir sonraki bölümü okumadan bırakmak istemeyeceğiniz, kısa ve öz cümlelerle akıcı bir roman yazmaya çalıştım.
Psikopos’un Tetikçisi adlı eserinizin ismi nerden geliyor?
Bahsettiğim örgütü okuyucuya göründüğü kadarıyla bir piskopos yönetiyor. Tetikçinin hayatına da değindiğim birkaç bölüm, okuyucunun katile de sempati duymasını sağlıyor. O sadece bir tetikçi, fakat hiç iyi bir insan olma şansı olmamış bir tetikçi.
Psikopos’un Tetikçisi isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Polisiye ve macera kısmı haricinde verilebilecek en güzel mesaj, aile nedir bilmeyen bir çocuğun baba yerine koyduğu biri için neleri göze alabileceği ve neye dönüşebileceğidir.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Bir devam kitabı üzerinde çalışıyorum. İsmi İntikam Yolcusu olacak. Sanırım Şubat veya Mart gibi bitireceğim. Ankara sokaklarında geçen macera ve gerilim türü bir roman. Mafyatik bir ortam, bol bol heyecan ve gerilim var.
Yorumlar
Kalan Karakter: