KENDİNİ BULMA ve KENDİN OLMA'DA ÜMİT VAR
Cihat DÜNDAR, psikoterapist- yazar Ümit Akçakaya ile sizin için konuştu. Kayıp Kendiliğin İzinde: Kahramanın Yolculuğu ve Uyanış: Kişiliğin Gizli Kodları adlı kitapları üzerine değerlendirmelerde bulunan Akçakaya, salgından psikolojik olarak etkilenmemek için yapılması gerekenler hakkında önerilerde bulundu. Yeni çalışmalarınızdan söz etti ve bir itirafta bulundu: “ Zorlukları olsa da hayat benim için keyifli. “
Yayınlanma :
30.07.2021 01:24
Güncelleme :
30.07.2021 13:15


Öncelikle sizi tanımak isteriz. Ümit Akçakaya kimdir?
Uzman Psikolojik Danışmanım, doğayı ve seyahat etmeyi seven araştırmacı bir gezgin olduğumu düşünüyorum. Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun oldum. Yüksek lisansımı “Uygulamalı Psikoloji” alanında yaptım. Şu anda da Ege Üniversitesi’nde “Kişilerarası İletişim” bölümünde doktora yapıyorum. Doktora tez konum İsviçreli Psikiyatrist Carl Gustav Jung’un arketipleri ve Joseph Campbell’ın “Kahramanın Yolculuğu” olgusu konularıyla ilgili bir çalışma. Carl Gustav Jung kuramı temelli bireysel ve grup psikoterapileri yapıyorum ayrıca kendini tanıma ve “kendin olma”ya yönelik “İçe Bakış & Uyanış” atölyeleri yapmaktayım. Yaklaşık 3 ay önce kendime bir karavan aldım, onunla geziyor, seanslarımı ve eğitimlerimi içinde yapıyorum. Online çalıştığım için internet çeken her yer bana ofis ortamı, ülkemiz çok ama çok güzel ben de sabit kalmak yerine daha çok seyahat etmeyi tercih ettim. Yol, yolda olmak ve karavan hayatı insana çok şey öğretiyor… Aynı zamanda yayınlanmış dört adet psikoloji içerikli kitabım bulunmakta. Bu dünyaya kendimizi tanımak, karanlık taraflarımızı aydınlığa çıkarmak ve eksik parçalarımızı tamamlayarak bütünleşmek amacıyla geldiğimize inanıyorum. Bunu başardığımız takdirde varoluş anlamımızı bularak dünyaya kendi kanalımızdan bir katkı sunacağımızı düşünüyorum. Ben de uzun ve güzelliklerinin yanı sıra meşakkatleri de olan bu yolun bir yolcusuyum diyebilirim. Bu bağlamda karşımıza çıkan her olayın ve kişinin bizim ruhsal anlamda olgunlaşmamıza hizmet eden manidar rastlaşmalar olduğuna da inanıyorum. Dolayısıyla umarım sizinle gerçekleştirdiğimiz paylaşımlarımız da birilerinin ruhuna dokunur.
Kayıp Kendiliğin İzinde: Kahramanın Yolculuğu adlı kitabınızdan söz eder misiniz?
Bahsettiğim gibi “Kahramanın Yolculuğu” olgusu tezimin ana teması. Hatta araştırmamın tam adını da paylaşayım: “Kahraman arketipi açısından insanın kendini gerçekleştirmesi: Türk Halk Ozanı Neşet Ertaş Örneği”. Tabii tezim henüz bitmediği için bu son kitabımın içeriği bu konuyu kapsamıyor. Bu kitabımda kahramanın yolculuğu olgusunu ana hatlarıyla anlatmaya çalıştım. Önce kahramanın yolculuğu olgusu, arketipler, gölge arketipi, insanın varoluşsal anlam krizi, kendini tanımak, kendin olmak ve kendini gerçekleştirmek gibi kavramlara açıklık getirmeye çalıştım. Sonra bu kavramlar üzerinden hayatlarındaki farklı tıkanıklıklar nedeniyle bir grup terapisine katılan dört kişinin, bir grup liderinin önderliğinde katıldıkları dokuz seans boyunca ne gibi farkındalıklar yaşadıklarına ve karşılıklı diyaloglar halinde nasıl kendi karanlıklarına bakma cesareti sergileyerek ruhsal anlamda bir dönüşüm gerçekleştiklerine yer verdim. Tabii kitapta yer alan karakterler ve diyaloglar kurgusal ancak her bir karakteri ve diyalogu oluştururken danışanlarımın kişilik örüntülerinden ve seanslarda bana paylaştıkları bazı olaylardan esinlendim, üzerine kendi tecrübelerimden de bazı unsurlar kattım ve ortaya her okuyanın kendinden bir parça bulabileceği bir ürün çıktı diyebilirim. Zira biz insanlar her ne kadar birbirimizden farklı kişiliklere, yaşamlara ve öykülere sahipsek de; aslından birbirimize çok benzer duygu, düşünce ve davranışları deneyimliyoruz. Zaten arketip olgusu da bu bahsettiğim konuyla ilgili; zamandan, mekandan, kültürden bağımsız işleyen belli evrensel kalıplar, bir diğer adıyla “ilk örnekler” ve bunlar insanoğlu var olduğundan beri işliyor dolayısıyla derinlemesine irdelediğimizde her insanın kişisel öyküsünde kendimizden bir parça bulabiliyoruz. Bu eksik parçaları aydınlığa çıkartıp, onları olgunlaştırdığımız oranda da bütünleşmeler yaşıyoruz. Bir diğer anlamıyla kendimizi keşfediyor ve kendimiz oluyoruz. Hayatın bunun üzerine kurgulanmış bir nevi bir oyun olduğunu düşünüyorum.
Kayıp Kendiliğin İzinde: Kahramanın Yolculuğu okurda ne gibi olumlu değişiklilere yol açar?
“Kayıp Kendiliğin İzinde – Kahramanın Yolculuğu” kitabımla insanlara binlerce yıldır söylenegelen bir motto -özdeyiş- ile ayna tutmaya çalıştığımı söyleyebilirim. O da meşhur “Kendini Tanı” sözü. Maalesef modern hayat ve kapitalist yaşam tarzı bize, kendimizi tanımamamız ve belli tüketim alışkanlıkları ve seçimler dâhilinde bir hayat sürmemizi için var gücüyle çalışmakta. Platon’un meşhur mağara alegorisindeki mağaranın efendileri gibi. Bu yüzden de kendimize yani öz’ümüze uzak düştük. Bu dünyada yalnızca eğlenmek, tüketmek, meslek sahibi olmak, unvan elde etmek, aile kurmak, güzel bir ev araba almak ve konforlu bir emeklilik geçirerek yaşamın hep keyfini sürmek için var olduğumuzu düşünüyoruz. Çünkü sistem bizlere bilinçdışı bir zeminde bu kalıpları işlemekte ve doğrusunun da bu olduğuna inandırılıyoruz. Bu yüzden de “sen kimsin?” sorusuyla karşılaştığımızda yalnızca bilinç düzeyinden cevaplar veriyoruz; yaşımızı, eğitimimizi, mesleğimizi, hoşlandığımız hoşlanmadığımız unsurlara yer veriyoruz. Oysa insan bunlardan ibaret olan bir varlık değil, bütün varoluşu içinde barındıran ve yaşamda da bir vazife için var olan bir yaratım. Bu yüzden her birimizi bilinçdışı, keşfedilmeyi bekleyen nice hazineler ve cevherler barındırıyor, bizi “Biz” yapacak olan öz’ümüz de derinlerde bize kavuşmayı beklemekte. Carl Gustav Jung, her insanın bilinçdışında keşfedilmeyi bekleyen bu öz benliğe, “self” demiş, “kendilik” olarak da geçmekte. Yaşamdaki yegâne gayemiz de bu öz’ümüze yeninden kavuşmak. Yeniden kavuşmak diyorum çünkü başlangıçta onunla bir bütündük, hatta çocukluğumuzun belli dönemlerine kadar bir aradaydık, deyim yerindeyse ayrı gayrı yoktu. Ancak topluma uyum sağlayalım, dışlanmayalım, cezalandırılmayalım derken de ondan uzak düştük. Bu, istisnasız her insanın yaşadığı bir deneyim aslında. Bu bağlamda yetişkin olduğumuzda da tekrar Ona kavuşmak için bir yolculuk deneyimliyoruz. Çünkü insan en çok da kendine sürgün aslında ve bu hayatta tecrübe ettiğimiz acı-tatlı tüm yaşantılar, kaybettiğimiz kendiliğimize yeniden kavuşabilmek için. Ancak bu yol zorluklarla dolu. Zira bilinçdışındaki nahoş duygularımızla, olaylarımızla, komplekslerimizle, çözümlenmeyi bekleyen travmalarımızla, korkularımızla da yüzleşmeyi gerektiriyor; bu yüzden de birçok insan bu yolu yürümekten vazgeçip toplumda kabul görmek ya da ön plana çıkmak amaçlı geçici heveslerin peşinde koşmakta ya da kendilerini bir takım bağımlılıklarla uyuşturmakta veyahut da herhangi bir inanca, öğretiye kendisini fazlasıyla kaptırıp sorgulamayan bir fanatik halini almakta. Bu tür yaklaşımlar hayatta bir “kurban” rolünü üstlendiğimizin göstergesi. Ancak olay bu kadar basit değil ve yaşam her birimiz için eşsiz bir macera. Fakat bu konuda kendimize tarafsız bir gözle bakacak ve korkularımızla yüzleşecek derecede cesur, iradeli ve kararlı olmamız gerekmekte. Diğer bir deyişle yaşam, Tanrı, doğa, kozmik güç, adına her derseniz deyin bizden bir “kahraman” gibi davranmamızı ve kendimizi keşfetmemizi beklemekte. İşte Kayıp Kendiliğin İzinde – Kahramanın Yolculuğu kitabımda bu konulara ayrıntıları ile yer verdim.
Uyanış: Kişiliğin Gizli Kodları adlı kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Uyanış: Kişiliğin Gizli Kodları benim ilk kitabım. Onda da insanın ruhsal yapısı, bilinçdışı, savunma mekanizmaları, çocukluk yaşamımızın ve bağlanma stilimizin bugünkü kişiliğimiz üzerindeki etkileri, farklı kişilik yapılanmalarının aslında iç dünyalarında neler olup bitmekte, ruhsal olarak olgunlaşmak ne demek bu gibi konulara yer verdim.
Covid 19 salgınından psikolojik olarak etkilenmemek için yapılması gerekenler nelerdir?
Carl Gustav Jung; “Salgınlar ve hastalıklar tesadüfen yaşanmazlar; yeni yönleri keşfetmemiz, başka bir yaşam yolunu deneyimlememiz için göstergeler olarak bizlere hizmet ederler,” demiştir. Dolayısıyla Covid 19, kolektif olarak hepimizin deneyimlediği bir kriz. Bu kriz bir şeylerin ters gittiğinin, artık eski kalıplarımızla ilerleyemeyeceğimizin bir göstergesi aslında. Küçük bir virüs, yaklaşık 1,5 yıldır tüm dünyayı duygusal, sosyal, ekonomik olarak etkiledi ve biz insanlık olarak bu krizden gereken dersleri çıkaramazsak bir süre daha etkilemeye de devam edecek. Dolayısıyla psikolojik olarak etkilenmemenin imkânı yok. Çünkü bu dönüşüm ve yeni bir doğum çağrısı. O yüzden her doğum gibi sancılı geçmesi de gayet doğal. Bu bağlamda bireysel sorumluluklarımızı almak, Covid 19’ un bizlere vermek istediği mesajı doğru okuyarak gerekenleri hayata geçirmek bu süreci daha az acılı yapabilir. Bu konuyla ilgili aslında maddeler halinde ifade edilecek çok husus var, hatta bunu bir blog yazımda da ele aldım. Ancak özet geçmem gerekirse şu kilit konuları ifade edebilirim: Yaşadığımız dünya gezegeni aslında büyük bir organizma, biz bu organizmayı yıkmaya çalışan bir virüs gibi ya da kanser hücresi başına buyruk davrandığımızda dünyanın da bağışıklık sistemi devreye girmekte. Bizim birkaç bin yıllık gelişmişliğimiz, dünyamızın milyarlarca yıllık tecrübesi yanında neredeyse bir hiç. İnsan olarak doğa ve diğer insanlar karşısında takındığımız kibrimizi ve üstünlük taslayan tutumumuzu bir kenara bırakıp, hepimizin birbirimize bağlı olduğumuzu kabul ederek yaşarsak bu bizim ve bütünün hayrına olacak. Bunun yanı sıra insan olarak hiçbir şeye ya da hiç kimseye bağımlı olmayan bir yaşam sürdürebilecek bir ruhsal olgunluğa erişsek iyi ederiz. Hayatın bize neler getireceğini bilmiyoruz ve bu dünyaya deyim yerindeyse kazık çakmak içinde gelmedik. Yeri geldiğinde tek başına kalabilecek ve yalnızlıkla baş edebilecek güçte bir ruhsal yapıya sahip olmamız, akıl sağlığımızı korumak açısından önem arz etmekte. Bunun içinde kendi karanlığımızla yüzleşmemiz, korkularımızı aşmamız ve ilkel yanlarımızı dönüştürerek olgunlaştırmamız gerekiyor. Eğer bu şekilde davranırsak sonrası insanlık adına çok büyük gelişim fırsatı olacaktır. Zira tarih boyunca bu şekilde olmuştur. İnsanlar meydana gelen salgınlar sürecinde oldukça sancılı bir süreç deneyimlemiş ancak sonrasında aydınlığa kavuşmuştur. Örneğin ortaçağda Avrupa’nın birçok kesimi veba salgını ile kırılmıştır. Hatta birçok insan dünyanın sonu geldiğine inanmıştır ancak sonrasında Avrupa için aydınlanma dönemi başlamıştır. Çünkü kendi cehaletleri, dogmatik düşünce yapıları, bağımlılıkları, korkaklıkları ve aymazlıkları ile yüzleşmişlerdir.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Beni çok olumsuz etkiledi desem doğru olmaz. Bu süreç hepimizin için kendi iç gözlemimizi yapmamız, kendi karanlığımızla yüzleşmemiz için, fırsat aslında zaten bunun için var. Yani Covid kapıp karantinada tek başına bir süreç deneyimlemek ya da yasaklardan dolayı evde oturmak zorunda kalmak bir anlamıyla müthiş bir içe bakış; uyanış fırsatı. Tabii bir “kahraman” gibi süreci ele alırsak bu böyle. “Kurban” olmayı seçersek isyan edecek, inkâr edecek, başkalarını suçlayacak ya da bir kurtarıcı bekleyecek çokça bahanemiz var. Bu bağlamda ben de bu süreci bir kahraman gibi geçirmeye çalıştım diyebilirim. Pandemi sürecinde ailemin yanına geldim, benim için bir nevi “yuvaya dönüş” oldu. Çokça unsuru sorguladım. Bugünkü yaşamımda yaptığım hataları, geçmişimi, çocukluk yaralarımı tekrar ele alma ve yeniden anlamlandırma fırsatı buldum. Dolayısıyla benim içinde oldukça sancılı ama dönüştürücü bir süreç oldu diyebilirim. Aynı zamanda şöyle bir katkısı oldu; işlerim arttı, özellikle bu süreçte online görüşme platformlarına yönelik ilgi, psikolojik desteğinde bu kanallar üzerinden alınmasına neden oldu. Bu yüzden Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinden danışanlarım oldu. Amerika, Kanada, Almanya, Hollanda, Avustralya, Hong Kong, Dubai, Tayland ilk aklıma gelenler. Son olarak ilgi duyan herkese açık Carl Gustav Jung kuramı odaklı ismine “ Arketipsel İçe Bakış & Uyanış” dediğim online psikoloji atölyeleri açmaya başladım. Şimdiye kadar 11 farklı grup atölyesi tamamlandı. 400’ü aşkın kişi bu gruplarda kendini tanıma ve kendin olma yolculuğuna çıktılar. Yani Covid 19’un onlardan beklediğine bu şekilde bir hizmet alarak olumlu bir cevap verdiler bence. Tabii ben de onlarla yaptığımız bu yolculuklarda çok şey öğrendim ve dönüşümüme harika katkıları oldu. Dolayısıyla benim içinde harika bir yolculuk oldu ve açılan yeni gruplarla bu yolculuklarım devam etmekte.
Yeni çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Şuan yaz döneminde daha çok karavanımla seyahat eder bir haldeyim aralarda sabit de olacağım. Bir projem vardı “Karavanla Kahramanın Yolculuğu” onu hayata geçirmeye başladım. Hem gezdiğim gördüğüm yerleri, karşılaştığım kişilerle yaptığım sohbetleri Youtube kanalım ve İnstagram adresim üzerinden “karavan günlükleri” temasıyla paylaşmaya başladım. Ayrıca gittiğim farklı mekânlarda psikoloji içerikli videolar çekip yayınlıyorum. Bu videolarımda psikolojinin yanı sıra mitoloji ve felsefe gibi konulara da yer veriyorum. Aslında hepsini harmanlayıp orijinal bir içerik sunmaya çalışıyorum. Bu tür sosyal medya kanallarında yayınlar yapmaya yeni başladım. O yüzden biraz acemiyim ama hevesliyim ve bu konuda uzman kişilerden de destek alarak gün geçtikçe kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bunların dışında bireysel seanslarımı sürdürmeye ve yeni grup atölyeleri açmaya devam edeceğim. Kısmet olura önümüzdeki altı ay içinde doktora tezimi tamamlayacağım. Yaklaşık 5 yıl süren tez araştırması sürecimde Carl Gustav Jung’un kuramı, arketipler teorisi ve kahramanın yolculuğu üzerine çokça konu birikti. Tüm bunlardan yola çıkarak doktora sonrası süreçte n az üç tane kitap yazarım diye düşünüyorum. Zorlukları olsa da hayat benim için keyifli ve öğretici bir şekilde devam etmekte.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: