Öncelikle sizi tanımak isteriz. Işıl Dirican kimdir?
Uzunca zamandır hayatta olan biri olarak üniversite öncesini hiç hatırlamıyorum desem yeridir. Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümünü kazanmakla birlikte kültür sanat hayatına hızlı bir giriş yaptım. Zaten yazılı sınavımda Hilmi Yavuz'un “Dil Nedir?” sorusuna dört sayfa yanıt vermem de sözel olarak bu okula ne kadar hazır olduğumun kanıtıydı. Çok değerli hocalarımız vardı Cevat Çapan gibi. En önemlisi Mitoloji dersine girerdik ki bu bence şuanda bile bulunmaz nimet. Sıkça sergilere giderdik Can Yücel ile böyle tanıştım mesela. Yani klasik bir alt yapım vardı. Ama çocuk edebiyatı, gençlik rüyalarından hiç haberim yoktu. Dolayısıyla “Yeraltından notlar” kafasındaydık hep. Aradaki farkı çok sonraları kapattım ama... Çocuk projelerinde çalışarak, genç arkadaşlar edinerek, hayatıma neşe katmanın nefes almak kadar gerekli olduğunu anladım. Şimdi de bu moddayım.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Yazı yazmak serüvenimi çocukluğumda günlük tutmamdan, hatta yazmayı bilmediğim dönemde kuzenimle kağıtlardan kendi kitabımızı yapmamızdan başlatabilirim. Ama bu doğru olmakla birlikte çok klişe. Daha doğrusu şu; Türkiye' ye internet geldiğinden beri bloggerim. Üstelik bununla gurur duyuyorum ve de aşırı zevk alıyorum bu işten. Ben bu günlük işlerine başladığımda buralar hep dutluktu. Twitter, facebook, blogger.com falan onlarca yıl sonra geldi. Bana yazarlık konusunda hiç kimse öncülük etmediği gibi yazıyor olmama çok bozulanlar oldu. Zaten kitaplarımda bunları anlattım. Şunu da açıkça belirtmeliyim gençlere neye bulaştıklarını bilsinler; yazıyor olmak sizden nefret etmelerinin garantisi. Ama ben buna çok alışığım çünkü askerliğimi (yani stajımı) ana medyada yaptım.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Sürekli notlar alırım; okuduklarımdan, internet dizilerinden, hatta etrafımdaki diyaloglardan. Yazı gruplarına katılmanın da çok faydasını gördüm. En azından kendini kıyaslayabileceğim yazar arkadaşlarım oldu ki onlar sonradan kitaplar çıkardılar, bazıları ödül bile aldı. Aynı zamanda terapik yönü de var yazı guruplarının. Ücretsiz kurslara ilk başladığım günü hiç unutmam. Hoca bize “Bu sabah neler yaptınız yazınız?” diye bir konu vermişti. Bu metini yazmak bile bizi darmaduman etti. En fazla da beni. Hastalıkların peş peşe geldiği bir dönemdi. Ölümün kokusunu burnumuzda hissediyor ve çok korkuyorduk. Sınıfta hikâyeyi okurken burnumdan kan gelmişti. Gözlerim ağlamaktan şişmiş vaziyette eve dönmüştüm. Sonra başka arkadaşlarımda kendi hikâyelerini okurken fena oldular. Ama buna rağmen çok güzeldi.
Ekle Beni isimli eserinizden bahseder misiniz?
Bu tamamen okumak istediğin kitabı yazmalısın mottosundan geliyor. Günümün yarısından fazlası internette, onun da yarısı instagramda geçiyor herkes gibi. Bununla birlikte bizim dizilerde neredeyse ankesörlü telefon kullanacaklar. O kadar hayattan kopuklar ki corona bile semtlerine uğramadı.
Ekle Beni isimli eserinizin ismi nerden geliyor?
Kitap zamanın ruhunu yakaladığı gibi gençlerle ilgili bir durumu da yansıtıyor bence. Kabul edelim ki artık dijital çağdayız ve okur yazarlık kesinlikle başka bir mecraya kayıyor. Kendimden biliyorum; daha akıcı, eğlenceli ve de full macera kitaplarına yöneliyoruz. Bir hafta sonunda bitmeli kitap. Artık zamanımızın çok fazla sahibi var. Dizilerle, oyun dünyasıyla yarışmak imkânsız. Belki de interaktif kitaplar olacak ileride. En kötüsü de kitap sevgisini okullarda öğretmenler “kitap özeti” isteyerek bitirdiler ve tabii yanına yaklaşamadığımız kasıntı yazarlar... Neyse bu konulara girmeyelim. İyi ki fantastik kitaplar günümüzde de gençliğin damarını tutmayı başarıyor. Ben de kitaplarımla bu diyarlarda olmaya çalışıyorum.
Ekle Beni isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Böyle bir bakış açısını hiç edinemedim maalesef ben. Bununla birlikte kabuğunu kırmaya çalışan özellikle sanatçılık konusunda genç kızların motivasyonunu arttıracağını düşünüyorum. Bir kaç yeni blogger kazandırabilirsek ne mutlu bize.
Ekle Beni isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Aslında kendime iyi gelen yöntemleri yazmaya çalıştım. “Farklı yerlerde var bu hayatta.” Mutlaka tek kavramda sıkışıp kalmak zorunda değilsiniz. “Başarı kışkırtmalarına ihtiyacın yok” gibi mesajlar çıkartılabilir. En süprüntü işte bile bir macera bir farklılık yaratabilirsin. Olmadı mı hemen başka alana zıplayıp kendini oralarda arayabilirsin. Ressamlık, yazarlık kimsenin tekelinde değil. “Yeter ki neşeni kaybetme”, “delilik” söylemlerinden korkma. Tabii bunların dışında sadece eğlenmek için okumak isteyenlere de kapımız açık.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Bir sürü projem var tabii. Zaten internet her konuda kolaylık sağlıyor. Pandemi sürecinde Youtube’dan neler öğrendiğime inanamazsınız. Yeni kitabın taslakları hazır sayılır yazın bilgisayarımın cehennem sıcaklığıyla yeniden erimeye başlayacağını tahmin edebiliyorum. Ve tabii bununla birlikte, okumaya, çizmeye, örmeye devam.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Çeşitli hastalıklar ve bazı atmosfer değişiklikleri yüzünden zaten münzevi bir hayat yaşıyordum. Şimdi onun bir adı var: “Covid 19” Dünyanın gidişatına bir teori geliştirmek için Bill Gates olmaya gerek yok, ama bunu yapınca da troll damgasını yemek an meselesi.
Işıl Dirican’ın tek solukta okuyacağınız eseri Ekle Beni’yi temin etmek için;
https://mstyayincilik.com/magaza/roman/ekle-beni/
Yorumlar
Kalan Karakter: