ŞEHRİM
Seni dünya üzerindeki hiçbir şeye değişmedim ben. O büyük şeylerin ağırlığını senden üstün tutmadım. Nereye gidersem gideyim suratıma bir yağmur damlası çarptığında, seni yürüdüm hep. Sana güvendim gözlerine en çok yakışan gök gürültülü sağanak yağan havalarda. Sen yanımdayken o gökkuşağının altından geçen çocukların şımarıklığı vardı üzerimde.
Eşsiz kıvırcık saçlarına her dokunduğumda kalbimdeki ürperti, suratımdaki gülümseme sendin. Ne zaman gelecekle ilgili bir şey düşünsem senden bahsettim herkese. Sonra tuttum kendi ellerimle bir kenar mahalle yalnızlığına terk ettim seni. Belki bir özür, bir bağışlanma umuduyla kirpiklerine son kez dokunmak istedim.
Bazı insanlar hayat karşısında yenik olmanın olgunluğuna sahip olabiliyorlar. Babalarından başka doğru bilmeden yaşıyor bazıları, bazıları da hiç doğruyu görmeden yaşlanıyor. Yüksek sesle konuşanlara inanır olduk hepimiz. İncelik, o içimizdeki naif duygu yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Dışardan sesler bastırıyordu içimizdekileri, teslim olduk yüksek sesle konuşan insanların kabalıklarına.
Şimdi o yüksek ses geri çekilmemi istiyor. Sen istemiyorsun! Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara ne aşk, ne sevgi, ne özgürlük, ne de yolculuk anlatılır. Ve geri çekilmem yakışmaz seni sevmeme.
Haftalardır yoksun. Huysuzluğunu bile özledim. Nasıl bir mesafeden, nasıl bir uzaktan geleceksin bilmiyorum. Unutmaktan medet umar oldum. Ama sadece “Gelsen iyi olur...” diyebileceğim. Dünyanın bütün yağmurlarının yağdığı bir gün kalkıp pencereden hayata bakacağım. Yanaklarından öptüğüm yerde “Şehrimsin!” diyeceğim, dudaklarından öptüğüm yerde “Kadınım.” Kendimden uzaklara gönderdiğim kadın, ya sen burada doğmasaydın, ya ben de aşk ve arkadaşlığı diğer herkes gibi bilseydim?
Yorumlar
Kalan Karakter: