Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetine icabetle Türkiye'ye devlet ziyareti gerçekleştirecek olan Lee, ziyareti öncesi AA muhabirinin sorularını yazılı cevapladı.
Kore Savaşı'nda Türk-Kore askerlerinin omuz omuza savaştığını belirten Lee, iki ülkeyi "kan bağıyla bağlı kardeş" ülkeler olarak tanımladı.
Lee, ülkesinin "kardeş ülke Türkiye" ile stratejik ortaklığını önemsemeye ve güçlendirmeye devam edeceğinin altını çizerek, Türkiye'nin Avrupa, Orta Doğu, Avrasya ve Afrika'yı birbirine bağlayan benzersiz stratejik konuma sahip olduğunu ifade etti.
"Kore için Türkiye, küresel ölçekte inovasyon, yatırım ve rekabet için işbirliği yaptığı stratejik bir ortaktır." ifadesini kullanan Lee, iki ülkenin güçlü yönlerinin birbirini mükemmel şekilde tamamladığını, Türkiye'nin, insansız hava sistemlerinde küresel liderlik konumuna ulaştığını aktardı.
'KUZEY KORE İLE DİYALOG KAPISI AÇIK KALACAKTIR'
Lee, ülkesinin Kuzey Kore ile ilişkilerini değerlendirmesinde, Kore Yarımadası'ndaki düşmanlık ve çatışmanın ötesine geçerek, barış içinde bir arada yaşamayı ve ortak refahın hakim olduğu yeni bir dönem başlatmak istediklerini belirterek, "Yeniden birleşme, nihai hedefimiz olmaya devam etmektedir. Şu anda Kore Yarımadası'ndaki ilişkiler önemli zorluklarla karşı karşıyadır. Tüm iletişim kanalları dondurulmuş ve güven zedelenmiştir. Bu nedenle diyaloğun yeniden kurulması benim en önemli önceliklerimden biridir. Kuzey Kore ile her an, her kanaldan diyalog kurmaya hazırız ve diyalog kapısı açık kalacaktır." yorumunu yaptı.
Röportajın ayrıntıları şöyle:
Soru: Türkiye ve Kore Cumhuriyeti, genellikle "kanla kurulan bir ilişki" olarak anılan derin tarihi bağlara sahip. Sayın Başkan, bugün bu özel ortaklığı daha da derinleştirmek için en büyük potansiyeli hangi alanların barındırdığını düşünüyorsunuz?
Lee Jae Myung: Kore ve Türkiye, özgürlük ve demokrasiyi savunmak için omuz omuza savaşmış, kan bağıyla bağlı kardeş ülkelerdir. 1950 yılında, Kore ile diplomatik ilişkiler kurmadan önce bile Türkiye, Kore Savaşı'nda savaşmak üzere 20 binden fazla asker göndermiştir. Bu fedakarlık ve dayanışmanın hatırası, iki ülke arasında derin bir güven ve dostluk ortamı yaratmış, siyaset, ekonomi ve kültür gibi çok çeşitli alanlarda karşılıklı yarar sağlayan işbirliği ve kalkınma için sağlam bir temel oluşturmuştur.
'TÜRKİYE SAĞLAM BİR ÜRETİM TABANINA SAHİP'
Pratik açıdan da iki ülkenin endüstri yapıları birbirini doğal olarak tamamlayarak teknoloji, üretim ve satış alanlarını kapsayan kesintisiz bir tedarik zinciri oluşturmaktadır. Kore, ileri teknolojiler ve hassas imalat alanlarında rekabet gücüne sahipken, Türkiye sağlam bir üretim tabanına ve mükemmel pazar bağlantılarına sahiptir.
Örneğin, savunma sanayisinde ikili işbirliği oldukça canlı olup, ortak üretim, teknolojik işbirliği ve personel eğitimi değişimini içeren bir dizi projeyi de kapsamaktadır. Güçlü savunma ortaklığımızın tipik bir örneği, Altay Ana Muharebe Tankı üretim programıdır. Hem Kore hem de Türkiye, önde gelen savunma güçleri olma yolunda ilerlerken, bu alandaki işbirliğini karşılıklı güvenle genişletmeye devam edebileceğimizi umuyorum.
Şimdiye kadar biriktirdiğimiz işbirliği deneyimini temel alarak, işbirliğimizin kapsamını nükleer enerji, biyosağlık, dijital dönüşüm, yeni ve yenilenebilir enerji ve yapay zeka gibi geleceğe yönelik endüstrileri de içerecek şekilde genişletmeyi hedefliyoruz.
SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ İÇİN GÖRÜŞMELER DEVAM EDİYOR
Nükleer enerji sektöründe, Kore şirketlerinin Türkiye'nin Sinop Nükleer Güç Santrali projesine katılımı konusunda görüşmeler devam etmektedir. Kore'nin dünya standartlarındaki nükleer teknolojisi ve operasyonel güvenlik yetenekleriyle Türkiye'nin nükleer enerji gelişimine önemli katkılar sağlayacağını umuyorum.
Biyosağlık sektöründe de anlamlı işbirliği görüyoruz. Kore'nin SK Plasma şirketi, Türkiye'nin kan ürünlerinde kendi kendine yeterlilik hedefine ulaşma girişimine katılmaktadır ve bunun biyoyapı sektöründe ikili işbirliğine daha da ivme kazandıracağını umuyorum.
Gelecek dönemlerde Kore, kan bağlarıyla bağlı kardeş ülke Türkiye ile stratejik ortaklığını önemsemeye ve güçlendirmeye devam edecektir. Her iki ülkenin, birlikte çalışarak müreffeh bir gelecek inşa etmesini, bölgenin ve uluslararası toplumun istikrarına katkıda bulunmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
'TÜRKİYE, GİDEREK ÖNEMİ ARTAN BİR MERKEZ HALİNE GELDİ'
Soru: Kore şirketleri, Türkiye'de otomotiv, inşaat, enerji ve elektronik gibi çeşitli sektörlerde aktif olarak faaliyet gösteriyor. Özellikle Türkiye, Asya, Avrupa, Kafkasya ve Afrika'yı birbirine bağlayan stratejik bir üretim ve yatırım merkezi olarak giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu bağlamda, Kore şirketleri, Türkiye'deki yatırımlarını genişletmeyi planlıyor mu?
Lee Jae Myung: Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Avrasya ve Afrika'yı birbirine bağlayan benzersiz bir stratejik konuma sahiptir. Güçlü sanayi tabanı, vasıflı iş gücü ve geniş ticaret anlaşmaları ağıyla Türkiye, Kore şirketleri için vazgeçilmez ortak ve küresel tedarik zincirlerinde giderek daha önemli bir merkez haline gelmiştir.
Kore şirketleri, otomotiv, elektronik, inşaat ve malzeme gibi alanlarda Türkiye ekonomisine şimdiden önemli katkılar sağlamıştır. Hyundai, Samsung, POSCO ve Hyosung gibi şirketler, 4,6 milyar dolar tutarında doğrudan yatırımlarla ihracatı güçlendirmiş ve istihdam yaratmıştır.
Bu yatırımlar, çok çeşitli sektörlerde somut sonuçlara dönüşmüş ve işbirliğimizin gerçek ve ortak faydalar sağladığını göstermiştir.
KORELİ ŞİRKETLER, VARLIKLARINI DERİNLEŞTİRMEYİ HEDEFLİYOR
Bu başarıdan yola çıkarak, Kore şirketleri şimdi yüksek değerli sektörlerdeki varlıklarını derinleştirmeyi hedeflemektedir. Bunlar arasında elektrikli araçlar, savunma teknolojileri ve biyosağlık gibi Kore'nin ileri düzey yetenekleri ile Türkiye'nin büyüyen endüstriyel ekosisteminin güçlü bir sinerji yaratabileceği alanlar bulunmaktadır. Örneğin, Hyundai'nin 2026'da Türkiye'de tam elektrikli araç üretimine başlama kararı, tedarik zincirlerimizi Avrupa'ya daha da bağlayacak ve küresel ölçekte temiz mobiliteye geçişi destekleyecektir.
Benzer şekilde, tıbbi teknolojiler ve ilaç alanındaki işbirliği de yeni kapılar açmaktadır. Plazma kaynaklı ilaç girişimi gibi projeler, iki ülkenin sağlık güvenliğini güçlendirmek için nasıl birlikte çalışabileceğini göstermektedir.
Kore için Türkiye sadece bir üretim sahası değildir. Kore için Türkiye, inovasyon yapmayı, yatırım gerçekleştirmeyi ve küresel ölçekte rekabetimizi artıracak stratejik bir ortaktır. Özel sektörlerimizin, geleceği şekillendirecek yeni gelişen sektörlerde işbirliğini genişletmeye devam etmesini sabırsızlıkla bekliyorum.
'GÜÇLÜ YÖNLERİMİZ BİRBİRİNİ MÜKEMMEL ŞEKİLDE TAMAMLAMAKTADIR'
Soru: Son yıllarda Türkiye ve Kore arasında savunma sanayi ve ileri teknolojiler alanında işbirliği yoğunlaştı. Bunun en önemli örneği, Altay Ana Muharebe Tankı motoru projesi. Bu bağlamda şu anda görüşülmekte olan yeni ortak savunma projeleri veya stratejik anlaşmalar var mı? İki ülke arasındaki savunma işbirliğinin kapsamı hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
Lee Jae Myung: Kore motoruyla donatılmış Türkiye'nin ilk seri üretim Altay Ana Muharebe Tankının piyasaya sürülmesi, iki ülkemizin birlikte neler başarabileceğinin güçlü bir örneğidir. Bu, Türkiye ve Kore'nin savunma sektörüne kattığı derin güveni ve yüksek teknoloji kapasitesini yansıtmaktadır.
Güçlü yönlerimiz birbirini mükemmel şekilde tamamlamaktadır. Türkiye, insansız hava sistemlerinde küresel liderlik konumuna ulaşmıştır. Kore ise tanklar, topçu ve deniz araçları gibi gelişmiş platformlarda üstünlük sağlamaktadır. Bu durum, her iki ülkenin avantajlarını bir araya getiren önemli işbirliği potansiyeli yaratmaktadır.
'ORTAKLIĞIMIZI YENİ NESİL SAVUNMA TEKNOLOJİLERİYLE GENİŞLETEBİLİRİZ'
Geleceğe baktığımızda, ortaklığımızı yeni nesil savunma teknolojileriyle genişletebileceğimize inanıyorum. İnsansız sistemleri geleneksel platformlarla entegre ederek, hareket kabiliyeti ve koruma teknolojilerini geliştirerek ve sektörlerimizin ortaklaşa inovasyon yapabileceği yeni alanlar keşfederek bunu başarabiliriz.
Cumhurbaşkanı olarak, Kore ve Türkiye arasında güvenliğimizi güçlendiren, teknolojik yetkinliklerimizi ilerleten ve iki ülkenin ötesinde istikrara katkıda bulunan, geleceğe yönelik bir savunma ortaklığını desteklemeye kararlıyım.
'KORE, HALKLAR ARASI BAĞLARI GÜÇLENDİRMEYE ÖNEM VERİYOR'
Soru: Kovid-19 salgını nedeniyle bazı Türk vatandaşları Kore'nin Elektronik Seyahat İzni (K-ETA) sistemini kullanışsız buluyor. K-ETA'nın belirli ülkeler için zorunlu olmadığı göz önüne alındığında, Türkiye'yi bu zorunluluktan muaf tutma planı var mı?
Lee Jae Myung: Kore, Türkiye ile halklar arası bağları güçlendirmeye büyük önem vermektedir ve bazı Türk yolcuların K-ETA sisteminin kimi yönlerini rahatsız edici bulduklarının farkındayız. Bu nedenle hükümetimiz, Türk vatandaşlarının Kore'ye seyahatini daha kolay ve kullanıcı dostu hale getirmek için bir dizi adım atmıştır.
Buna yanıt olarak grup başvuruları yoluyla başvuru sürecini basitleştirdik, dil desteğini Türkçeyi de içerecek şekilde genişlettik ve izinlerin geçerlilik süresini 3 yıla uzattık. Ayrıca 17 yaşın altındaki çocuklar ile 65 yaşın üzerindeki yolcular K-ETA şartından muaftır.
K-ETA, vize muafiyeti olan ülkelerin tüm vatandaşları için geçerlidir, güvenli ve verimli giriş prosedürlerini sağlamak açısından önemli bir amaca hizmet etmektedir. Kore, sınırlı sayıda ülke için K-ETA şartını geçici olarak kaldırmış olsa da bu muafiyetlerin gelecek yıl sona ermesi planlanmaktadır ve bu geçici muafiyetlerin genişletilmesine yönelik acil bir plan bulunmamaktadır.
'UZUN SÜREDİR DOST VE GÜVENİLİR ORTAK'
Ancak Türkiye, Kore için uzun süredir dost ve güvenilir bir ortaktır, kültür ve turizmden ticaret, yatırım ve ileri sanayiye kadar birçok alanda işbirliğimiz büyümeye devam etmektedir. İlişkilerimiz genişledikçe seyahatin kolaylaştırılmasının önemini tam olarak anlıyoruz.
Halklarımız arasındaki daha kolay etkileşimlerin de desteğiyle, iki ülke arasındaki yakın dostluğun büyümeye devam edeceğinden eminim.
TİCARET DENGESİNİN İYELEŞTİRİLMESİ İÇİN ALINABİLECEK ÖNLEMLER
Soru: Türkiye ile Kore arasındaki ticaret dengesinin iyileştirilmesi konusunda hangi önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Lee Jae Myung: Kore-Türkiye Serbest Ticaret Anlaşması 2013 yılında yürürlüğe girdiğinden bu yana, ikili ticaretimiz önemli ölçüde artmıştır. Geçen yıl itibarıyla ikili ticaret 2013 yılına kıyasla 1,5 kattan fazla artmıştır.
Bu durum, anlaşmanın iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin genişletilmesi için güçlü bir temel oluşturduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Türkiye'nin süregelen ticaret dengesizliği konusundaki endişelerini de tam olarak anlıyoruz.
Bu konuyu daha geniş bir bağlamda ele almak önemlidir. Kore'nin Türkiye'ye ihracatındaki büyümenin büyük bir kısmı, Türkiye'nin imalat ve endüstriyel gelişimini destekleyen sermaye malları ve ara girdiler tarafından sağlanmıştır. Türkiye, kendi üretim ve ihracat kapasitesini genişlettikçe, bu mallara olan talebi de doğal olarak artmıştır. Bu anlamda ticaret yapımız, Türkiye'nin devam eden sanayileşmesi ve artan küresel rekabet gücünü de yansıtmaktadır.
Kore şirketleri, Türkiye'ye 4 milyar ABD dolarından fazla yatırım yaparak, istihdam yaratarak, teknoloji transferi yaparak ve otomotiv, elektronik ve malzeme gibi kilit sektörlerin güçlenmesine yardımcı olarak bunu tamamlamıştır. Ticaret ve yatırım birlikte değerlendirildiğinde, ekonomik ilişkilerimiz basit ticaret istatistiklerinin gösterdiğinden çok daha dengeli ve karşılıklı olarak faydalı hale gelmektedir.
Bununla birlikte her iki taraf için de adil ve sürdürülebilir ticaret yapısına doğru ilerlemenin öneminin farkındayız. Tarım gibi bazı sektörler, Kore için hassas iç meseleler içermektedir ve pazarın hızlı şekilde açılması zordur. Ancak bu, ilerlemenin imkansız olduğu anlamına gelmez. Ticaret heyetleri, tanıtım etkinlikleri, fuar ve sergilere daha fazla katılım dahil olmak üzere, yüksek kaliteli Türk ürünlerinin, Kore pazarındaki varlığını genişletmek için pratik yollar araştırıyoruz.
Sonuçta önemli olan kısa vadeli rakamların dengesi değil, ekonomik işbirliğimizin her iki ülkenin sanayisini güçlendirip güçlendirmediği ve bizi gelecekteki büyümeye hazırlayıp hazırlamadığıdır. Türkiye, Kore için stratejik bir ortaktır ve Avrasya bölgesinde önemli bir merkezdir. Hükümetim, ekonomik ilişkilerimizi daha dengeli, ileriye dönük ve karşılıklı olarak faydalı bir yönde geliştirmeye kararlıdır.
'ÜÇÜNCÜ ÜLKE PAZARLARINDA DA SİNERJİ YARATABİLİRİZ'
Soru: Türkiye ve Kore şirketlerinin üçüncü ülkelerde, özellikle Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya'da ortak projeler gerçekleştirebileceği sık sık dile getiriliyor. Enerji ve altyapı sektörlerindeki önemli fırsatlar göz önüne alındığında, iki ülkenin şirketlerinin yakın zamanda bu bölgelerde ortak yatırımlar gerçekleştireceğini bekleyebilir miyiz?
Lee Jae Myung: Kore Cumhuriyeti ve Türkiye, yakın işbirliği sayesinde birlikte önemli sonuçlar elde etmiştir. İki ülkenin güçlü yanlarını birleştirerek ve işbirliği sayesinde edindiğimiz deneyim ve yetenekleri kullanarak üçüncü ülke pazarlarında da büyük bir sinerji yaratabileceğimize inanıyorum.
En büyük potansiyeli inşaat ve altyapı sektörlerinde görüyorum. Türkiye'nin inşaat sektörü dünya çapında tanınmaktadır. Türk şirketlerinin en güçlü yönleri arasında zengin saha deneyimi, olağanüstü inşaat yetenekleri ve Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya'yı kapsayan geniş ağları yer almaktadır.
2023'teki yıkıcı depremin ardından büyük ölçekli yeniden inşa projelerinin hızlı şekilde hayata geçirilmesinde, Türkiye'nin olağanüstü dayanıklılığını bir kez daha gözlemledik.
Kore şirketleri de bu alana kendi güçlerini katabilir. Kore, ileri mühendislik teknolojileri, sistematik proje planlama ve kalite yönetimi ile proje finansmanı (PF) ve diğer sermaye mobilizasyon yetenekleri konusunda dünya çapında rekabet gücüne sahiptir.
Her iki ülkenin güçlü yönlerini ve rekabet avantajlarını birleştirip "tek bir ekip" oluşturarak, en ideal ortaklığı sağlayabiliriz.
Bu tür bir işbirliği, Türkiye topraklarında zaten başarıyla kanıtlanmıştır. Dünyanın en uzun asma köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kore teknolojisi ile Türkiye'nin vizyonunun birleşimini gösteren muhteşem başarılar olarak öne çıkmaktadır.
İki ülkenin şirketleri, birbirlerini tamamlayan güçlü yönlerini ve karşılıklı güvenlerini kullanarak, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya gibi üçüncü ülke pazarlarını birlikte ele geçirebilir ve sözleşme kazanımında önemli bir rekabet avantajı elde edebilir.
Ayrıca iki ülkenin Ukrayna ve Suriye'deki yeniden inşa çalışmaları gibi karmaşık, büyük ölçekli altyapı projelerinde en etkili ortaklar haline gelebileceğine inanıyorum. Bu, sadece ticari bir başarıdan öte bu bölgelerde sürdürülebilir kalkınma ve barışa katkıda bulunan örnek bir işbirliği modeli olacaktır.
İki ülke (Türkiye-Kore), üçüncü ülkelere bu tür ortak girişimleri kolaylaştıracak kurumsal ve mali destek önlemlerini araştırmak ve somut işbirliği modelleri belirlemek için birlikte çalışmalıdır.
KORE ŞİRKETLERİ, TÜRK MUHATAPLARIYLA GÖRÜŞMELERDE BULUNUYOR
Soru: Türkiye'nin, küçük modüler reaktörler (SMR) gibi yeni nesil nükleer teknolojileri de içeren ikinci nükleer santral projesi konusunda Kore şirketleriyle görüşmelerde bulunduğu bildiriliyor. Kore'nin bu alanda ne tür bir işbirliği düşündüğünü ve nükleer enerji sektöründe Türkiye ile işbirliği konusunda belirli hedeflerini ayrıntılı olarak açıklayabilir misiniz?
Lee Jae Myung: Türkiye, yeni nükleer santrallerin inşası için çeşitli seçenekleri değerlendiriyor ve Kore şirketlerinin olası işbirliği konusunda Türk muhataplarıyla görüşmelerde bulunduğunu biliyoruz.
Kore, Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Barakah Nükleer Santrali'nin başarıyla tamamlanması ve Avrupa'daki yeni projelere katılımı da dahil olmak üzere, son 20 yılda bu alanda güçlü bir geçmişe sahiptir. Bu deneyim, Kore'nin karmaşık projeleri güvenli ve verimli şekilde gerçekleştirebilen güvenilir ortak olabileceğini göstermektedir.
Kore şirketleri, nihayetinde Türkiye'nin nükleer santral projelerine katılırsa, bu girişimlerin "zamanında ve bütçeye uygun" olarak ilerlemesini sağlayarak en uygun ortak olarak hizmet edeceklerdir. İki ülke arasındaki nükleer sektördeki işbirliği, profesyonel yetiştirme ve altyapı inşa etme dahil olmak üzere çok çeşitli alanlara yayılabilir. Kore'nin yaklaşımı sadece santral inşa etmekle kalmayıp, ortak ülkelerin genel nükleer ekosistemlerini güçlendirmelerine yardımcı olmaya da odaklanmıştır.
Kore, küçük modüler reaktörler gibi yeni nesil teknolojileri de geliştirmektedir. i-SMR tasarımımız standart onay sürecine doğru ilerlemektedir ve 2030'ların ortalarında ticarileştirilmeye hazır hale gelmesi beklenmektedir. Türkiye, SMR teknolojilerini benimsemek için kendi yolunu değerlendirirken, Türkiye'nin planları net bir şekilde şekillendiğinde bilgi paylaşmaya ve gelecekteki işbirliği olanaklarını keşfetmeye hazırız.
İki ülke arasında nükleer sektördeki işbirliği henüz erken aşamada olsa da potansiyel oldukça büyüktür. Hükümetimiz, şirketlerimiz ve Türkiye'nin enerji otoriteleri arasında yapıcı görüşmeleri desteklemeye devam edecek ve Türkiye'nin enerji güvenliğini güçlendiren ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eden bir şekilde ortaklığımızı genişletmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.
"K- İÇERİKLERİN TÜRKİYE'DE GENÇLER ARASINDA BÜYÜK POPÜLERLİK KAZANDIĞINI BİLİYORUM"
Soru: Son yıllarda Güney Kore, K-Pop, film ve ilgili teknolojiler dahil olmak üzere çeşitli kültürel ve teknolojik alanlarda aktif olarak faaliyet göstermekte ve yumuşak gücüyle küresel etki kazanıyor. Kore'nin kültürel etkisinin dış politikasına nasıl fayda sağladığını ve Kore hükümetinin bunu diplomatik stratejilerinde nasıl kullandığını sormak istiyorum.
Lee Jae Myung: Kore kültürü, teknolojisi ve diğer yumuşak güç biçimlerinin dünya çapında insanların kalbini fethetmesi çok sevindirici ve cesaret verici. Türkiye'de K-güzellik ürünlerine olan talebin artmaya devam ettiğini, K-pop ve K-diziler dahil K-içeriklerin de özellikle genç nesil arasında büyük popülerlik kazandığını biliyorum.
Sözde K-içeriğinin ilettiği mesajlar ile dış politikamızın ve daha geniş anlamda Güney Kore'nin hedefleri arasındaki uyumu vurgulamak isterim.
Bu hedefler arasında özgürlük, yenilikçilik, dinamizm ve çeşitlilik yer almaktadır. Son zamanlarda dünya çapında popüler olan K-Pop Demon Hunters adlı animasyon filmi, bizim peşinde olduğumuz değişim ve kapsayıcılığın gücünü örneklemektedir. K-içeriğinin, hepimizin birlikte çabalamamız gereken bu değerleri somutlaştırdığına inanıyorum. Çeşitli biçim ve hikayelerle ifade edilen bu değerler, küresel olarak yankı bulmakta ve olumlu tepkiler almaktadır.
G-20 Zirvesi'nde, "Kimseyi Geride Bırakmayan Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme", "Dayanıklı Bir Dünya" ve "Herkes İçin Adil Bir Gelecek" temaları altında dünyaya gelecekteki büyüme vizyonunu sundum. Çok taraflılığın yeniden tesis edilmesine ve uluslararası toplumun refahına katkıda bulunma taahhüdümü ifade ettim.
Bu vizyon, K-içeriğinde yer alan değerleri de yansıtmaktadır. K-içeriğinin dünya çapında ilgi ve saygı görmesi gibi, Kore'nin diplomatik vizyonunun da daha geniş kitlelerce tanınmasını ve daha geniş yankı bulmasını umuyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: