GÜLDEM ŞAHAN'LA SATIRARASI BİR SOHBET…
Cihat DÜNDAR, Yazar Güldem Şahan ile sizin için konuştu.
Yayınlanma :
06.07.2021 17:26
Güncelleme :
06.07.2021 17:35


Öncelikle sizi tanımak isteriz. Güldem Şahan kimdir?
Erzurum’da doğdum. Atatürk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Üniversite bittikten sonra İstanbul’da yaşamaya başladım. Lise ve kolejlerde İngilizce öğretmeni olarak çalıştım. Çalışma hayatımın son durağı Yeditepe Üniversitesi oldu ve tam yirmi yıl sürdü. Özgürleşmek, seyahat etmek ve yazmaya daha çok zaman ayırmak hayalleriyle 2019 Eylül ayında çalışma hayatımı sonlandırdım. Ancak hemen ardından pandemi süreci başlayınca tüm planlarımı ertelemek zorunda kaldım.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Pandemi süreci başlangıçta beni kilitledi diyebilirim. Enerjim düştü, önümü göremedim, yoğunlaşamadım ve sonuç olarak aylarca tek satır yazamadım. Ancak bu verimsiz ve durağan süreç çok uzun sürmedi ve yazmak tutkusu baskın çıktı. Ve verimli bir çalışma dönemine girdim. Sanırım, o durağanlık bir şarj olma enerjisi taşıyordu.
Yazarlık kariyeriniz nasıl başladı?
Yazmaya geç başladığımı düşünüyorum ve bu bazen beni üzüyor. Ama sonra diyorum ki her şeyin bir zamanı var. Belki de böyle olması gerekiyordu. Hayatla sınanmak, acılardan geçmek, sevinçleri sindirmek, anlar, anılar, insanlar, deneyimler biriktirmek gerekiyordu belki. Zaten önceden planlanmış, ölçülüp biçilmiş, zorlanmış bir kariyer seçimi değildi benimki. İçimden geldi yazdım, sundum, beğenildim, edebiyat ödülleri aldım. Yazdıkça yazmak tutku haline geldi. Ürettiğim zamanların en mutlu olduğum anlarım olduğunu söyleyebilirim.
Aldığım edebiyat ödülleri de benim için itici bir güç oldu. Sorumluluk yüklediği kadar, yüreklendirdi ve yolumu açtı. İlk çocuk dosyam, “Arkadaşım Horoz, Leylek ve Diğerleri” 2004 yılında Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü dalında birincilik onurunu yaşattı bana. İlk yetişkin romanım, “Gülgez” ise 2006 da Everest İlk Roman Yarışmasında birincilik ödülü aldı. Güzel şeyler bunlar…
Fahişe Çilekler isimli kitabınızdan söz etmenizi istersek neler söylersiniz?
“Fahişe Çilekler”, eşinden ayrılmış, iki çocuk annesi, kendi halinde bir öğretmen olan Sevinç Hepgüler’in trajikomik yaşam mücadelesini gülümseterek anlatırken ciddi bir isyanı dile getiriyor aslında. Küreselleşmenin yarattığı tek tipleşmeye, kapitalizmin acımasızlığına, teknoloji oyuncağı haline gelişimize yönelen bir isyan çığlığı. Bireysellikten çıkıp sistemin mekanik birer parçası oluşumuz gerçeğini haykırıyor aslında. Yardım çığlığı belki de… Ve sonuç… Adım adım paranoya… Bu romanı okuyanlar çok güldüklerini, gülmekten gözlerinden yaşlar geldiğini söylediler, sevindim. Ama az sayıda olsa da ağlayanlar da oldu. Bana sorarsanız ben yazarken de yaşarken de çok eğlendim, çok güldüm ama bir yandan da içim sızlıyordu.
Yani aslında ne fahişe var ortada ne çilekler… İmgesel anlamıyla vahşi kapitalizmin ayartıcı, maddi manevi tüketime odaklı, acımasız dünyasından bir akıl çeldirici… Güzel, lezzetli, keyifli ama tehlikeli...
Birkaç gün önce raflarda ve internet sitelerinde yer alan son romanınız Biblos’ta Bir Sedir Ağacı hakkında neler söylemek istersiniz?
“Biblos’ta Bir Sedir Ağacı” yine bir kadın hikâyesi. Lübnan’da on beş yıl boyunca süregelen iç savaş yıllarında başlayan, Roma’da olgunlaşan ve Beyrut’ta sonlanan bir hikâye… Gerçeklerden yola çıkan ama kurgu unsuru çok daha fazla olduğu için gerçek bir yaşam hikâyesi diyemediğim bir roman. Mitolojik öğelerle zenginleşen, bizimde içinde olduğumuz bir coğrafyanın izlerini taşıyan, her şeye rağmen varoluş savaşı veren bir kızın hikâyesi. Beş yıllık bir emekle ortaya çıktı. Umarım, emeklerime değer, hedef kitlesine ulaşır. Yolu açık olsun.
Çocuklar için yazdığınız bir üçleme var. Çocuk ve Savaş adlı bu üçleme hakkında neler söylemek istersiniz?
Üçlemenin ilk kitabı “Martı ve Savaş” savaş sırasında petrol atığına bulanan ve ölmek üzere olan bir martı ile onu kurtaran savaş mağduru çocukların arasında gelişen eşsiz bir dostluk ve dayanışmanın hikâyesi. İkincisi, “Topun İki Rengi” çok uzak ülkelerin çocukları ve o çocukların doğdukları coğrafya ile şekillenen hayatları… İki ayrı akışla kaleme alınan bir ilk gençlik romanı…
“Kuzey Yıldızı” çocuk ve savaş üçlemesinin son kitabı. Gençleri savaş ve savaş göçleri konusunda düşündürmek, empati kurmalarını sağlamak, barışçı bir bakış açısı kazandırmak istedim. Daha iyi anlatabilmek için arka kapak yazısından kısa bir alıntı yapacağım, “Biri tatile çıkmıştı, diğeri kaçaktı. Açık denizde bir gece yarısı patlayan fırtınada kesişti yolları. Biri korkuları ile yüzleşirken diğeri ölüm kalım savaşı veriyordu. Bir elini uzattı, diğeri uzanan eli tuttu. Sonrası nefes kesen bir macera ve zor bir insanlık sınavıydı…” Gençlerin severek okuyacaklarına inanıyorum.
Beni konuk ettiğiniz ve okurlarınızla buluşturduğunuz için çok teşekkür ederim.
Güldem Şahan
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: