Dünya ekim ayında Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Louvre Müzesi'nde yaşanan soygunu konuştu. Napoleon dönemine ait paha biçilmez mücevherlerin çalındığı soygunun sadece 7 dakika sürmesi, müzedeki güvenlik açıkları, yetkililerin acı itirafları günlerce manşetlerden inmedi.
Ne var ki Fransız kolluk kuvvetleri soygunu gerçekleştiren hırsızları bulmak için çabalarken, internet başka bir gizemin peşine düşmüştü.
Amerikan haber ajansı The Associated Press'in abonelerine servis ettiği fotoğraflardan birinde, 1940'lardan fırlamış gibi görünen şık bir kıyafet giymiş genç bir adam dikkati çekti.
Tek gözünü kapatan kahverengi bir fötr şapka ve Yves Saint Laurent marka bir yelek giyen gizemli kişi, olay yerinde gümüş renkli bir araca yaslanmış üç polis memurunun önünden geçerken görüntülenmişti.
TARTIŞMALAR SOYGUNU BİLE GÖLGELEDİ
Bu adamın kimliğine ilişkin tartışmaların yarattığı kaos, 102 milyon dolar değerindeki mücevherlerinin gündüz vakti çalınmasını bile gölgeler hale geldi.
Kara filmlerdeki karakterleri hatırlatan bu yabancı hakkındaki söylentiler aldı yürüdü. Birçok kişi bu adamın gelenekleri yaşatan bir dedektif olduğunu düşünürken, bir dijital platform dizisinin reklamının yapıldığını veya fotoğrafın yapay zeka eseri olduğunu iddia edenler de vardı.
Ancak hepsi yanılıyordu. Viral olan fotoğrafın yıldızı, ne bir dedektif ne de yapay zekanın çizdiği bir görseldi. Bu kişi adı Pedro Elias Garzon Delvaux olan 15 yaşındaki bir çocuktu ve sosyal medya kullanıcıları onun kimliği hakkında hayal güçlerini çalıştırırken, arkasına yaslanıp gösteriyi izliyordu.
KENDİNİ OLAYLARIN ORTASINDA BULDU
Aslına bakılırsa, klasik giyim tarzı ve sanata olan ilgisiyle gurur duyan Delvaux, dünyayı ayağa kaldırmayı pek planlamamış; yaşanan soygunun ardından kendini bir anda olayların ortasında bulmuştu.
Rambouillet'de yaşayan Delvaux, Louvre soygunu hikayesinin merkezinde olduğunu fark ettiğinde, biraz eğlenmeye karar verdi ve kimliğini hemen açıklamak yerine sessiz kaldı.
The Associated Press'e konuşan Delvaux, "Kim olduğumu hemen açıklamak istemedim. Gizemli bir fotoğraf bu ve o gizemi mümkün olduğunca uzun süre sürdürmelisiniz" ifadelerini kullandı.
"OKULA DA BÖYLE GİDİYORUM"
Sherlock Holmes ve Hercule Poirot gibi detektif karakterlerinin hayranı olduğunu belirten Delvaux, 20'nci yüzyılın moda akımlarından esinlenen görünüşünün yarattığı çılgınlığı da değerlendirdi.
"Fotoğrafta, 1940'ların kıyafetlerini giyiyorum, ama biz 2025 yılındayız. Bir kontrast var" diye konuşan Delvaux, internetteki iddiaların aksine bu kombinin özel olarak giydiği bir kostüm ya da kıyafet olmadığını söyledi. Günlük hayatında da sofistike bir moda anlayışını benimsediğini vurgulayan Delvaux, "Şık olmayı seviyorum. Okula da böyle gidiyorum" ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte fötr şapkayı her gün takmadığını vurgulayan Delvaux, şapkanın hafta sonları, bayramlar ve müze ziyaretlerine özel olduğunu söyledi.
Delvaux'nun Instagram hesabı @mr_pedroelias_ üzerinde paylaştığı fotoğrafları, dikkat çeken giyiminin bir kostüm değil hayat tarzı olduğunu gözler önüne seriyor.
ANNESİNİN OĞLU
İnsanların neden kendisini dedektif zannettiğini anladığını da sözlerine ekleyen Delvaux, "Sıra dışı bir soygunla sıra dışı bir dedektif ilgilenir diye düşünüyorsunuz. Olağandışı bir şey olduğunda, aklınızdan herhangi bir dedektif geçmiyor. Farklı birini hayal ediyorsunuz" dedi.
Delvaux, bu iç güdüsünü ailesinden alıyor. Anneci Felicite Garzon Delvaux, 18'üncü yüzyılda inşa edilmiş bir müze-sarayda büyümüş. Bir küratörle bir sanatçının kızı olan anne Delvaux, oğlunu sık sık müze ziyaretlerine götürüyor.
The Associated Press'e konuşan Felicite Garzon Delvaux, "Sanat ve müzeler yaşam alanlarıdır. Sanatsız bir hayat, hayat değildir" ifadelerini kullandı.
O GÜN LOUVRE'U GEZMEYE GİTMİŞLER
Delvaux, arkadaşlarının ve ailesinin de fotoğrafa şaşırdığını, uluslararası medya kuruluşlarında ve sosyal medyada kendisini yüzünü gördüklerinde gözlerine inanamadıklarını belirterek, "İnsanlar bana 'Sen bir yıldız oldun' dediler. Tek bir fotoğrafla birkaç gün içinde viral olunabilmesine şaşırdım" ifadelerini kullandı.
Delvaux, soygunun yaşandığı günün kendisi ve ailesi için oldukça sıradan başladığını ama bir anda spot ışıklarının kendisine döndüğünü söyledi ve "Louvre'a gitmek istedik ama kapalıydı. Soygun olduğunu bilmiyorduk" dedi.
"SADECE ORADAN GEÇİYORDUM"
Delvaux ailesi polislere kapıların neden kapalı olduğunu sordu. Birkaç saniye sonra güvenlik kordonunu çekmekte olan AP fotoğrafçısı Thibault Camus, Delvaux'yu yürürken görüntüledi.
Delvaux, "Fotoğraf çekildiğini bile bilmiyordum. Sadece oradan geçiyordum" dedi.
Dört gün sonra yani perşembe günü, internette milyonlarca kişinin gördüğü fotoğrafı kastederek Delvaux'ya "Bu sen misin?" diye mesaj attı. Fotoğrafının internette dolanması Delvaux'yu şaşırttı. Kısa süre sonra annesinin arayıp The New York Times'ta haberinin çıktığını söylemesi Delvaux'yu daha da şaşırttı.
Delvaux, "İnsanlar kim olduğumu bulmaya çalışıyordu. Sonra gazeteciler geldi. Yaşımı söylediğimde çok şaşırdılar" diye konuştu.
Bundan sonra yaşanacaklar konusunda rahat olduğunu da belirten Delvaux, sözlerini gülerek, "Artık bana film teklifinde bulunmalarını bekliyorum. Böyle bir şey çok komik olur" diye noktaladı.
NE OLMUŞTU?
19 Ekim sabahı yerel saatle 9.30 civarında dört kişilik bir grup, dünyanın en çok ziyaret edilen müzesi olan Louvre'un Apollo Galerisi'ne girerek dokuz adet eşsiz mücevher çaldı.
Birkaç "son derece organize suçlu"dan oluşan çete, binlerce turist bu cazibe merkezinin tadını çıkarırken, ellerinde açılı taşlama makineleri bulunan maskeli hırsızlar, Napoleon Bonaparte, eşi Josephine ve sonraki imparator ve imparatoriçelere ait mücevherlerin bulunduğu galerinin dışına scooter'larını park etti.
Yedi dakika süren soygunda, iki vitrini zorla açan hırsızlar 23 parçadan oluşan koleksiyondan dokuz parçayı çaldı.
Dört şüpheli olayla bağlantılı olarak suçlandı.
Suçluların olay yerinden kaçarken düşürdükleri bir taç dışında, mücevherlerin çoğu hala kayıp.
Yorumlar
Kalan Karakter: