EuroBasket'te gümüş madalya kazanan A Milli Erkek Basketbol Takımı'nın kaptanı Cedi Osman, Mehmet Arslan'a konuştu.
- Avrupa Şampiyonası’nda 24 yıl sonra gelen madalya için seni ve tüm takımı kutlarım. EuroBasket serüveninden bahseder misin? ·
Mehmet abi çok teşekkür ediyorum. Hem Türkiye hem bizim için özel bir şampiyona oldu. En son 2001 yılında, bu kadronun çoğu daha küçücük bir çocukken finale yükselmişti milli takımımız; uzun aradan sonra ilk defa final oynadık. Turnuva boyunca gösterdiğimiz performansla şampiyonluğu da hak ettiğimizi düşünüyorum ama olmadı. Finaldeki Almanya maçının son birkaç dakikasında kendi performansımızı sahaya yansıtamadık, rakip son yıllarda bu seviyeleri fazlasıyla oynamış, tecrübeli bir takımdı. Ülkemize gümüş madalyayla döndük ama oynadığımız basketbol, sahaya yansıttığımız enerji ve takım ruhumuzla çok özel takım olduğumuzu herkese gösterdik. Tüm basketbol dünyasının da aynı fikirde olduğuna eminim. İçinizde bir parça burukluk var mı desen tabii ki var ama gelecek için çok güzel hayaller kurduran bir takım bu.
MUHTEŞEM BİR KİMYAMIZ VAR VE MUTLU BİR TAKIMIZ
- Önceki EuroBasket’te son 16’da Fransa’ya elenmiş ve Dünya Şampiyonası’na da katılım hakkı sağlayamamıştık. Sen de uzun yıllardır milli takımdasın ve bu turnuvada takımın kaptanıydın, bu turnuvaları diğerlerinden ayıran neydi?
Her dönemin ve şampiyonanın farklı özellikleri var. Geçmişi değerlendirmek yerine bugüne, elimizdeki takıma odaklanmak daha doğru diye düşünüyorum. Bir kere çok genç ve aynı zamanda çok tecrübeli bir takımız. Takımımızda NBA ve Euroleague tecrübesi çok yüksek oyuncular var. NBA All-Star’ına sahibiz bir kere; kaç takımın böyle bir lüksü var. Onun dışında çok uzun yıllardır Avrupa basketbolunun en üst seviyesinde mücadele eden oyuncularımız var. Takımda roller çok net oturmuş durumda; hepimiz en iyi yaptığımız şeyleri, en iyi şekilde yapmaya gayret ediyoruz. Muhteşem bir kimyamız var. Kampın ilk gününden bu yana o pozitif havayı hissetmek mümkündü. Mutlu, bir arada oynamaktan zevk alan bir takımız. Bunların hepsini birleştirince sahada başarılı, heyecan veren bir takım ortaya çıktı.
SIRBİSTAN'I YENMEK BİZİ EKSTRA MOTİVE ETTİ
- Turnuvanın favorilerinden Sırbistan ve ev sahiplerinden Letonya’lı gruptan lider çıktık. Siz Kenan’la yine Riga’da U18 takımımızla şampiyon olmuştunuz. Bu maçlar sonrası yine acaba ‘aynı sonuca doğru ilerliyoruz’ diye düşündünüz mü?
Tabii sonrasında yorum yapmak kolay ama turnuvanın ilk gününden, hatta hazırlık kampından itibaren o duygu vardı bizde. Özellikle Sırbistan gibi bir rakibi yenmek hem takımı olumlu yönde motive etti hem de hedeflerimizi daha net görmemizi sağladı. Sonuç olarak Sırbistan turnuva öncesinde otoritelerin şampiyonluk için en çok şans tanıdığı takımdı. Kadro derinliği ve kalitesi olarak da çok üst düzey bir takımdı. Ama biz şampiyonadaki her takımı yenebileceğimizin zaten farkındaydık. Ama özellikle Sırbistan maçı takımın motivasyonu açısından da çok olumlu katkı yaptı.
ŞAMPİYONAYA DAMGAMIZI VURDUK
- Ergin Hoca her zaman madalya hedefine vurgu yaptı ve ilk hedefimize ulaştık. Takımın bu süreçteki iç motivasyonu nasıldı?
Ergin abi her zaman iddialıdır. (Gülerek) Bu bizi de olumlu etkiledi tabii. Sonuç olarak koç takımın potansiyelini en iyi gören ve değerlendiren kişi. Ergin abi de özellikle hazırlık kampında takımın havasını ve motivasyonunu gördükten sonra bu açıklamaları yaptı. Bizim de motivasyonumuz çok yüksekti. Sporda her türlü sonuç var. Oynanmadan hiçbir maçı kazanamazsınız ama biz sonuçlardan bağımsız olarak çok iyi basketbol oynayacağımızı ve kiminle karşılaşırsak karşılaşalım, oyunu domine edeceğimizi biliyorduk. Sonuçta finalde kaybettik ve ikinci olduk. Ama misal yarı finalde de kaybetseydik sonuç değişmezdi. Biz bu şampiyonaya takım olarak damga vurduk.
ENERJİYİ YENİDEN HİSSETTİK
- Takım içindeki arkadaşlık hakkında neler söylemek istersin? Bu durum sahaya nasıl yansıyor?
Bu takımın muhteşem bir kimyası var. Sahada ve saha dışında çok iyi anlaşan, birbirini anlayan, birlikte oynamaktan zevk alan bir takımız. Bu enerji sadece takımla sınırlı değil, ekran başında bizleri izleyen milyonlara da yansıdı. Ülkede ‘12 Dev Adam’ efsanesinin yeniden canlandığını gördük. O enerjiyi tekrardan hissetmek çok güzel. Maçlarda bench’e baktığınızda nasıl özel bir takım olduğumuzu görüyorsunuz zaten. 40 dakika oynayan da 1 dakika oynayan da aynı konsantrasyonla, aynı motivasyonla çıkıyor sahaya. Takım sporlarında yakalanması gerçekten zor bir duygu. Turnuvanın en önemli kazanımlarından biri de bu oldu.
BU TAKIMA KAPTANLIK YAPMAK ÇOK ÖZEL
- Milli Takım kaptanlığı sana ne ifade ediyor, bunu taşımak nasıl bir duygu?
Basketbolumuzun en efsane isimleri, abilerimiz bu takımın kaptanlığını yaptı. Ne kadar önemli bir görev olduğunun farkındayım. Çok özel bir duygu. Kaptan olmak her takımda özel ama bu kadar iyi oyunculardan oluşan, enerjisi bu kadar yüksek bir takıma kaptanlık yapmanın çok farklı bir duygusu var. Benim kaptan olarak belki sembolik bir görevim var ama asıl önemli olan bu takımdaki her bir oyuncunun muhteşem bir aile ve takım ortamı yaratmış olması. Kendi adıma çok güçlü duygularla, çok iyi anılarla hatırlayacağım bir şampiyona olacak. Beni bu görevine layık gören başta federasyonumuz ve hocamıza; böylesine muhteşem bir takıma kaptanlık yapma şansı verdikleri için de tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.
ALPEREN ŞENGÜN ADINI DÜNYAYA YAZDIRACAK
- Alperen turnuvanın en iyi 5’ine seçildi. Çok genç yaşta milli takımın yıldızı konumunda. Kaptanı olarak Alperen’le ilgili neler söylemek istersin?
Muhteşem oyuncu, olağanüstü bir karakter. NBA All Star’ı, söylenecek başka söz var mı? Çok genç ama çok olgun. Önünde çok uzun bir gelecek var ve adını dünya basketbolunun en önemli isimleri arasına yazdıracağına inanıyorum. Bu kadar önemli şeyleri başarmasına rağmen çok alçak gönüllü ve müthiş bir takım oyuncusu. Sahada ve saha dışında takımımıza çok şey katıyor. Sadece Türk basketbolunun değil, dünya basketbolunun da geleceği.
YUNANİSTAN MAÇINI ÇOK CİDDİYE ALDIK
- Yunanistan maçı bütün hatlarıyla epik bir karşılaşmaydı. Maç öncesi ve sonrasındaki atmosferden bahseder misin?
Her anlamda hikayesi güçlü bir karşılaşma oldu. Benim açımdan sakatlığım dolayısıyla bir bilinmezlik vardı. Panathinaikos forması giyiyorum ve Yunan Milli Takımı’nda hem kulüpte hem Yunanistan’da birlikte forma giydiğim birçok arkadaşım var. Tabii Alperen-Giannis eşleşmesi de oldukça ilgi çekiciydi. Ama tüm bunların dışında bizim için çok önemli bir yarı final maçıydı. 24 yıl önceki başarımızı tekrar edip finale çıkmak istiyorduk. Yunanistan’ın ne kadar güçlü bir takım olduğunun da farkındaydık. Tüm hazırlıklarımızı da bu ciddiyetle yaptık ve maçı baştan sona önde götürerek kazandık. Bu maç için yorum yaparken Ercan’ı anmadan geçmek olmak. Gerçekten olağanüstüydü. Kariyer performansını belki de basketbol tarihimizin en önemli maçlarından birinde sergiledi. Ona tekrar “Eline sağlık” demek isterim.
TAKIMIMIZI YARI YOLDA BIRAKAMAZDIM
- Ergin Ataman sakatlığının ciddi olduğunu dile getirmişti. Fakat 2 gün sonra Yunanistan maçında sahadaydın. O günlerde tam neler yaşandı?
Polonya maçında sakatlandım, ilk başta ne kadar ciddi olduğunu anlamadım ama maçtan sonra basmakta zorlanıyordum. Yapılan kontrollerde yoğun kemik ödemi olduğu anlaşıldı. Akşam ayağıma baktım, normalin üç katı falan şişlikte. Kendi kendime ‘Ben bu yarı finali kaçıramam’ dedim ama bırakın maçı ayağımın üzerine basmakta zorlanıyorum. 2 gün ara vardı. Sağ olsun sağlık ekibi olağanüstü bir çabayla sahaya çıkmamı sağladı. Yüzde 100’ümde değildim ama ‘Kendimi koruyarak oynarım’ dedim. Ağrı kesiciler, iğneler, bandajlar çıktım maça. Final maçında da ağrılarım vardı ama oraya kadar gelmişken de dönmek, bu takımı yarı yolda bırakmak olmazdı.
BİRLİK SAĞLANINCA YENİLMEZ OLUYORUZ
- Sayenizde ülkemizde tekrar basketbol heyecanı katlandı. Bu destek sahada ve saha dışında nasıl hissediliyor?
Türk halkı sağ olsun, hiçbir takımını dünyanın neresine giderse gitsin yalnız bırakmıyor. Riga’da da öyleydi. İstisnasız her maç tribünde binlerce, ekran başında milyonlarca taraftarımızın desteğini hissettik. Biz duyguları güçlü bir ülkeyiz; o birliktelik sağlandığında, o coşku oluştuğu zaman daha da yenilmez oluyoruz. O “12 Dev Adam” ruhunun geri dönmüş olması çok güzel. Bu her anlamdan ülkemizde basketbola olan ilgiyi arttıracaktır. Biz de bunun bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz.
DÜNYA ŞAMPİYONASINDA MADALYA VE OLİMPİYAT BU TAKIMA YAKIŞIR
- Ergin Hoca yönetiminde başarılı bir takımımız var. Bu gümüş madalya sonrası sıradaki hedefimiz neresi? EuroBasket sonrası Milli Takımı nerede görüyorsun?
Biz potansiyelimizi ortaya koyduk. Ama bunun devamını da getirmemiz gerekir. Bu takıma dünya şampiyonasında madalya ve bir olimpiyat yakışır. Zorlu bir süreç ama ben hem yetenek olarak, hem potansiyel olarak oraları hak ettiğimizi düşünüyorum.
AVRUPA'YA HIZLI ADAPTE OLDUM
Ben Avrupa’da yetiştiğim için buranın basketboluna adapte olmam kısa sürdü ama ilk geldiğimde alışma dönemi oldu. NBA’de daha kolay drive ediyorsunuz, daha çok açık alan buluyorsunuz. Avrupa’ya geldiğimde içeri giriyorsun pat diye önümde 2 kişi, duvara çarpıyorsun. “Ne oluyor?” dediğimi hatırlıyorum. Euroleague sezonunun 2. yarısıyla formum yükseldi. Bunu EuroBasket’de sürdürdüğüm için çok mutluyum. Gönül isterdi ki altın ile süsleyelim ama olmadı.
CEDİ'NİN EUROBASKET 2025 İLK 5'İ
Önce Alperen’i yazarsınız, onun etrafına dört isim koyarsınız; sistem basit. Seçilen beşte çok fazla değişiklik yapmazdım. Belki kendimi yazardım ama o da olmaz şimdi (Gülerek). Bir değişiklik yapma hakkım olsaydı Luka Doncic yerine Markannen yazabilirdim.
Yorumlar
Kalan Karakter: