Öncelikle sizi tanımak isteriz. Hazal Kılınç kimdir?
25 Yaşındayım. Doğma büyüme İstanbulluyum. İstanbul Medipol Üniversitesi’nden Sosyal Hizmetler alanından derece ile mezun oldum. Fotoğraf tutkunu bir insanım. Bu yüzden amatör fotoğrafçılıkla ilgiliyim. Evliyim ve dünyalar tatlısı bir de oğlum var. Tüm duygularımı dışarı vuran birisiyimdir. En çok bu özelliğimi severim ki bu da bana herkesin yüzüne karşı konuşma yetisi veriyor. Aşırı düşünceli bir insanım bu özelliğimi asla övmüyorum. Çünkü insanların başına en ufak bir şey dahi gelse hemen yardım etme çabasına girerim. Bunu da doğru bulmuyorum kişilerin kendi sınavıyla yalnız kalması gerektiğini düşünüyorum. Bazen insan demeli bu neden böyle diye. Onun haricinde hayatta kendime bir şeyler katma çabasında bir kadınımdır.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Ben kalemi elime aldığım gün yazıya aşık olan insanım. İlkokul hayatım pek göz kamaştırıcı başarılara imza atmasa da kendimce bir şeyler yazma çabasındaydım. Annem her zaman öncülük eden kişi oldu ve daha sonrada eşim Rıdvan’ın gerçekten bana olan inancı ve çabası paha biçilemez. Hayattaki en büyük şansımdır kendisi anneciğimden sonra.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Aslında bir ilham kaynağım yok. En basiti şöyle söyleyeyim, kitabımda “Masumiyet” adlı bir konu var. (Konunun içeriği bir çocuğun arıyı öldürerek, kendini katil hissetmesi. Bu hikâyenin aklıma gelişi ailem yerli bir dizi izliyordu. Benim kulağım takıldı. Orada bir insanı öldüren kadın için “ Nasıl böyle bir canilik yapar, katil gibi...” Konuşmaları geçiyordu. Bende katil olmak için illa bir insanın mı ölmesi gerek diye düşündüm ve bir hayvanı öldürmek küçük diye göz önüne alınmaması duygusu ve öldürmekte bir caniliktir. Velhasıl; İlham almak için bir şeylere ihtiyacım yok. Nefesin kendisi dahi bir ilham. Yeterki bak, gör ve anımsa.
Yansıma isimli eserinizden bahseder misiniz?
Yansıma’nın asıl konusu bir kadının östrojen hormonlarının bitmesi ve testosteron hormonların başlamasıyla büyük bir dönüşümün saltlığına ket vuruyorum. Psikolojiye dayalı bir fantastik kurgu olarak yazdığım bir hikâye.
Ama içerisinde birden fazla hikâye barındıran bir kitap haline getirdim. Bir nevi bu kitapla ben gelecekteki romanlarıma atıfta bulunuyorum. Direkt roman yazmak bence doğru değil. Örneğin; İlkokulda bize harflerimi önce tanıtırlar yoksa direk okuma yapmayı mı? Bir şeylere başlamadan önce tanımak gerek.
Yansıma isimli eserinizin ismi nerden geliyor?
İsim konusu çok uğraştırdı beni. “ Ne koymalıyım?” diye çok düşündüm. Çünkü içerisinde birbirinden farklı hikayeler barındırıyordu. En sonunda hikâyelerimin içimizdeki yaşantıları gösterdiğini düşündüğüm için sakladığımız çocuğa bir yansıma olsun istedim.
Yansıma isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Sade ve yalın bir anlatımı var. Okurken bazı noktalarda şaşırsam da bazı noktalarda gözlerim dolmadı değil. Ama yaşantımızın, unuttuğumuz aslında unuturken kırıldığımız noktasını anlatıyor.
Yansıma isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Kitabın ön kapağında “Ömrünü güzel ilikle” diye bir notum var. Hayatımızda en ufak şeyler bile çok kıymetli ve yanlışlıkla birine dokunsak bile orada bambaşka hikâyeleri başlatıyoruzdur. Her zaman söylerim. Yaşam çok kıymetli her davranışın bir getirisi vardır. Ne yapıyorsun demeden önce ne yapıyorum demeliyiz.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Bu kış Yansıma Devre Dışı adlı bir roman yazmaya niyetleniyorum. Daha sonra da birbirinden farklı romanlara imza atma düşüncesindeyim. Ben adım attım gerisi Allah’a emanet.
Yorumlar
Kalan Karakter: