Yapmak istediğimiz var oluş yolculuğunda kendimizi tanımaktır. Kendimizi aramak ve keşfetmeye çalışmak, kalbimizde getirdiğimiz sırdır. Hayat onu yaşamayı bilen cesur insanlara aittir. Kalbini dinle. Her şey kalpten.
GÖKBEN GÖNÜLTAŞ
Uzun zamandır medyadaki röportaj tekliflerini ertelediniz. Bu süreçte neler yaptınız?
Evet, haklısınız Yılın En İyi Aile ve İlişki Koçu Ödülünü aldığım ödül töreninden beri görüşemedik. Sorularla başlayan yolculuğum yeni eğitimler, yepyeni sorular, okuduğum ve takip ettiğim materyaller, yazmakta olduğum kitabım ve klinik psikoloji öğrenciliğimle hikayem de, kendimden kendime yolculuğum da devam ediyor.
Gökkuşağı Peşinde isimli 2024 yazında çıkacak olan kitabım üzerinde çalışmalarım da devam ediyor. Kitabıma odaklanırken, farklı proje, atölye çalışmaları ve eğitimlerle öğrenci, danışan ve takipçilerimle buluşuyorum. Dünyayı gezmek hayalimdi onu gerçekleştirmeye çalışıyorum. Geziler ve sonrasında yazdığım yazılar var tabii bir de. Olabildiğince dünyada gitmek istediğim yerleri görmeye; bu yerlerin kültürü, tarihi, ekonomisi hakkında bilgi alırken, o bölge insanını ve özelliklerini de olabildiğince öğrenmeye çalışıyorum. Bunu yaparken de öğrendiklerimi yazılarım, çektiğim fotoğraf ve videolarla takipçilerimle ve seyahat severlerle paylaşmak ayrı keyif veriyor bana. Yakın zamanda çocukluk hayalim olan Mısır turuna katılacağım. O ihtişamlı piramitleri ziyarete gideceğim aynı zamanda da Nil Nehri üzerinde yolculuğu deneyimleyeceğim.
Güzel bir haberim daha var. Çok yakında yepyeni projeler ve aynı zamanda kişisel gelişim, yoga ve psikoloji kamplarıyla sizlerle birlikte olacağız. O projelerden biri de Profesyonel Koç & NLP Master & Yazar Bayram Taşçı ile hazırlamış olduğumuz Kişisel Gelişim 101 Eğitimleri ile Kişisel Gelişim 101 Eğitmenlik Eğitimleri. Herkesin katılabileceği çok kapsamlı bu eğitimleri; kişisel gelişimin de ötesinde pek çok ilmi, uygulamayı ve deneyimi içinde barındıran eğitimler olarak özetleyebilirim. Daha fazla ipucu vermeyeyim.
Kendi varoluş yolculuğumda; eğitimin, ilimin, bilimin sonu olmadığı düşüncesiyle yola çıktığım için, bilginin her gün güncellendiği gerçeğinden de yola çıkarak, eğitimlere ara vermeksizin klinik psikoloji yüksek lisans ve doktora, felsefe eğitimleri ile devam ediyorum. Bunların yanı sıra şimdiki anın farkındalığı ile yargısız ve tarafsızca, nezaket ve şefkatle anda kalmanın keyfini çıkartıyorum. Yaşama bütünsel yaklaşmak gerektiğine inanlardanım. Ruh, beden, zihin ve nefes bütünlüğünü bir masanın dört ayağı olarak düşünün. Eğer o ayaklardan biri eksik ya da hasarlıysa masa olması gerektiği gibi durabilir mi? Doğru nefes bedenimizin, hücrelerimizin oksijenlenmesini sağlar. Nefesimizle bir bütün olmak ve özümüzü fark ederek anlamak, içsel dünyaya dönebilmek, iç sesimizi duymanın kapılarını da açar. Yürüyüş, yoga, plates vb. egzersizler beden sağlığımızı sağlarken ruhsal yolculuğumuzu da destekler. Meditasyon bize hayat içinde daha köklenmiş, berrak, yargısız ve şefkatli olmanın kapısını açar. NLP, kuantum, mindfulness gibi çalışmalar ise içsel yolculuğunuzda olmak istediğimiz yere doğru bize eşlik ederken sürekli uçuşan zihnimizin bulunduğunuz anda kalmasını sağlar ve potansiyelimizi bulmaya dair seçenekler sunar. Bunları keşfettiğim zaman beni tanımlayanın geçmişim değil olmaya karar verdiğim kişi olduğunu anlamıştım. O noktadan sonra yaşamımı bu şekilde organize etmeye başladım. Ben rüyalarımın güzelliğine inanlardanım.
Sosyal sorumluluk projeleri de yapıyorsunuz bildiğim kadarıyla ve bu kapsamda psikolojik sağlamlık seminerleri veriyorsunuz. Bu konuda bizleri biraz aydınlatabilir misiniz?
Evet, geliri sokak hayvanları yararına toplanan sosyal sorumluluk projeleri içeresinde yer alıyoruz malum önümüz kış. Psikolojik sağlamlık konusunu özetleyerek açıklamaya çalışayım. Yaşam inişli çıkışlıdır, hep aynı çizgide devam eden bir yol izlemez. İnsan olmak demek bir anlamda duygularımızı gerçekçi düzleme getirmek demek olup, mükemmellik diye bir durum olmadığı gibi daimi pozitiflik diye bir durum da yoktur. Düşmeye de duygularımızı da ifade etmeye de ihtiyacımız vardır.
Yaşam yolculuğumuzda bize ait olan ya da olmayan pek çok duygu, his ve düşünce eşlik bize eşlik eder bize. Kimisi mutluluk, kimisi üzüntü, neşe, acı olan… Mühim olan kendimizi aradığımız bu yolculukta düşmeden kalkmak değil, düşünce düştüğün yerden kalkabilmektir. Yargılarından, beklentilerinden, etiketlerinden özgürleşerek, mutluluğun bir seçim olduğunun farkındalığıyla tarafsızca ve yargısızca beş duyumuzla şimdiki zamanda kalabilmektir. Potansiyelini olması gereken yere getirirken mağdur rolünden sıyrılarak kendi sorumluluğunu ele alabilmektir. Deneyimlerinden alman gereken dersleri alarak, başkalarının değil kendi bahçende kalarak, beklentilerinden özgürleşip, kendine şefkati ihmal etmeden hedeflerine odaklanarak yaşamayı öğrenmektir. Sorunlarının varlığını bilip, kabul edip, onlarla yüzleşerek çözebilme sanatıdır.
Kendimizi keşfetmeye dair farkındalığa nasıl ulaşabiliriz?
Her birimiz yaşamımızın bir döneminde kendimizi sorgulamışızdır çözmenin yollarını aramışız ve sormuşuzdur ben kimim? Nereden geldim nereye gidiyorum? Bu dünyaya neden geldim? Yaşam amacım nedir? Cevap doğru soru geldiğinde kendi gerçekliğinizde size görünecektir. Yaşanmışlıklar geçmişte kalır, geleceğin ise nasıl ve ne şekilde yaşanacağı, hatta yaşanıp yaşanmayacağı bile belirsizdir. Yaşam amacınızı ararken hedefinizi nereye yönelttiğiniz çok önemli işte tam da bu anda farkındalık devreye girer. Farkındalık ise; kısaca ana odaklanılarak anlık yaşantının yargılanmaması olarak tanımlanabilir. Dönüşüm yolculuğu da böyle başlar. Kendi hayatımızın yaratıcısı olduğumuz gerçeğini kabul edince farkındalık da beraberinde gelecektir aslında.
Kendimiz için düşünebilecek, sorular sorup cevapları alabilecek, sevip sevilebilecek ve her engelin ve korkunun üstesinden gelebilecek kapasiteyle doğduk hepimiz. Bununla birlikte; evren sadece sahip olduğumuza inandığımız kimliğe cevap verebilmektedir bizlere. İnanmadığımız hiçbir şey bizde tezahür edemez.
Danışanlarınız ve öğrencileriniz size en çok hangi sorunlarla geliyor?
En çok gelen sorunların başında ilişkilere ait olanlar var. Özünde hepsi anlaşılamamak olan sorunlar. Her ilişki emek ister. Tıpkı toprağa ektiğiniz ve ürün almak istediğiniz tohumlar gibi. Nasıl iyi bir ürün almak isterken tohumu ektiğiniz toprağı sulamanız, çeşitli vitaminlerle desteklemeniz, yabani otları ayıklamanız gerekiyorsa burada da aşkın büyüsünü canlı tutmak üzere aşkın ve karşımızdaki kişinin ihtiyaçlarını doyurmalıyız. Her hikâye başlangıçta güzelken bazen işler tersine dönebiliyor. Ne oluyor da iyi başlayan hikâyelerde işler tersine dönebiliyor? Aşık olmak; kişide sonsuza dek sürecekmiş hissi uyandıran sihirli bir duygudur. Kişinin kendini yenilmez hissettiği, başka ilişkilerde yaşanan sorunlardan uzak olacağına ve sonsuza dek mutlu yaşayacağına dair inancının olduğu bir haldir. Sihir gün geçtikçe etkisini yitirip, daha önce dikkat edilmeyen pek çok konu göze batmaya başlayınca hoş geldin kaos.
Her birey yaşamı kendisi gibi algılar, karşısındaki kişinin kendisinin sevdiği şeyleri sevdiğini düşünür ve öyle hareket eder. Halbuki her birimizin beklentileri, hayatı algılayış ve kendini ifade ediş şekli farklıdır. Erkekler kadınların kendileri gibi düşünüp, konuşup tepki vermelerini; kadınlar da erkeklerin kendileri gibi düşünüp konuşup tepki vermelerini bekler. Sonuç olarak ilişkilerimiz gerçekte gereksiz olan lakin can sıkıcı sürtüşmelerle dolar. Halbuki bu farklılıkları bilip, anlayıp bunlara saygı göstermek, karşı cinsle anlaşmazlıklarımızı önemli ölçüde azaltacaktır. Peki bu durumda birbirimizi nasıl anlayacağız? Farklılıklarımızı bilip kabul edip, bakış açımızı 360 derece olarak güncelleyip, karşımızdakini olduğu hali ile kabulde kalıp ilk adımı atabiliriz. Aramızdaki farkların bilincine varıp, birbirimizin sevgi dilini öğrendiğimizde ise her şey bambaşka olacaktır.
Son olarak bize neler söylemek istersiniz?
Kendinizi olduğunuz halinizle kabul edin, sevin, varlığınıza saygı duyun ve onaylayın. Başkalarının onayına, takdirine, ihtiyaç duymadan yaşayın. Yargılarınızdan, beklentilerinizden özgürleşin. Etkilenmezlik yasasını uygulayın. Hayatta her şey bizimle ilgili değil, hiçbir şeyi kişisel almayın. Söz büyüdür, konuşurken kullandığınız kelimeleri özenli seçin, yaşama karşı esnek olun, meditasyon ve nefes egzersizler, doğada kısa yürüyüşler yapın, okuyun, hobiler edinin sevdiklerinize zaman ayırın liste uzayıp gider bunlar ilk aklıma gelenler. Ruhunuzdaki özgürlüğü yakalayın. Ertelediklerinizi fark edin. Ertelediğiniz ne varsa her birini tek tek yazın. Yüzünüzü kendinize dönün içeride ne varsa dışarıda da o var. Kendinize olmak istediğiniz kişi olmak üzere izin verin.
Duygularınızın, düşüncelerinizin, davranışlarınızın, gördüklerinizin, yaptıklarınızın, yaptıklarınızın sonuçlarının sorumluluğunu alın ve her ne olursa olsun hayallerinizin peşinden gidin. Onları tutkuyla besleyin ve bunu yaparken de kalbinizi dinleyin.
Yorumlar
Kalan Karakter: