Bundan tam 40 yıl önce, 12 Ağustos 1985'te Japonya Havayolları'na (JAL) ait 123 sefer sayılı uçak, Tokyo'nun 95 kilometre kuzeybatısında bir dağa çarptı. 505'i yolcu, toplam 520 kişinin hayatını kaybettiği bu olay, tek bir uçağın karıştığı en ölümcül kaza olarak tarihe geçti.
Japonya'da 1970'li yıllarda yurt içi uçuşlara yönelik talepte ciddi bir artış oldu. Ülkede faaliyet gösteren havayolu şirketleri, vatandaşlara bilet yetiştiremez hale geldi. Dağa çarpan uçak da bu talebi karşılamak için konmuş seferlerden biriydi.
JAL, yoğun talebi karşılamak için Boeing'e özelleştirilmiş bir "Jumbo Jet" siparişi verdi.
Uçağın koltuk kapasitesi maksimum seviyeye çıkarıldı, gövde yapısı ve iniş takımları sık sık iniş-kalkış yapmanın yaratacağı yıpranmayı ve kısa mesafe uçuşlarının beraberinde getirdiği doğal yükü karşılayacak şekilde güçlendirildi.
Özel sipariş edilmiş modifiye 747 SR-46 (SR harfleri "kısa menzil" anlamındaki "short range" ifadesinin kısaltmasıydı) Boeing'in Seattle'daki fabrikasından çıktığında 498 koltuk kapasitesine sahipti. Daha sonra yapılan düzenlemelerle bu sayı 550'ye yükseltildi. Uçak, JAL adına ilk ticari uçuşunu 7 Ekim 1973 tarihinde gerçekleştirdi.
Fotoğraf: Kjell Nilsson
11 YILDA 25.000 SAAT UÇUŞ YAPTI
Kayıt numarası JA8119 olan uçak, JAL'nin filosuna 1974'te katıldı ve ilk günden itibaren çok yoğun bir biçimde kullanılır oldu. 1985'teki kaza olduğunda, uçak 18.800 seferi ve 25.000 uçuş saatini çoktan tamamlamıştı. Bu seferlerin çoğu başkent Tokyo ile diğer Japon şehirleri arasındaki kısa mesafe yolculuklardı.
Kazanın olduğu gün de uçağın programı oldukça yoğundu. Altı kısa mesafe uçuş gerçekleştirecekti. Tokyo'daki Haneda Havalimanı'ndan kalkan ve 1 saat içinde Osaka'daki Itami Havalimanı'na inmesi planlanan 123 sefer sayılı uçuş, o günkü altı seferin beşincisiydi.
FELAKETİN KÖKLERİ TAM 7 YIL ÖNCESİNE UZANIYORDU
Ancak felaketin altında yatan sebebin, o sıcak yaz gününde yaşananlarla ilgisi yoktu. Aksine, kazanın tohumları tam 7 yıl önce, aynı rotada atılmıştı. 2 Haziran 1978 günü JA8119, Itami Havalimanı'na iniş sırasında ağır hasar almıştı. İniş sırasında uçağın kuyruğunun piste çarpması sonucu, uçakların basınç sistemlerini ayarlayan en hayati unsurlardan biri olan arka bölme duvarında bir çatlak oluşmuştu.
Aslına bakılırsa bu çatlak hızla tamir edilmişti ancak yıllar sonra anlaşılacağı üzere bu tamir yeterli olmamıştı. JA8119, piste çarptığında 8.830 saat uçuş gerçekleşmişti, devamında herhangi bir sorun yaşamadan 16.170 saat daha uçacaktı. Ancak uçağın gövdesinde bir yerlerde, bir saatli bomba geri sayıma çoktan geçmişti.
1985'teki kazadaki can kaybının bu kadar yüksek olmasının sebeplerinden biri, Japonya'da ölmüş aile büyüklerinin ruhlarının şad edildiği bir dini bayram olan Obon'a denk gelmesiydi. O yıl ağustos ayında kutlanan Obon nedeniyle pek çok Japon yollara düşmüş, aileleriyle birlikte vakit geçirmek üzere memleketlerine gitmişti. Bir başka deyişle akşamın erken saatlerinde Haneda'dan havalanan JA8119 ailelerle doluydu.
Uçuş kayıtlarına göre, uçakta bulunan 524 yolcu ve mürettebattan 502'si Japon'du. Yolcular arasında 43 yaşındaki ünlü aktör ve şarkıcı Kyu Sakamoto da vardı.
12 DAKİKA SONRA UÇAĞIN TAVANI ÇÖKTÜ
JA8119, Haneda Havalimanı'ndan kısa bir rötarla saat 18.12'de kalktı. Uçuşun ilk 12 dakikası normal geçti. Ancak saat 18.24'te uçak Tokyo'nun 80 kilometre güneybatısındaki Sagami Körfezi üzerinde uçarken, arka bölme duvarındaki yamanın direnci bir anda kırıldı. Yaşanan patlamayla uçağın içindeki hava basıncı aniden düştü ve ekonomi sınıfının arka tarafının tavanı çöktü. Bunun sonucunda dört hidrolik hattının dördü de koptu ve dikey sabitleyici devreden çıktı. Bir anda uçak kontrol edilemez hale gelmişti.
O sırada kokpitte, 49 yaşındaki deneyimli kaptan pilot Masami Takahama görev yapıyordu. Takahama sükunetini koruyarak acil durum sinyalini gönderdi. Uçağı geri döndürüp yeniden Haneda Havalimanı'na inme seçeneği değerlendirildi. Ancak kısa süre içinde JA8119'un dengeli bir manevra yapabilecek durumda olmadığı anlaşıldı.
Daha sonra uçağın kara kutusundan çıkan ses kayıtlarında, içerideki basınç düştüğü için oksijensiz kalan mürettebatın hipoksi geçirmeye başladığı bu nedenle komutlara verdikleri yanıt ve tepkilerin yavaşladığı görüldü. Patlamadan sonraki 21 dakika boyunca JA8119 kontrolsüz bir biçimde uçmaya, taklalar atmaya, hızla yükselip alçalmaya ve kuzeye doğru ilerlemeye devam etti.
Son 11 dakika ise umutsuz bir mücadele olarak geçti. Saat 18.45'te uçak hızla alçalmaya başladı. Kısa süre içinde 4.100 metre irtifaya düştü ve yüksek dağlara doğru sürüklendi. Saat 18.46'da Kaptan Takahama'nın sesi duyuldu: "Umut yok gibi."
KURTARMA ÇALIŞMALARI İÇİN GEÇ KALINDI
Saat 18.49'da uçak 2.700 metrede kısa süre de olsa sabit kaldı. Ancak bu durum fazla sürmedi. Sadece 7 dakika sonra 18.57'da JA8119, Japonya'nın merkezinde bulunan Gunma Prefektürü'ndeki 1.979 metrelik Takamagahara Dağı'nın yamaçlarından birine çarptı.
Çarpışma sonucu sağ kanadın uçundaki üçte birlik kısım ile dört motordan ikisi koptu. Tamamen işlemez hale gelen 747, ters takla attı, ikinci bir yamaca çarptı ve infilak etti. Uçağın patlamasıyla ortaya çıkan enerji, 160 kilometre ötede bulunan Shin-Etsu Deprem Rasathanesi'nin sismograf cihazlarına yansıyacak kadar büyüktü.
Kazanın ardından kaç kişinin sağ kaldığını söylemek mümkün değil çünkü maalesef kurtarma çalışmaları da tıpkı felakete yol açan tamirat gibi pek başarılı değildi.
JA8119 dağa çarptığında hava henüz aydınlıktı. Güneş yavaş yavaş batarken kaza alanında bir tarama yapan Japon askeri helikopteri, yaşam izi rastlanmadığını bildirdi. Kısa süre sonra hava karardı. Arazi de çok zorlu olduğundan, acil yardım ekipleri ertesi sabaha kadar enkaza gitme girişiminde bulunmadı.
SADECE DÖRT KADIN KURTULDU
Uçaktaki 524 kişiden sadece dördü sağ kaldı. Bunların hepsi kadındı ve hepsi de uçağın sol tarafında 54-60 numaralı sıraların arasında oturuyordu. Hayatta kalanlardan biri olan Yumi Ochiai (o sırada izinli olan bir uçuş görevlisiydi) hastane yatağında verdiği röportajda, uçağın yanık enkazı içinde kendine geldiğinde helikopterin pervanesinin sesini duyup ışıkları gördüğünü anlattı. Bu durumun kendisini umutlandırdığını ve yardımın geleceğine inandırdığını söyleyen Ochiai, "Sonraki birkaç saat boyunca duyduğum tek ses yaralıların ve ölmekte olan insanların inlemeleriydi" ifadelerini kullandı.
Japonya hükümeti, kazayla ilgili resmi soruşturma başlattı. Soruşturmanın sonuçları 19 Haziran 1987 günü kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda felaketin sebebinin 1978'deki kaza sonrası yapılan tamirin yetersizliği olduğu vurgulandı.
O noktada JAL Yönetim Kurulu Başkanı Yasumoto Takagi, çoktan işini kaybetmişti. Takagi, kazadan 12 gün sonra 24 Ağustos 1985'te istifasını vermişti.
Ancak iş bununla kalmadı. Kuyruk kazasından sonra JA8119'u denetleyip "uçabilir" raporu veren bakım müdürü Hiroo Tominaga ile mühendis Susumu Tajima, felaketin psikolojik yükünü kaldıramayıp kendi hayatlarına son verdi.
ENKAZIN OLDUĞU YER ANIT MEZARA DÖNÜŞTÜ
Aradan geçen 40 yılda, kazanın olduğu nokta bir anıt mezara dönüştü. Kazada kaybedenlerin aileleri her yıl 12 Ağustos'ta yamaca yerleştirilen üçgen şeklindeki iki taşın başında toplanıp kayıplarını anıyor.
Öte yandan Haneda Havalimanı yakınlarında kurulan Güvenlik Teşvik Merkezi isimli müze de, JAL kazasının sebeplerini ve süreçten çıkarılabilecek dersleri yıllardır akıllara kazıma görevini üstleniyor. Müzede, uçağın enkazı ile yolcuların öleceklerinden emin oldukları son dakikalarda ailelerine yazdıkları veda mektupları gibi parçalar sergileniyor.
Şu an yeniden Japonya'nın en büyük ikinci havayolu şirketi konumuna ulaşan JAL, kazanın ardından kaçınılmaz bir gerileme yaşadı. Markaya duyulan güvenin azalması sonucu, şirketin yolcu sayıları bir sonraki yıl üçte bir oranında azaldı.
Ancak kazadan etkilendiği halde uçmaktan korkmayanlar da vardı. Kaptan Takahama'nın JAL'de uçuş görevlisi olarak çalışan kızı Yoko da onlardan biriydi.
The Telegraph'ın "The forgotten story of the world’s deadliest plane crash" başlıklı haberinden derlenmiştir.
Yorumlar
Kalan Karakter: