AŞKI AŞKLA ANLATANI AŞKLA OKUYACAKSINIZ

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Bayram Özdemir kimdir?
15 Ekim 1991 yılında Kilis ilinin merkeze bağlı Küçük Konak Köyünde altı kardeşten en küçüğü olarak dünyaya gelmiştir. Küçük yaşta İslamiyet’e ve Kuran‘a duyduğu muhabbet dolayısıyla Gaziantep, Kahramanmaraş vb. illerde Arapça, Osmanlıca, hafızlık gibi eğitimler aldı. Kahramanmaraş'ın çeşitli cami ve mescitlerinde din görevini icra etmiştir. Ayrıca neyzen ve semazen eğitimleri ile Mevlana’yı içten içe yaşamıştır. Şimdilerde Gaziantep Organize Sanayi bölgesinde tekstil işi ile uğraşmaktadır.

Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Yazar olmak benim için hayatta her zaman mihenk taşı olmuştur. Bunun yanı sıra kitap okumayan bir nesil içerisinde kitaba önem vermek de ustalık isteyen bir unsurdur. Yazarlık serüvenimde her zaman işin kökeninin ve doğruluğunu araştırıp kaleme almışımdır.

Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Kitap yazarken hep geceyi seçerim. Cunku gece aşığın Aşka uzanışıdır. Gündüzler benim mezarımdır. Geceler ise aşka yürümek için en makul zamanlarımdır. “Ben geceleri şair olurum. Gündüzleri ise şiir olup milletin dilinde dolaşırım.” Yazmak yaşam biçimimdir. Kalemimden akan mürekkeple hep “aşkı” yazmıştır. 

Aşk Yanmakla Başlar isimli eserinizden bahseder misiniz? 
İlk eserimde aşkın yanmadan erişilemeyeceğine kanaat getirdim. Yanmadan nasıl bir yemek pişmezse aşk da yanmadan olmaz. Yanacaksın. Ama bu yanmak öyle düzü düzüne değil, körü körüne olacak. “Zaten insan ulaşamadığı şeye aşık olur.”  

Aşk Yanmakla Başlar isimli eserinizin ismi nerden geliyor?
Aşk yanmakla başlamaz mı? Tabi ki yanmak gerek. Sonuç itibariyle bu dünyada Aşk adına yaşıyoruz. E bu aşka da yamamız gerek. Ama unutmamamız gerekiyor ki gerçek aşk sadece Mevla’ya olmalıdır. Elimizi ateşe koyduğumuzda yanar. Elimizi çekmedikçe o el yanmakla mükelleftir. İşte önemli olan o elin orada yandığında duyduğun acı değil aldığın tattır. Acı zevk verir mi demeyim. Tıpkı yemeğe kattığı tat gibi hayatımıza da zevk katar. 

Aşkın İmtihanı isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Bu yolda acı çekmek de var, dikenli yollarda yürümek de. O yüzden canını seven ile yola çıkılmaz. Aşk teslimiyet ister, güven ister, sevgi ve saygı ister. Zaten insan kimin yanında mutluysa ona aşıktır.
 
Aşkın İmtihanı isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Sevin sonu her ne olursa olsun sevin.  Emin olun ki gerçek sevgi ve aşk varsa siz kazanacaksınız. Ha gidenin ardından yas tutmanın da sadece size zarar verdiğini unutmayın. Sabah uyandığınızda güneş doğuyorsa umut var demektir.  Evhamlanmaya gerek yok azizim senin olan senindir. Gerisi sadece toz pembe bir yalandır. 

Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
İkinci kitabım ise  “AŞKIN İMTİHANI” dır. Orada aşkın en yalın halini işledim. İnandım. Tüm yazdıklarıma hep inanarak yazdım. Şöyle bir gerçek vardır ki “ GİDEN KAYBEDENDİR”. Aşkta çekip gitmek varsa orada aşk adına bir şey kalmamıştır. Kimse kimseyi kandırmasın. “E o gitti, ben bittim.” Hesabı yapmak yerine o gitti ben yeniden doğuyorum. Hem de hiç olmadığı kadar küllerimden ihaneti, terk edilmeyi, acıyı sindire sindire. 

Şimdiki kalemimin konuştuğu eserim yine aşk üzerine bir romandır. Ama bu defa geniş kapsamlı aşkın anlatımını ele alacağım. Denizler mürekkep olsa ormanlar kalem, içimdeki aşkı yaza yaza bitiremem. 

Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Malum uzunca bir pandemi döneminden geçmekteyiz. Bu dönemde herkes gibi bizlerde evimizden hayata bakar olduk. Ama bir nebze yazmaktan kendimi alıkoymadım. İnandım. Her yazdığımın aşka dokunduğuna inandım. Bu inanç doğrultusunda yazmaya devam edeceğim.