İzmir Alsancak Limanı’nın satılacağı iddiaları, kent gündeminde tartışmalara neden oluyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mahir Polat’ın konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşımasının ardından Amerikalı bir yayın kuruluşuna açıklamalarda bulunan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Alsancak Limanı’nın satışı için Körfez Arap ülkeleriyle müzakere içinde olunduğunu duyurdu.
Bakan Uraloğlu’nun açıklamalarının ardından süreci bir kez daha Ege Telgraf’a değerlendiren CHP İzmir Milletvekili Polat, “AK Parti iktidarında adet olduğu üzere, malın gerçek sahibi milletten gizli işler çevrildiğini biliyoruz. İzmir Limanı’nın da Varlık Fonu üzerinden satışına çıktıklarına dair duyum ve bilgilerimiz vardı. Bunu soru önergesi olarak meclis gündemine getirdikten sonra Bakan’ı açıklama yapma zorunda bıraktık. Limanlarımızın, özellikle İzmir gibi çok değerli limanlarımızın milli sermayemizin dışında yabancılara tabir-i caizse üstü kapalı peşkeş çekilmesi bizim tarafımızdan kabul edilebilir bir şey değildir. Çünkü limanlar, ulusun egemenlik hakları ve bağımsızlığı gibi konuları içerir. Limanların eğer mümkünse devlet, değilse de yerli sermaye tarafından işletilmesinden yanayız. Bu noktadan hareketle Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’de bahsettiği ‘Memleketin bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş…’ dediği yer aslında limanlardır. Biz limanlarımızın kesinlikle kendi dış ticaretimize ve ihracatçımıza hizmet vermesini istiyor, yabancı sermayeye verilmesini kabul etmiyoruz. Bu durumu vatana ve milli ekonomiye ihanet olarak görüyoruz. Bu satışın karşısında dimdik ayakta duracağız. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da büyük ihtimalle bu konuda İzmirlileri göreve çağıracaktır” dedi.
‘YENİ SÖMÜRGECİ ANLAYIŞ’ HATIRLATMASI“İzmir Alsancak Limanı’nın satılması demek, ne anlama geliyor?” sorusunu da yanıtlayan Polat, “İzmir Limanı’nın satılması demek bir kere ekonomik açıdan ele alındığında kent ihracatçısının limandan yaptığı taşımaların elleçlemesini ve diğer hizmetleri çok daha pahalıya alması demektir. Bunun yanı sıra devletin milli güvenliğiyle ilgili problemlere neden olabilir. Şu anda orayı bir devlet kurumu işletiyor. Devlet kurumu milli egemenlik ve güvenliğimizle ilgili problemlerde bizzat müdahil olabilir. Limandaki her türlü olaya karşı devlet ve millet refleksiyle hareket edebilir. Bir yabancı, limanlarımız üzerinden her türlü faaliyeti istediği çerçevede yürütebilir. Milli ekonominin temellerinden bir tanesi de limanların milli ve yerli olmasıdır. Hatta ve hatta milli ve yerli gemilerimizin olması, emtialarımızın bu gemiler tarafından milli limanlarımızdan alınarak taşınması, milli ekonominin gelişimi açısından temeli inşa eder. Bunu ortadan kaldırdığınız zaman Türkiye’yi sömürge ülkesi haline getiririz. Dünyada yeni sömürge anlayışı tartışılır. Yeni sömürge anlayışı üzerinden literatüre bakarsanız, ekonomik yayılmacı politikasıyla birlikte bazı ülkeler diğer ülkeleri borçlandırır. Ve sonra da ilk göz diktikleri şey o ülkelerin milli limanları olur. Bunun örneklerini özellikle şu anda Afrika ülkelerine uyguluyorlar. Afrika ülkelerine Çin Halk Cumhuriyeti’nin uyguladığını Katar gibi Abu Dabi gibi ülkelerin Türkiye’ye uyguluyor olması bizim açımızdan Türkiye’nin yeni sömürgeciliğe açık hale getirilmesi kabul edilemez. Biz tam bağımsız Türkiye’den yanayız. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını tehdit edecek her şeyin de karşısındayız” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: