Avrupa Birliği’nin 2026 yazından itibaren yürürlüğe girecek kapsamlı göç ve iltica reformu için hazırlıklar hız kazandı. Reform doğrultusunda ilk adımı atan ülke Almanya oldu. Federal Kabine, İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve ulusal yasaların uyumunu sağlayacak iki tasarıyı onayladı. Böylece Almanya, AB’nin köklü düzenlemesi için yasal süreci başlatan ilk ülke konumuna geldi.
Kabine krizi uzlaşmayla aşıldı
Tasarı, koalisyon ortakları arasında haftalardır süren tartışmalar nedeniyle ertelenmişti. Özellikle İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt’in, “kalma yükümlülüğünü ihlal eden mültecilerin kaçma riski gerekçesiyle tutuklanabilmesi” planı tepki çekti. Adalet Bakanlığı, bu maddenin hukuka aykırı olabileceğini savunurken; Çalışma Bakanlığı ise mültecilerin işgücü piyasasına daha hızlı katılımını talep ediyordu. Nihai uzlaşma ile tasarı kabine onayından geçti.
Yeni düzenlemenin öne çıkan maddeleri
-
Başka bir AB ülkesinde kaydı bulunan sığınmacılar sınır merkezlerinde barındırılacak.
-
Mülteci kamplarında şiddet olaylarına karışan veya bildirim yükümlülüğünü ihlal edenlerin sosyal yardımları asgari düzeye indirilecek.
İçişleri Bakanı Dobrindt, kararın ardından yaptığı açıklamada düzenlemeleri “önemli bir dönüm noktası” olarak nitelendirdi ancak sürecin henüz tamamlanmadığını vurguladı:
“Çoğu AB ülkesi, önlemleri daha da sertleştirmek istiyor. Avrupa’da sığınma hakkı olmayan ama ülkelerine gönderilemeyen kişilerin barındırılacağı ‘Mülteci İade Merkezleri’ gibi uygulamalar da gündemde.”
İnsan hakları örgütlerinden sert eleştiri
AB’nin yeni sınır prosedürleri, insan hakları örgütleri tarafından yoğun şekilde eleştiriliyor. En büyük tartışma, reşit olmayan çocukların da sınır merkezlerinde tutulabilmesi ihtimali üzerine yoğunlaşıyor. Uzmanlar, bunun temel insan haklarıyla bağdaşmadığını savunuyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: