Öncelikle sizi tanımak isteriz. Seydi Bayındır kimdir?
1998, Şanlıurfa doğumluyum. 22 yaşındayım. Lise öğrenimimden sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Tarih bölümü okudum. Ama bu arada hiçbir zaman edebiyata olan aşkımdan vazgeçmedim. Sakin ve sabırlı bir insanımdır. “Vefa" kelimesi benim için çok önemli bir kavramdır. Çünkü bir insanı kaybetmek çok basit iken yine o insanı kazanmak bir o kadar zordur ve Mevlana’nın ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol, dediği gibi hayatım boyunca hep göründüğüm gibi bir insan olmaya çalıştım.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Yazarlık hayatım ortaokul yıllarında başladı. Çocukluğumdan beri kitaplara çok büyük bir ilgi duydum. Çünkü kitap bir insanın, belki bir çocuğun kazanabileceği en büyük dosttu ve yine bu dostlar beni bu dünyadan biraz daha soyutluyordu. Zamanla soyutlaşan her şey ben de bir yazı aşkı doğurmaya başladı. Hani herkesin bir çocukluk aşkı vardır ya ilk aşık oluşum bu yolda tuz, biber oldu. Zamanla başa çıkarım dediğim bu duygu bende daha büyük bir yangına dönmeye başlamıştı, geç anladım. Cemal Süreyya’ nın; Ve aşk bir saç teli kadar inceydi. Üstünde yürüyebilmek için cambaz olmak değil yürekli olmak gerekiyordu, sözü beni aşka olan, yazmaya olan ilgimi bir çığ gibi büyütüyordu içimde. Yazarlık hayatımda en büyük dönüm noktam Ahmet Arif ile tanışmam oldu. Onun naifliği, hasreti, "gene yastığımda bir cehennem var gel artık diye haykırışları" beni daha çok büyüledi ve kalemimi sevdanın, sevginin yüceliğine daha çok bağladı.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Yazmak, yaşanmışlık ile her zaman doğru orantılıdır. Bu süreçte sevdanın ateşinde piştiğinizde, o tatlı meyvesinden yediğiniz zaman hayata daha farklı bakarsınız ve tabii bu insandan insana değişir. Çünkü yol aynı yoldur ama önemli olan hangi yöne baktığımızdır.
Durum böyle olunca bazen bir şarkı da geçen bir söz, kattığı his, okuduğum bir kitap, bazen izlediğim bir filmde yaşanan bir sahne İçimde bir şeyler uyandırır. Duyduğum veya gördüğüm o şeyi analiz etmek ister gibi yüreğime dökerim. Bir de o içimizde bastırdıklarımız yüreği sarmalamaya başlayınca dökülüverir ilmik ilmik söz kağıda. Hatta bir çok şiirimi, yazımı otobüste yazmışımdır.
Okuyucu ile buluşan " Henüz Ayrılık Gelmeden " isimli eserinizden bahseder misiniz?
Henüz ayrılık gelmeden adlı kitabım uzun yıllar verdiğim uğraşlar ve birikimler sonucu ortaya çıkmış bir eser. Bir yazar olarak bütün amacım hep insanların yüreklerine dokunabilmek oldu. İçimizdeki o karanlıkta kalmış çocuğa ışık tutmak... İnsan her ne yaparsa yapsın önce o şeye yüreğini katmalı. Çünkü yürek ile yapılan her şey karanlığa ışık tutar. Bu kitabı yazarken tek amacım insanların o sayfalar arasında bir parçada olsa kendini bulması oldu.
Henüz Ayrılık Gelmeden isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Sevgi güzel ve temiz bir kalpte yaşandığı vakit hakikati bulur. Nasıl ki Allah’ın verdiği her nimetin ziyan edilmesini yanlış buluyorsak, sevgi denen nimetin de her kalpte tüketilmesi ziyandır. Ve ziyan olunan her şey zamanla tükenir, tüketir insanı. Vermek istediğim mesaj da bu bir nevi. Ve bunu penceresinden baktığımız dünyanın acı, tatlı bazen hüzünlü yollarında yürümeye çalışarak anlatmaya çalıştım. Çünkü Mevlana’nın da dediği gibi; mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerekir.
Henüz Ayrılık Gelmeden kitabının ismi nerden geliyor?
İnsan içinde hep bir umut taşır ve bu umudu taşırken hep bir yanı eksiktir. Ayrılık gelip çatmıştır ama yüreğinde taşımaya devam edersin. Hiçbir zaman senin olmamıştır ama sanki hep seninleymiş gibi yüreğinde yaşatmaya devam edersin. İşte, henüz ayrılık gelmeden, artık ümidimi kestiğim ilk zamanlarda yazdığım bir şiirdi. Ayrılık yakıp kavururken bir yanım sanki o hep varmış gibi henüz ayrılık gelmeden diye son kez, son bir umut koşmaya çalışıyordu. Bende derin bir anlamı olduğu için Henüz Ayrılık Gelmeden" oldu kitabın ismi.
Henüz Ayrılık Gelmeden isimli eserinizi okur gözüyle yorumlar mısınız?
Daha öncede söylediğim gibi ortaokul yıllarından beri sahip olduğum bir birikim, emek ve çalışmalar sonucu ortaya çıkardığım bir eser. Elimden geldiğince kaliteli bir iş ortaya çıkarmaya çalıştım ve bu neticede çok güzel tepkiler, geri dönüşler aldım. En önemlisi sadece gençlere hitap etmediğimi anladım. Çünkü kitabımı okuyan bir çok değerli büyüğüm, çok içten ve samimi duygularla yazdığımı söylediğinde çok mutlu oldum. Okur gözünde istenilen o duyguyu aktarabildiğim düşüncesini görmek beni bu yolda daha da bir azimli kıldı. Çünkü; sayende okumaktan daha çok huzur buldum, mesajları alıyorum ve bu bendeki üretme isteğini arttırıyor.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Öncelikle yeni bir çalışmam var tabii ki. Çünkü yazarlık benim için bir hevesten daha öte bir şey. Yapmış olduğum yeni çalışmam yine deneme ve şiir üzerine olacak. Henüz ayrılık gelmeden adlı kitabıma dahil etmediğim bir çok yazıyı ikinci kitabımda yayınlamayı düşünüyorum. Üzerinde titiz bir çalışma yaparak tabii... Yine çok güzel bir kitap okuyucuyu bekliyor olacak.
Covid 19 salgını sizi bir yazar olarak nasıl etkiledi?
Covid 19 salgının ülkemizin başına gelmesi tabii ki çok üzücü bir durum. Her ne kadar pandemi süreci maddi ve manevi olarak insanları zor duruma düşürse de eksi bir şeyi artıya çevirmek yine insanın elinde olan bir şeydir. Örneğin bir yazar olarak daha çok yazma ve düşünme fırsatı buldum. Kitaplığımda okumadığım bir çok kitabım vardı onları bitirdim. Elimden geldiğince verimli geçirmeye çalıştım bu süreci. Dediğim gibi eksi bir durumu artıya çevirmek her zaman insanın elinde olan bir şey ve sadece yazar değil başka herhangi bir insan da sürekli bir öğrenme çabası içerisinde olup sürekli okumalı. Çünkü karanlığı aydınlatan en güzel şey okumaktır.
1998, Şanlıurfa doğumluyum. 22 yaşındayım. Lise öğrenimimden sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Tarih bölümü okudum. Ama bu arada hiçbir zaman edebiyata olan aşkımdan vazgeçmedim. Sakin ve sabırlı bir insanımdır. “Vefa" kelimesi benim için çok önemli bir kavramdır. Çünkü bir insanı kaybetmek çok basit iken yine o insanı kazanmak bir o kadar zordur ve Mevlana’nın ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol, dediği gibi hayatım boyunca hep göründüğüm gibi bir insan olmaya çalıştım.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Yazarlık hayatım ortaokul yıllarında başladı. Çocukluğumdan beri kitaplara çok büyük bir ilgi duydum. Çünkü kitap bir insanın, belki bir çocuğun kazanabileceği en büyük dosttu ve yine bu dostlar beni bu dünyadan biraz daha soyutluyordu. Zamanla soyutlaşan her şey ben de bir yazı aşkı doğurmaya başladı. Hani herkesin bir çocukluk aşkı vardır ya ilk aşık oluşum bu yolda tuz, biber oldu. Zamanla başa çıkarım dediğim bu duygu bende daha büyük bir yangına dönmeye başlamıştı, geç anladım. Cemal Süreyya’ nın; Ve aşk bir saç teli kadar inceydi. Üstünde yürüyebilmek için cambaz olmak değil yürekli olmak gerekiyordu, sözü beni aşka olan, yazmaya olan ilgimi bir çığ gibi büyütüyordu içimde. Yazarlık hayatımda en büyük dönüm noktam Ahmet Arif ile tanışmam oldu. Onun naifliği, hasreti, "gene yastığımda bir cehennem var gel artık diye haykırışları" beni daha çok büyüledi ve kalemimi sevdanın, sevginin yüceliğine daha çok bağladı.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Yazmak, yaşanmışlık ile her zaman doğru orantılıdır. Bu süreçte sevdanın ateşinde piştiğinizde, o tatlı meyvesinden yediğiniz zaman hayata daha farklı bakarsınız ve tabii bu insandan insana değişir. Çünkü yol aynı yoldur ama önemli olan hangi yöne baktığımızdır.
Durum böyle olunca bazen bir şarkı da geçen bir söz, kattığı his, okuduğum bir kitap, bazen izlediğim bir filmde yaşanan bir sahne İçimde bir şeyler uyandırır. Duyduğum veya gördüğüm o şeyi analiz etmek ister gibi yüreğime dökerim. Bir de o içimizde bastırdıklarımız yüreği sarmalamaya başlayınca dökülüverir ilmik ilmik söz kağıda. Hatta bir çok şiirimi, yazımı otobüste yazmışımdır.
Okuyucu ile buluşan " Henüz Ayrılık Gelmeden " isimli eserinizden bahseder misiniz?
Henüz ayrılık gelmeden adlı kitabım uzun yıllar verdiğim uğraşlar ve birikimler sonucu ortaya çıkmış bir eser. Bir yazar olarak bütün amacım hep insanların yüreklerine dokunabilmek oldu. İçimizdeki o karanlıkta kalmış çocuğa ışık tutmak... İnsan her ne yaparsa yapsın önce o şeye yüreğini katmalı. Çünkü yürek ile yapılan her şey karanlığa ışık tutar. Bu kitabı yazarken tek amacım insanların o sayfalar arasında bir parçada olsa kendini bulması oldu.
Henüz Ayrılık Gelmeden isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Sevgi güzel ve temiz bir kalpte yaşandığı vakit hakikati bulur. Nasıl ki Allah’ın verdiği her nimetin ziyan edilmesini yanlış buluyorsak, sevgi denen nimetin de her kalpte tüketilmesi ziyandır. Ve ziyan olunan her şey zamanla tükenir, tüketir insanı. Vermek istediğim mesaj da bu bir nevi. Ve bunu penceresinden baktığımız dünyanın acı, tatlı bazen hüzünlü yollarında yürümeye çalışarak anlatmaya çalıştım. Çünkü Mevlana’nın da dediği gibi; mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerekir.
Henüz Ayrılık Gelmeden kitabının ismi nerden geliyor?
İnsan içinde hep bir umut taşır ve bu umudu taşırken hep bir yanı eksiktir. Ayrılık gelip çatmıştır ama yüreğinde taşımaya devam edersin. Hiçbir zaman senin olmamıştır ama sanki hep seninleymiş gibi yüreğinde yaşatmaya devam edersin. İşte, henüz ayrılık gelmeden, artık ümidimi kestiğim ilk zamanlarda yazdığım bir şiirdi. Ayrılık yakıp kavururken bir yanım sanki o hep varmış gibi henüz ayrılık gelmeden diye son kez, son bir umut koşmaya çalışıyordu. Bende derin bir anlamı olduğu için Henüz Ayrılık Gelmeden" oldu kitabın ismi.
Henüz Ayrılık Gelmeden isimli eserinizi okur gözüyle yorumlar mısınız?
Daha öncede söylediğim gibi ortaokul yıllarından beri sahip olduğum bir birikim, emek ve çalışmalar sonucu ortaya çıkardığım bir eser. Elimden geldiğince kaliteli bir iş ortaya çıkarmaya çalıştım ve bu neticede çok güzel tepkiler, geri dönüşler aldım. En önemlisi sadece gençlere hitap etmediğimi anladım. Çünkü kitabımı okuyan bir çok değerli büyüğüm, çok içten ve samimi duygularla yazdığımı söylediğinde çok mutlu oldum. Okur gözünde istenilen o duyguyu aktarabildiğim düşüncesini görmek beni bu yolda daha da bir azimli kıldı. Çünkü; sayende okumaktan daha çok huzur buldum, mesajları alıyorum ve bu bendeki üretme isteğini arttırıyor.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Öncelikle yeni bir çalışmam var tabii ki. Çünkü yazarlık benim için bir hevesten daha öte bir şey. Yapmış olduğum yeni çalışmam yine deneme ve şiir üzerine olacak. Henüz ayrılık gelmeden adlı kitabıma dahil etmediğim bir çok yazıyı ikinci kitabımda yayınlamayı düşünüyorum. Üzerinde titiz bir çalışma yaparak tabii... Yine çok güzel bir kitap okuyucuyu bekliyor olacak.
Covid 19 salgını sizi bir yazar olarak nasıl etkiledi?
Covid 19 salgının ülkemizin başına gelmesi tabii ki çok üzücü bir durum. Her ne kadar pandemi süreci maddi ve manevi olarak insanları zor duruma düşürse de eksi bir şeyi artıya çevirmek yine insanın elinde olan bir şeydir. Örneğin bir yazar olarak daha çok yazma ve düşünme fırsatı buldum. Kitaplığımda okumadığım bir çok kitabım vardı onları bitirdim. Elimden geldiğince verimli geçirmeye çalıştım bu süreci. Dediğim gibi eksi bir durumu artıya çevirmek her zaman insanın elinde olan bir şey ve sadece yazar değil başka herhangi bir insan da sürekli bir öğrenme çabası içerisinde olup sürekli okumalı. Çünkü karanlığı aydınlatan en güzel şey okumaktır.
Çok kıymetli arkadaşım Seydi bana bir gün kıymetli yazar Ahmed Arif 'in "Hasretinden Prangalar Eskittim" kitabını okumam için vermiştti. İlk kez orada şiire olan ilgmi farkettim. Daha sonra bana ilk şiir kitabımı hediye etti. Attilla İlhan "Ben Sana Mecburum" ve bugün onun şiir kitabını okuyorum. Bu tarif edilmez bir duygu. Başarılırının devamını diliyorum ve ikinci kitabını heyecanla bekliyorum.
Kırgınlıklar, geç kalınmışlık , bekleme, durma yerine eyleme geçerek bu duygulardan beslenerek yazıya sanata dönüştüren Ve şiirleriyle gönülden gönüle Buhlu bir yolculuğa çıkaracak genç şairimiz keşfedilmeyi ve desteklenmeyi hak ediyor.
Yüreğinin sesini dinlemek bu olsa gerek çünkü bu kadar güzel bir çalışma ancak yürekten gelen sesle yazılabilirdi... İleride ismini Milenyum dönemi Edebiyatında göreceğiz buna inanıyorum. Başarılar dilerim...
Yeni Cemal Süreya'ların, Ahmet Arif'lerin, Cahit Sıtkı'ların, Turgut Uyar'ların yeşerdiğini görmek çok sevindirici. Seni yakınen tanıma şansı bulan abin olarak başarılı olacağına inanıyorum. Yolun bahtın açık olsun.
Çok güzel bir yorum olmuş üstad dilinize, yüreğinize sağlık
10 Numara röportaj yapsın kardeşim eline diline sağlık 2 kitabını bekliyoruz