ELVEDA TANRI’NIN ELİ
Büyük olmanın temel şartıdır kuşaklar boyunca unutulmamak. Diego Armando Maradona 7’den 70’e futbolseverlerin kalbinde yer etmiş bir efsane. Canlı izleyenler kadar internette videolarını izleyip büyüyen hayranları var. Futbolun sembollerinden, hatta belki de tek dengi basketbolun kralı Michael Jordan. Aradaki temel fark; Jordan her zaman disiplini ve hırsıyla tanındı, Maradona ise kötü yaşamı ve alışkanlıklarıyla. Dünya Çocuk ve Gençlik Derneği yöneticisi olarak fırsat buldukça çocuklarımıza ve gençlerimize örnek gösterdiğim ‘’Michael Jordan Disiplini’’ Maradona’da olsa kim bilir neler olurdu? Hayali bile güç. Uzatmadan; Maradona’nın adıyla bütünleşen bir lakabı var; Tanrı’nın Eli. İşin ironik yanı bu lakaba kaynaklık eden olayın aslında hiç de ahlakî bir olaydan kaynaklanmaması. Peki bu lakap neden geldi?
Bunu anlamak için Maradona’yı bize armağan eden topraklara doğru uzanalım. Arjantin her anlamda bir futbol ülkesi. Bu ülke futbolun en sıkıntılı rekabetlerinden birine ev sahipliği yapıyor; Boca Juniors ve River Plate. Aralarındaki derbinin adı da Superclasico. Bu rekabeti Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray gibi takımlarımızın arasındaki rekabetten ayıran bir sorun var; iki takım da farklı sınıfları temsil ediyor. İki kulüp de Buenos Aires’in La Boca isimli işçi sınıfı bölgesinde kurulmuş. Kurucuları arasında ortak isimler var. 1920’lerde River Plate zenginler tarafından alınıp lüks bir semte taşınınca River – Boca rekabeti üst sınıf ile işçi sınıfı arasında bir sınıf çatışmasına dönüşüyor (River’ın lakabı bile Milyonlerler oluyor). Bizde baba başka, anne başka, çocuk başka takım tutar; ama bu sebeple Arjantin’de benzer bir durum yok. Dolayısıyla müthiş bir düşmanlık ve şiddet sarmalı söz konusu. Boca’lıların gözünde River’ın zenginliğinde ‘’sömürgecilerin’’ rolü olduğuna inananların olması da şaşırtıcı değil. Bugün dahi sınıf farkları azalsa da düşmanlık devam ediyor. Maradona; futbola Argentinos Juniors’da başlayıp parlasa da, işçi sınıfının takımı olan Boca’dan gelme ve fanatik bir taraftar. Kariyerini orada noktaladıktan sonra locasında bolca maç izledi. Bunlar cepte dursun.
Maradona kendisini Tanrı’nın Eli ilan eden golü 1986 Dünya Kupasında İngiliz ağlarına yolladı. Dünya Kupasından dört sene önceye dönersek, İngiltere ve Arjantin savaşını görüyoruz. Falkland Savaşı, 1982 yılında Arjantin ve İngiltere arasında Falkland Adaları yüzünden yaşandı. Bu adalar 1800’lerden bugüne Arjantin – İngiltere arasında bir sıkıntıydı. Arjantin, sömürgecilik çağının bittiğini söyleyerek adaların kendilerine teslimini isterken İngiltere ‘’Wilson Prensibi’’ olarak bildiğimiz ilkeleri örnek göstererek bölgenin Arjantin’e verilmesine karşıydı. 82’de bu sürtüşme bir savaşa dönüştü. İngilizler’in Demir Leydi’si Margaret Thatcher, zafer ilan etmek için sadece 10 hafta bekleyecekti. İngilizlerin zaferi; Arjantinlilerin adalar üstündeki iddialarını bitirmedi; ama Arjantin’in onurunu zedeledi.
Bu savaştan tam 4 sene sonra, Maradona eliyle topu İngiltere ağlarına yolladığında sadece bir gol atmamıştı. Boca’dan gelen bir çocuğun İngilizleri turnuva dışına itmesiyle Boca’ya sempati duyan sınıfların, yine 4 sene önce onurlarını zedeleyen İngilizlere atarak Boca’lı River’lı demeden bütün Arjantin’in intikamını almıştı. Üstelik; bunu kurallar içinde değil ‘’İngilizlerin oyunu’’ futbolda ‘’İngilizlerin konuştuğu dille’’ yani oyun kurallarını çiğneyerek yapmıştı. Gary Lineker gibi yıldızlarla, Sir lakaplı efsane teknik direktör Bobby Robson’la turnuvanın favorilerinden olarak gelen İngiltere, 2-1 yenilerek turnuvaya veda etti. Bizzat Maradona ‘’Falkland’ın sembolik intikamıydı’’ diyordu gol için yakın zamanda. Bu golün etkisi o kadar büyük ki; bugün Arjantin’de Maradona sevenlerce kurulan ‘’Maradona Dini’’ var adı da ‘’Iglesia Maradoniana’’. Benzer bir hareketi 2009’da İrlanda’ya karşı Fransız Efsanesi Thierry Henry yaptı. Eliyle topu düzeltip arkadaşına gol attırdı; fakat Maradona gibi kutsanmak bir yana hala lanetleniyor. Bu da şüphesiz ki Maradona’nın golünü diğerlerinden ayıran şey, yani içerdiği anlamla alakalı.
Bu hikayede tartışacak çok şey ve ders var aslında. Aynı hareket kimi zaman Tanrı’nın Eli, kimi zaman lanetlenen bir hile olabiliyor mesela. Ya da görüyoruz ki futbolu küçümsemek büyük hatadır; zira futbol hiçbir zaman sadece futbol değildir. Bir ulus için tek bir gol, yüz yılın sorununun ve koca bir savaşın intikamına dönüşebilir.
Lanetli gibi görünen 2020 sonunda veda ediyor. Başlangıcı Kobe Bryant’ı alarak yapmıştı, kapanışı da bir diğer efsane Maradona’yı alarak yaptı.
Elveda Tanrı’nın Eli. Futbolu sevdirdiğin nesiller sana müteşekkir.
Not: Maradona’nın 1986 Çeyrek Finalinde attığı 2 golden biri elle atılan. Fakat attığı diğer golü de izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. O kadar klasik bir gol ki; İngiltere TD’ü Efsane Robson bile ‘’Maradona’nın ilk golü Tanrı’nın falan değil serserinin tekinin eliydi; ama ikinci gol en büyük futbolcunun.’’ demiştir.
Tolga AKPINAR
Dünya Çocuk ve Gençlik Derneği Gn. Bşk. Yrd.