Ne mutlu Türk’üm diyene!
1933 (Atatürk’ün S.D.H, s. 276)
Benim hayatta yegâne övüncüm, servetim Türklük’ten başka bir şey değildir.
(Mahmut Esat Bozkurt, Yakınlarından Hatıralar, 1955, s. 95)
Bana, insanlar üstünde bir doğuş yöneltmeğe kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir.
(Atatürk’ten B.H., s. 15)
Bu memleket tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.
1923 (Taha Toros, Atatürk’ün Adana Seyahatleri, s. 23; Atatürk’ün S.D.H, s. 126)
Türk! Övün, çalış, güven.
1934 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 304)
Türklük esastır. Bu varlığı, tarih içinde araştırmak, birbirini izleyen bir tarih zinciri içinde, belirlenecek Türk uygarlığı ile övünmek yerinde olur. Fakat, bu övünmeye lâyık olmak için, bugün çalışmak gerekir. Her alanda, özellikle uygarlık dünyasına eser vermek için çalışkan olmayı hedef
tutmalıdır.
1934 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 304)
Türk milleti, tarihinle övün; çünkü senin ataların uygarlıklar kuran, devletler, imparatorluklar yaratan bir varlıktır. Sen, Anadolu denilen bu yurda sonradan gelme değil, ilk yerleşip uygarlık kuranların çocuklarısın. Fakat geleceğine güvenebilmek için, bugün çalışman gerekir; çünkü yalnız tarih övüncü bir meziyet sayılmaz.
(Afetinan, Atatürk’ten Hâtıralar, 1950, s. 55 – 56)
Bir Türk, dünyaya bedeldir.
1925 (Mustafa Selim İmece, Atatürk’ün Ş.D.K. ve İS., s. 14)
Türk’ün tanımı
Atatürk ‘e ait el yazısı metin :
Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir seçkin varlığın yüksek belirmesine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 11 bin yıllık, en aşağı, bir Türk beşiğidir. Beşik, doğanın rüzgârlarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk, doğanın yağmurlarıyla yıkandı; o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvelâ korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları doğanın babası tanıdı; onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur: Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.
Türk’ün Tarifi (Hikmet Bayur’ım verdiği vesika), Millet Dergisi,Sayı: 116, 1948, s. 10-11)
İngiliz Ataşemiliteri Albay Ros’un "Siz hangi soylu ailedensiniz?" sorusuna verdiği cevap:
– Anasının ve babasının soyluluğuyla övünen Teodoz*, İtalya yarımadasına inmek isteyen Türk Attilâ**’ya barış görüşmesinden önce sormuş: "Siz hangi soylu ailedensiniz?" Attilâ da ona cevap vermiş: "Ben soylu bir milletin evlâdıyım!" îşte benim cevabım da size budur!
(Ruşen Eşref Onaydın, Atatürk T. ve D.K.H., s. 54)
Türk’ün soyluluğu
Türk’ün göreneğinde, beyzadelik geleneği yerleşmemiştir. Türk, Türk olduğu için soyludur. Bu Anadolu’nun en ücra köyündeki Mehmetçik, vaktiyle dünyanın yarısını titretmiş bir sınır beyinin soyu olabilir; ama, bundan dolayı hiçbir iddiası yoktur. Çoğumuz, büyük babamızın babasını
hatırlayamayız. Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın içinde buluruz. İşte onun içindir ki cumhuriyet, Türk’ün en doğal yönetim şeklidir.
(Atatürk’ten B.H., s. 69)
Türk milleti büyük bir aslandır. Biz hepimiz onun tüyleri arasına sıkışmış ve sığınmış göz ile görülmez küçük varlıklarız. O aslanın büyük hareketleri ve atılımları ise devrim hareketleri ve atılımlarıdır. Bu aslanı harekete geçirebilmek… İşte, bizim için övünülebilecek rol budur.
1931 (Asım Us, Hatıra Notları, s. 322)
İyiki Müsliman ve Türk olarak dünyaya gelmişim.
Sağlıcakla kalın.