Seçimle ilgili boş söylentilere artık yeter demiştim.
Ama öyle laflar ediliyor ki insan gülmeden edemiyor.
En çok hayret ettiğim de yıllardır siyasetle uğraşan insanların söylediklerinin ne anlama geldiğini ya da taraftarlarını ne duruma düşürdüklerini anlayamamaları.
Gerçi bu lafları yineleyen fanatikler de yok değil; onlar da hala geçmişte Türk takımları Avrupa’ya gittiğinde bir ya da iki sıfırlık mağlubiyet sonrası kendimizi teselli etmek için söylediğimiz ‘yenildik ama ezilmedik’ laflarının benzerlerini seçim için söylüyorlar.
Sanırım muhalefeti en çok kızdıran da şartların bunca uygun olmasına ve yedi düvelin desteğine rağmen seçimi kaybetmek.
Sol düşüncenin özelliği eleştiri- öz eleştiri kavramlarını her zaman için kullanmak ve dersler çıkarıp ona göre yol belirlemektir ama bizim kendine münhasır sol partilerimiz bu güzel yöntemleri çoktan unuttu. Birçoğu can düşmanının buyruğu doğrultusunda eylem yapıyor.
Güzel bir şarkısı var rahmetli Kayahan’ın.
‘Ben nerde yanlış yaptım’ . İşte tamda bu.
Ama yok bunu soran, hiç yok.
Hollandalı bir yayın kuruluşlunun yazdıkları ilgimi çekti. Bakın yayıncı (NOS)nereye parmak basmış?
“Türkiye’nin varlığını ve bağımsızlığını öne çıkaran Erdoğan, yeni dönemle birlikte Türkiye’nin en uzun süre liderliğini yapan devlet başkanı olacak”.
En uzun süre meselesini anladım da ilk cümlenin yani ‘ Varlığı ve bağımsızlığını öne çıkaran’ cümlesi size ne anlatıyor?
Hollandalı NOS’un görüp bizim sol kesimin göremediği neymiş?
Tabii ki bu sorum önce tüm dünyayı ardına aldığı için seçimi kazandım hayallerine kapılan, hatta yavaş yavaş paylaşım kavgasına başlayan, ilk tur sonrası da milliyetçi söylemlere sarılanlara.
Hadi, politik kıvırmaları anladık da seçim sonrası yapılan şu açıklamalara ne demeli?
Önce Sayın Öztrak’la başlayalım.
“28 Mayıs’ta her iki kişiden birinin desteğiyle büyük bir değişim başlamıştır… Bu önünde duranların ayaklarını yerden kesecek çığdır. Her adımda artacak, büyüyecek engellenemez hale gelecektir.”
İki kişiden birinin desteği Sayın Kılıçdaroğlu’na ise, yüzde 52 desteği kim aldı? Yüzde 52 çığ ya da dalga değil mi? Yoksa yüzde 52,18 Hollandalı basın kuruluşunun gördüğünü gördü de siz mi göremediniz?
Bir de Sayın Özkan a bakalım ne diyor!
“CHP Müthiş bir şey yaptı.. Demokrasi bloğu tuttu.. Blok 2,5 milyon seçmene daha ulaşıp Türkiye’yi kurtarması gerekecek..”
Gülmemek elde değil ama Türkiye’yi kim kimden kurtaracak anlaşılır gibi değil.
İşgal altındayız da biz mi göremedik?
Erdoğan ülkenin bağımsızlığını öne çıkardığına göre kim neyi nereden kurtarıyor?
Yoksa tam aksi mi?
Son bir İnci de Sayın Özgür Özel’den.
“Sosyal Medyada Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AK Partili ya Cumhur İttifakı trolü çıkar”.
Ne denir bu söze?
AK Parti ve Sayın Erdoğan yıllardır Kılıçdaroğlu’nun aday olması için çağrı yaptığını bilmesek bu sözlere katılabilirdik belki.
Seçim sonrası partide değişim için ilk çağrı yapan da Sayın İmamoğlu olmadı mı?
Baba oğul görüşmelerinin anlamı neydi acaba?
Doğal olarak İzmir İl Başkanı Sayın Aslanoğlu’nun söylediklerini atlamak olmaz.
"İzmir'de Kılıçdaroğlu'nun oyu Erdoğan'ın oyundan 1 milyon 20 bin fazladır. Bu şu demek; eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi sadece İzmir'de olsaydı Kılıçdaroğlu açık ara kazanırdı."
İlahi başkan.
Doğru söze ne denir de, Türkiye’ye Cumhurbaşkanı seçiyoruz. İzmir’e Belediye Başkanı değil.