Öncelikle sizi tanımak isteriz. Mavi Akrepp kimdir?
Merhabalar, ben 29 yaşında, 3 çocuk annesi bir kadınım. İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nü yarıda bıraktım da denilebilir. Bir gün belki tamamlarım. Uzun zamandır köşe yazarlığı ve seslendirme işiyle ilgileniyorum. Bunun dışında yerel bir gazetede Yazı İşleri Koordinatörü olarak görev almıştım. Rock müziği çok seviyorum. Gitar ve bateriye karşı bir hayranlığım var. Hayata tırmanarak tutunuyorum da denilebilir. Başka ne söyleyebilirim ki!
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Aslında öncülük eden bir isim falan yok. İlkokul yıllarında serbest ve biraz asi denilebilecek türde şiirler yazmaya başlamıştım. Daha sonra bu şiirler bana yetersiz geldi. Çünkü istediklerimi rahatlıkla ifade edemiyordum. Ortaokul zamanında şiirler, eleştiri ve düşünce yazılarına dönüştü. Sert bir dile ve kaleme sahip olduğumu biliyorum. Kendimizi konuşarak ya da yazarak ifade edemeyeceksek nasıl edeceğiz öyle değil mi?
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Yazmaya başlamama en büyük sebep yaşadığım hayatsal sorunlar oldu. Yaşadığınız şeyler sizi sorgulamaya götürüyor ve çevrenizde sizi anlayan insanların bulunmaması da, sizi anlayan insanlara ulaşma çabasına dönüşüyor. Çünkü bir yerlerde aynı fikirde olduğum ve bıkmış insanlar olmalı diye düşündüm hep. Yani anlayacağınız varlığımı sorgulamaya başlamak ve yaşanan tüm sıkıntıların aslında çok saçma olduğunun farkına varmış olmak beni etkiledi. Şimdilerde ise toplumsal sorunların ne kadar boş zihniyetler yüzünden olduğunun düşüncesinden etkilenmekteyim. Aslında tüm sözlerim sorgulamak kaynaklı.
Kapıyı Aç isimli eserinizden bahseder misiniz?
Tek bir konuyu kapsamıyor aslında. Farklı başlıklar altında farklı pek çok konuyu eleştirip, düşüncelerimi aktarmaya çalıştım. Kaldı ki insanların bu kadar düz mantıkla hareket etmesi de beni rahatsız etmiştir. Bunları dahi eleştirdiğim bir kitap. Ayrıca bu kitap benim için sadece bir önsöz. Söylemek istediklerimin milyonda biri bile yer almıyor diyebilirim.
Kapıyı Aç isimli eserinizin ismi nereden geliyor?
Aslında anlayan için bu mesajı kitap kapağında vermeye çalıştım. İnsanlar kolay olduğu için kestirme yolları tercih ediyorlar ve bir şeyler uğruna savaşmak ya da düşünmeyi reddediyorlar. Çünkü açık olan kapıdan girmek çok kolaydır. Mevzu uzakta duran ve kapalı konumdaki kapıyı açabilmektir. Kitabımda bir cümlem var; “Kötü olmak 5 dakikamızı bile almaz. Mühim olan böyle bir dünya düzeninde ve tüm duygusal ve kişilik dolandırıcılarının olduğu bir dünyada iyi olabilmektir.” Buna benzer bir cümle. Evet bu çok zor. Ama zaten önemli olan uzaktaki kapıya ulaşmak.
Kapıyı Aç isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Aslında kendimi ne övmek ne de yermek istemem. Sivri ve eleştirel bir dil kullanıldığını söyleyebilirim. Anlatmaya çalıştığı bir şeyler var ama henüz o aşamaya geçmek için gerekli olan bilinç seviyesindeki insanlara da ihtiyaç var denilebilir. Çünkü insanlar bazı şeyleri duymak ve anlamak istemiyorlar. Düşünmeyi ve sorgulamayı reddettikleri için, insanlara her şeyi anlatamıyorsunuz.
Kapıyı Aç isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Tek kelime ile “Sorgulamak” düşüncenin gücüne o kadar inanırım ki ve insanın kendini, yolunu bulabilmesi, yaratılış amacını kavrayabilmesi ve hani o çok inanıyoruz diyen insanların aslında hiçbir şey bilmediklerini anlayabilmeleri için sorgulamaları gerekmektedir. Ama insanlar düşünmek için bile çok üşengeç ve maalesef bulundukları yaşam onlara yetmekte. Bende bunu kabullenemiyorum. Sadece bunun için doğmuş olamayız. Sadece Allah’a kulluk etmek için bile doğmuş olamayız. Algılar çok yanlış. Bu Allah gibi yüksek bir varlığı, anlamaya bilincimizin yetmediği bir varlığı egoist bir yaratıcıya dönüştürmek olur. Bu da yüce varlığa büyük bir hakarettir. Ama insanların fark etmeden yaptıkları budur. Sorgulamaz ve düşünmezseniz, neye neden inandığınızı bile bilemezsiniz.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Evet! Kapıyı Aç kitabının devamını getireceğim. Onun dışında kitlesel planlarım var. Yani bunları şuan nasıl açıklayabilirim bilmiyorum. Henüz düşünce aşamasındayım. Yapmak istediğim sadece isim duyurmak vs. değil çünkü. Popülerlik peşinde olsaydım, bunun pek çok farklı yolu var ve emin olun bu yollar çok daha kolay. Ben böyle zor bir yolda yani insanların okumadığı, okuduğunu anlamadığı, yüz yüze gelsek söylenmeyecek sözlerin klavye başında rahatlıkla söylenebildiği, beynini kullanmayı reddeden insanların var olduğu bir yolda ilerlemeye ve uyandırmaya çalışıyorum. Muhtemelen “İşte bu!” dediğim noktaya kadar da tüm hayat mücadelem bu olacaktır.