Öncelikle sizi tanımak isteriz. Hakan Çelebi kimdir?
1997 yılında Van'ın Erciş ilçesine bağlı bir kasaba olan Kocapınar’da doğdum. İmkânların çok kötü olmadığı fakat iyi de olmadığı bir köy yaşamında büyüdüm. Hem İlkokul hem de ortaokulu Kocapınar da okudum. Liseden itibaren yurtlarda kalmaya başlayarak üniversiteyi bitirene kadar aile evinden uzak yaşadım. Erciş'deki lise ve 4 yıllık Konya'daki üniversite yaşamının ardından memleketim Erciş’e İngilizce Öğretmeni olarak atandım. Lise yıllarımın başlangıcına denk Erciş depreminde yaşadığım travma yüzünden yakalandığım Epilepsi hastalığıyla yaklaşık 7 yıl mücadele edip sonunda hastalıktan tamamen kurtuldum. Bu yıllarda kullandığım sinir uyuşturucu ilaçlar hareket enerjimi kısıtladığı için sürekli yorgun ve düşünceli bir haldeydim. Kendimi sürekli bir şeylerden eksik kalıyormuşum gibi hissediyordum. Ama her zaman bir umut olduğuna inandığım için sonraki yıllarda ruhen toparlamayı başardığımı düşünüyorum. Halen Erciş'te öğretmenlik görevime devam ediyorum. Hakan Çelebi olarak çevremde gelişen olaylara müdahale edebilme yeteneğim olmadığı için aynada kendimi aciz biri olarak görüyorum...
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Küçüklüğümde babamla beraber gerek Van gerekse çevre illeri fazlasıyla gezdim. Bunlar taziye ve düğün ziyaretleri olurdu. Buralarda bulunduğum ortamların bana bu kişisel ağırlığı yüklediğini düşünüyorum. Yaşlı insanların sohbetleri ve hikâyelerine şahit olmak hep ilgimi çekmiştir. İlkokul 4.sınıftayken 29 Ekim için şiir görevi almıştım. Fakat okuyacağım şiiri beğenmediğim için kendi şiirimi yazmıştım ve bunu okuyacaktım. Fakat tören günü görevli öğretmenimiz " Bu şiir senin için uzun, bunu üst sınıflardan biri okusun" deyip başkasına okutmuştu. Bu benim hayatımdaki ilk hayal kırıklığımdı. Ondan sonra liseye kadar şiir yazmak istememiştim. Fakat yine ortaokuldaki öğretmenlerim bir şeyler üretmenin her zaman güzel olduğunu söylerlerdi. Lise zamanlarımda yine şiire başlamıştım. Üniversiteye kadar yazdığım şiirleri son sınıfta bazı insanlar yüzünden yakıp attım. Şiir yazmamaya karar verdim. Fakat içimde biriken şeyleri bir şekilde dışarıya aktarma zorunluluğu beni roman yazmaya itti. O zamana kadar beni etkileyen yazar Yaşar Kemal'di. Kendisinin eserlerini hep başyapıt olarak benimsedim. Eserimdeki bazı detayları Yaşar Kemal'e ithafen şekillendirdim.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Yazacağım şeylerin genellikle gerçek hayat ve yaşanmış olaylardan olmasına dikkat ederim. Beni etkileyen bir olayın yazıya dökülmesi benim için zorunlu ihtiyaç gibi bir şeydir. Özellikle gerçek hayatta müdahale edemediğim ve olmasına engel olamadığım şeyler beni çok etkiler.
Gavan isimli eserinizden bahseder misiniz?
Gavan isimli kitabım küçüklüğümden bu yana içimde biriken hislerin, kişilerin ve olayların bir bütünü olarak düşünülebilir. Bu eserdeki her karakter gerçek hayatta beraber yaşadığım karakterlerden oluşuyor. Olaylar tamamen gerçek hayattan alınma. Sonradan okuduğumda farkında olmadan ana karaktere kendimden çok şey kattığımı anladım. Bu kitabı bir çocuğun bakış açısından anlatmak yaklaşık iki yılımı aldı. Küçükken çevremdeki çocukların çektiği sıkıntıları yakından hissettiğim için hepsini bir isyan şeklinde ana karaktere işledim. Hikâye Erciş’de bir çobanın başından geçen olaylardan meydana geliyor.
Gavan adlı eserinizin ismi nerden geliyor?
Bu eseri yazmaya başlarken adının ne olacağına daha karar vermemiştim. Ortalarına doğru hikâye biraz daha şekillenince ana karaktere uygun olan "Gavan" ismini seçtim. Gavan Kürtçede " Büyükbaş hayvan çobanı" anlamına gelir. Adana çevresinde Türkçe "Sığırtmaç" olarak da isimlendiriliyor. Gavan özellikle bu işi yapan ve Doğuda yaşayan insanların ilgisini çeken bir isim.
Gavan isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Yoksulluk, gurur, kibir, fedakârlık, kardeş kavgası, kin, aşk, paragözlük vs. Gerçek hayatta isteyerek veya istemeyerek karşımıza çıkan tüm durumları bana anımsattığı için kendim tatmin oluyorum. Zaten yazarken tek amacım kendim tatmin olmamdı.
Gavan isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Çocukluk bir insanın hayatını şekillendiren en önemli zaman dilimidir. Bu dönemde bir çocuğun yaşadığı her şey onun karakterini şekillendirir. Çocuğu istemediği şeylere zorlamak hayatını zindana çevirebilir. Ayrıca maddi durum yine en önemli etkenlerden biridir. Bu yüzden her çocuk sadece doğarken eşittir. Devamında hayatın onu ittiği yöne doğru devrilir.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
İçimde biriken karakterlerin çok az kısmı Gavan da vardı. Daha yazmam gereken onlarca olay ve karakter var. Bir sonraki çalışmam Gavan’ın devamı olacak inşallah. Hem de daha geniş bir kapsam da.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Zaten rutin ve durağan bir yaşam biçimi tercih ettiğim için salgın hayatımda çok bir değişiklik sağlamadı. Tabii bu durum salgının ilk yılı için geçerliydi. İkinci yıl okulda göreve başladığımda çok olumsuz etkiledi beni. Çünkü uzaktan eğitim gerçekten yüz yüze eğitimden daha yorucuydu. İnşallah bir daha salgına maruz kalmayız.
1997 yılında Van'ın Erciş ilçesine bağlı bir kasaba olan Kocapınar’da doğdum. İmkânların çok kötü olmadığı fakat iyi de olmadığı bir köy yaşamında büyüdüm. Hem İlkokul hem de ortaokulu Kocapınar da okudum. Liseden itibaren yurtlarda kalmaya başlayarak üniversiteyi bitirene kadar aile evinden uzak yaşadım. Erciş'deki lise ve 4 yıllık Konya'daki üniversite yaşamının ardından memleketim Erciş’e İngilizce Öğretmeni olarak atandım. Lise yıllarımın başlangıcına denk Erciş depreminde yaşadığım travma yüzünden yakalandığım Epilepsi hastalığıyla yaklaşık 7 yıl mücadele edip sonunda hastalıktan tamamen kurtuldum. Bu yıllarda kullandığım sinir uyuşturucu ilaçlar hareket enerjimi kısıtladığı için sürekli yorgun ve düşünceli bir haldeydim. Kendimi sürekli bir şeylerden eksik kalıyormuşum gibi hissediyordum. Ama her zaman bir umut olduğuna inandığım için sonraki yıllarda ruhen toparlamayı başardığımı düşünüyorum. Halen Erciş'te öğretmenlik görevime devam ediyorum. Hakan Çelebi olarak çevremde gelişen olaylara müdahale edebilme yeteneğim olmadığı için aynada kendimi aciz biri olarak görüyorum...
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Küçüklüğümde babamla beraber gerek Van gerekse çevre illeri fazlasıyla gezdim. Bunlar taziye ve düğün ziyaretleri olurdu. Buralarda bulunduğum ortamların bana bu kişisel ağırlığı yüklediğini düşünüyorum. Yaşlı insanların sohbetleri ve hikâyelerine şahit olmak hep ilgimi çekmiştir. İlkokul 4.sınıftayken 29 Ekim için şiir görevi almıştım. Fakat okuyacağım şiiri beğenmediğim için kendi şiirimi yazmıştım ve bunu okuyacaktım. Fakat tören günü görevli öğretmenimiz " Bu şiir senin için uzun, bunu üst sınıflardan biri okusun" deyip başkasına okutmuştu. Bu benim hayatımdaki ilk hayal kırıklığımdı. Ondan sonra liseye kadar şiir yazmak istememiştim. Fakat yine ortaokuldaki öğretmenlerim bir şeyler üretmenin her zaman güzel olduğunu söylerlerdi. Lise zamanlarımda yine şiire başlamıştım. Üniversiteye kadar yazdığım şiirleri son sınıfta bazı insanlar yüzünden yakıp attım. Şiir yazmamaya karar verdim. Fakat içimde biriken şeyleri bir şekilde dışarıya aktarma zorunluluğu beni roman yazmaya itti. O zamana kadar beni etkileyen yazar Yaşar Kemal'di. Kendisinin eserlerini hep başyapıt olarak benimsedim. Eserimdeki bazı detayları Yaşar Kemal'e ithafen şekillendirdim.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
Yazacağım şeylerin genellikle gerçek hayat ve yaşanmış olaylardan olmasına dikkat ederim. Beni etkileyen bir olayın yazıya dökülmesi benim için zorunlu ihtiyaç gibi bir şeydir. Özellikle gerçek hayatta müdahale edemediğim ve olmasına engel olamadığım şeyler beni çok etkiler.
Gavan isimli eserinizden bahseder misiniz?
Gavan isimli kitabım küçüklüğümden bu yana içimde biriken hislerin, kişilerin ve olayların bir bütünü olarak düşünülebilir. Bu eserdeki her karakter gerçek hayatta beraber yaşadığım karakterlerden oluşuyor. Olaylar tamamen gerçek hayattan alınma. Sonradan okuduğumda farkında olmadan ana karaktere kendimden çok şey kattığımı anladım. Bu kitabı bir çocuğun bakış açısından anlatmak yaklaşık iki yılımı aldı. Küçükken çevremdeki çocukların çektiği sıkıntıları yakından hissettiğim için hepsini bir isyan şeklinde ana karaktere işledim. Hikâye Erciş’de bir çobanın başından geçen olaylardan meydana geliyor.
Gavan adlı eserinizin ismi nerden geliyor?
Bu eseri yazmaya başlarken adının ne olacağına daha karar vermemiştim. Ortalarına doğru hikâye biraz daha şekillenince ana karaktere uygun olan "Gavan" ismini seçtim. Gavan Kürtçede " Büyükbaş hayvan çobanı" anlamına gelir. Adana çevresinde Türkçe "Sığırtmaç" olarak da isimlendiriliyor. Gavan özellikle bu işi yapan ve Doğuda yaşayan insanların ilgisini çeken bir isim.
Gavan isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Yoksulluk, gurur, kibir, fedakârlık, kardeş kavgası, kin, aşk, paragözlük vs. Gerçek hayatta isteyerek veya istemeyerek karşımıza çıkan tüm durumları bana anımsattığı için kendim tatmin oluyorum. Zaten yazarken tek amacım kendim tatmin olmamdı.
Gavan isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Çocukluk bir insanın hayatını şekillendiren en önemli zaman dilimidir. Bu dönemde bir çocuğun yaşadığı her şey onun karakterini şekillendirir. Çocuğu istemediği şeylere zorlamak hayatını zindana çevirebilir. Ayrıca maddi durum yine en önemli etkenlerden biridir. Bu yüzden her çocuk sadece doğarken eşittir. Devamında hayatın onu ittiği yöne doğru devrilir.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
İçimde biriken karakterlerin çok az kısmı Gavan da vardı. Daha yazmam gereken onlarca olay ve karakter var. Bir sonraki çalışmam Gavan’ın devamı olacak inşallah. Hem de daha geniş bir kapsam da.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Zaten rutin ve durağan bir yaşam biçimi tercih ettiğim için salgın hayatımda çok bir değişiklik sağlamadı. Tabii bu durum salgının ilk yılı için geçerliydi. İkinci yıl okulda göreve başladığımda çok olumsuz etkiledi beni. Çünkü uzaktan eğitim gerçekten yüz yüze eğitimden daha yorucuydu. İnşallah bir daha salgına maruz kalmayız.