Öncelikle sizi tanımak isteriz. İsrafil Çakır kimdir?
Erzurum'da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Erzurum'da tamamladım. Daha sonrasında Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Dumlupınar Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümlerini bitirdim. Kamu ve özel sektörde çalıştım. Ama beni anlatanlar bu cümleler değil tabii. Asıl cevap yazmaya, okumaya, gözleme, araştırmaya olan merakım. Etkili olan bu; kurgulama ve hayal etme.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
İnsan hayatta olmasını yeterli görmez. Yaşadığını kanıtlamak ister. Bir iz bırakmaya meyillidir. İyi veya kötü. İnsan yazmadan duramaz aslını sorarsanız. Bir cafede masaya oturduğumuzda yalnızsak çokça da ilk yaptığımız şey etrafa bakmak ve varsa bir kağıt bir şeyler karalamaktır. Binlerce yıl önce yaşamış atalarımızda yazdılar. Mağaralara, kayalara resimlerce şekiller çizdiler. Çizgiler koydular. Biz varız dediler. Yazmak kendine ben varım demektir. Benimki de öyle. Yazmak benim hayat amacım. Alın yazım gibi.
Bana öncelik eden bir isim yok. Fakat Edgar Ellan Poe öyküleri, Agatha Christie romanlarından fazlasıyla etkilendim. İgnacio Padilla ve Gabriel Garcia Marquez de keza öyle. Türk yazarlarda.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
İçselleştirdiğim yüreğime dokunan her şeyden etkilenirim. Gördüklerimin ötesinde anlamlandırdığım şeyler... Basit olabilir ama ben ona derin manalar yüklerim.
Maun Kırmızılı Kapı isimli eserinizden bahseder misiniz?
Polisiye roman türünde akıcı ve okuyucuyu son kelimeye kadar merakta tutan bir roman. Tutkuyla yazılmış bir roman. 469 sayfa. İkinci hamur kağıda basıldı. Ben öyle istedim. Ekim 2020'de satışa çıktı. Tüm kitapçılarda ve online satış sitelerinde mevcut.
Kuru kahve ticareti ile uğraşan, aşkı Bogota'da bir Arap kızında bulan zengin bir koleksiyoner, gizli bir teşkilatın kurucusu aynı zamanda. Teşkilatın merkezi İstanbul'da Levent'te. Kız ise Osmanlı döneminde Bogota'ya göç eden Lübnanlıların torunlarından biri.
Romanda günümüzdeki Afgan göçü ve Osmanlıların son dönemlerindeki göçü de ele aldım. 43 bölüm var, bölümler birbirine bağlı.
Afganistan'ın sarp vadilerinden Batı Avrupa'ya göçmenleri getiren eski bir savaşçı var. Geçmişinde rehbermiş aynı zamanda. Roman Edirne'de başlıyor, Meriç Köprüsü'nde. Gecenin en zifiri zamanında kagir Meriç Köprüsü'nün orta yerinde kitabeli kubbenin duvarına yaslı otuzlu yaşlardaki sahafın cesedi bulunur. Kitabeli kubbenin koni biçimli tavanında güneş sembolü vardır. Sahaf şehirde daha yenidir. Kafasına tek kurşun sıkılmıştır. Cinayeti soruşturmak için şehrin emniyetinden iki kişi görevlendirilir; baş komiser Tuğrul ve komiser Suzan. Soruşturma sürerken yeni cinayetler işlenir. Ayrıca iki sene önce İstanbul Galata'da işlenen cinayete çok benzemektedir. Tek görgü tanığı gece kulübü koruması Dündar ise bir şeyler saklamaktadır, tavırları şüphelidir. Romanda ayrıca tutkulu bir aşkta var.
Maun Kırmızılı Kapı isimli eserinizin ismi nerden geliyor?
Kitabın ismi ise İstanbul'da kurulan gizli bir teşkilatın taş binasının kapısından geliyor. Kapı kırmızı renkte ve maun ağacından.
Maun Kırmızılı Kapı isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Göç, kaos, teoloji, olasılık, aşk cinayetler; suç, akıl yürütme, sahiplenme, gizli bir teşkilat anlatıldığından oldukça akıcı sürükleyici anlatımı, güzel kurgusu ile karakterler harikulade. Okuyucuyu sonuna kadar heyecanda ve merakta tutan bir polisiye gerilim ve gizem romanı. Okuyucular katili bulmakta güçlük çekecekler eminim, aldığım yorumlar öyle çünkü. Sürpriz olduğunu söylüyorlar fazlasıyla. Okumalarını tavsiye ederim. Romanın sürekli içinde olacaklar ve hapis olacaklar.
Maun Kırmızılı Kapı isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Polisiye romanlarda genellikle bir mesaj verilmek istenmez. Okuyucu romanı okuyup bitirdikten sonra, düşünüp kendisi bulmalıdır. Akıl oyunları ve bilgi vardır. Okuyucuya da roller verilmiştir ayriyeten. İsteyen istediğini oynar. Önemli olan orada olmaktır.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
İkinci romanı yazmaya başladım. İlkinin devamı olacak. Bir de bitirmek üzere olduğum çocukluğumla ilgili bir öykü var. Keyifli olacak.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Pandemi dönemi biz yazarlar için en verimli zamanlar. Bolca düşünüp hayal kurabiliyorsunuz, bu da üretkenliğinizi artırıyor. Tabi Covid 19’u geçirmediyseniz, ben geçirdim. Tüm okuyucularıma selamlar sevgiler ve mutlu yarınlar dilerim. Keyifli okumalar.
Erzurum'da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Erzurum'da tamamladım. Daha sonrasında Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Dumlupınar Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümlerini bitirdim. Kamu ve özel sektörde çalıştım. Ama beni anlatanlar bu cümleler değil tabii. Asıl cevap yazmaya, okumaya, gözleme, araştırmaya olan merakım. Etkili olan bu; kurgulama ve hayal etme.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
İnsan hayatta olmasını yeterli görmez. Yaşadığını kanıtlamak ister. Bir iz bırakmaya meyillidir. İyi veya kötü. İnsan yazmadan duramaz aslını sorarsanız. Bir cafede masaya oturduğumuzda yalnızsak çokça da ilk yaptığımız şey etrafa bakmak ve varsa bir kağıt bir şeyler karalamaktır. Binlerce yıl önce yaşamış atalarımızda yazdılar. Mağaralara, kayalara resimlerce şekiller çizdiler. Çizgiler koydular. Biz varız dediler. Yazmak kendine ben varım demektir. Benimki de öyle. Yazmak benim hayat amacım. Alın yazım gibi.
Bana öncelik eden bir isim yok. Fakat Edgar Ellan Poe öyküleri, Agatha Christie romanlarından fazlasıyla etkilendim. İgnacio Padilla ve Gabriel Garcia Marquez de keza öyle. Türk yazarlarda.
Yazarken nelerden etkilenirsiniz?
İçselleştirdiğim yüreğime dokunan her şeyden etkilenirim. Gördüklerimin ötesinde anlamlandırdığım şeyler... Basit olabilir ama ben ona derin manalar yüklerim.
Maun Kırmızılı Kapı isimli eserinizden bahseder misiniz?
Polisiye roman türünde akıcı ve okuyucuyu son kelimeye kadar merakta tutan bir roman. Tutkuyla yazılmış bir roman. 469 sayfa. İkinci hamur kağıda basıldı. Ben öyle istedim. Ekim 2020'de satışa çıktı. Tüm kitapçılarda ve online satış sitelerinde mevcut.
Kuru kahve ticareti ile uğraşan, aşkı Bogota'da bir Arap kızında bulan zengin bir koleksiyoner, gizli bir teşkilatın kurucusu aynı zamanda. Teşkilatın merkezi İstanbul'da Levent'te. Kız ise Osmanlı döneminde Bogota'ya göç eden Lübnanlıların torunlarından biri.
Romanda günümüzdeki Afgan göçü ve Osmanlıların son dönemlerindeki göçü de ele aldım. 43 bölüm var, bölümler birbirine bağlı.
Afganistan'ın sarp vadilerinden Batı Avrupa'ya göçmenleri getiren eski bir savaşçı var. Geçmişinde rehbermiş aynı zamanda. Roman Edirne'de başlıyor, Meriç Köprüsü'nde. Gecenin en zifiri zamanında kagir Meriç Köprüsü'nün orta yerinde kitabeli kubbenin duvarına yaslı otuzlu yaşlardaki sahafın cesedi bulunur. Kitabeli kubbenin koni biçimli tavanında güneş sembolü vardır. Sahaf şehirde daha yenidir. Kafasına tek kurşun sıkılmıştır. Cinayeti soruşturmak için şehrin emniyetinden iki kişi görevlendirilir; baş komiser Tuğrul ve komiser Suzan. Soruşturma sürerken yeni cinayetler işlenir. Ayrıca iki sene önce İstanbul Galata'da işlenen cinayete çok benzemektedir. Tek görgü tanığı gece kulübü koruması Dündar ise bir şeyler saklamaktadır, tavırları şüphelidir. Romanda ayrıca tutkulu bir aşkta var.
Maun Kırmızılı Kapı isimli eserinizin ismi nerden geliyor?
Kitabın ismi ise İstanbul'da kurulan gizli bir teşkilatın taş binasının kapısından geliyor. Kapı kırmızı renkte ve maun ağacından.
Maun Kırmızılı Kapı isimli kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Göç, kaos, teoloji, olasılık, aşk cinayetler; suç, akıl yürütme, sahiplenme, gizli bir teşkilat anlatıldığından oldukça akıcı sürükleyici anlatımı, güzel kurgusu ile karakterler harikulade. Okuyucuyu sonuna kadar heyecanda ve merakta tutan bir polisiye gerilim ve gizem romanı. Okuyucular katili bulmakta güçlük çekecekler eminim, aldığım yorumlar öyle çünkü. Sürpriz olduğunu söylüyorlar fazlasıyla. Okumalarını tavsiye ederim. Romanın sürekli içinde olacaklar ve hapis olacaklar.
Maun Kırmızılı Kapı isimli kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?
Polisiye romanlarda genellikle bir mesaj verilmek istenmez. Okuyucu romanı okuyup bitirdikten sonra, düşünüp kendisi bulmalıdır. Akıl oyunları ve bilgi vardır. Okuyucuya da roller verilmiştir ayriyeten. İsteyen istediğini oynar. Önemli olan orada olmaktır.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
İkinci romanı yazmaya başladım. İlkinin devamı olacak. Bir de bitirmek üzere olduğum çocukluğumla ilgili bir öykü var. Keyifli olacak.
Covid 19 salgını sizi nasıl etkiledi?
Pandemi dönemi biz yazarlar için en verimli zamanlar. Bolca düşünüp hayal kurabiliyorsunuz, bu da üretkenliğinizi artırıyor. Tabi Covid 19’u geçirmediyseniz, ben geçirdim. Tüm okuyucularıma selamlar sevgiler ve mutlu yarınlar dilerim. Keyifli okumalar.